Olaylar Ve Görüşler

Yazılı medya yaşayacak!

10 Haziran 2019 Pazartesi

Yazılı medya günden güne kan yitiriyor. Gazete satışları her geçen gün düşüyor. Sosyal medyanın günlük yaşamda egemen olması, gazetelerin el değiştirerek yayın politikalarında değişikliğe gitmesi okuyucuyu gazetelerden iyiden iyiye uzaklaştırdı. Ulusal gazetelerin yüzde 90’ının iktidara yakın durması, muhalefet partilerine kısıtlı yer vermesi, güven erozyonuna uğraması tiraj düşüklüğünün diğer etmenleri. 82 milyona yaklaşan ülkemizde ulusal gazetelerin günlük toplam satışı 3 milyona yakın. Bu sayı oldukça düşük. Oysa çok değil 3-4 yıl öncesine değin gazeteler 4-4.5 milyon arasında tiraja sahipti.
Gazetelerin yayın politikalarında değişikliğe gitmesi, siyasi iktidar kontrolünde el değiştirerek haberlerinde iktidar lehine davranması satışları olumsuz etkiliyor. Okur, yanlı ve tek sesli haberlere itibar etmiyor. Kalabalık nüfusa karşın gazete satışlarının 3 milyon dolayında olması “yazılı medya bitiyor mu?” sorusunu tartışılır hale getirdi. En başta medya sahibi holdingler şapkalarını önüne koyup soruya yanıt aramaları, özeleştiride bulunmaları gerekiyor. Tabii amaçları objektif gazetecilik yapmaksa. Eğer, ellerindeki yazılı medyayı güç olarak kullanmak niyetindeyseler onlara söylenecek çok fazla söz yok zaten. Okurlarına sadece gerçekleri ileten, muhalefetin ve dar gelirli kitlenin sesi olan gazete sayısının azlığı üzücü olsa bile her türlü zorluğa karşın yayınlarını sürdürmeleri ülke ve demokrasi adına çok önemli.
Gelelim asıl soruna.
Akıllı telefonların yaşamımıza girmesiyle bir tıkla dünyadaki ve ülkedeki tüm haberler önümüze düşüyor. Artık insanlar gazete satın almak yerine gündemi, dünyayı, ülkede ne olup bittiğini öncelikle sosyal medyadan, sonra televizyondan izliyor. Sosyal medyanın yaygınlığı karşısında, ülkemizde ve dünyada kağıt gazeteler yayın yaşamını sonlandırarak, dijital ortamda yayınlarını sürdürmek zorunda kalıyor. Geçtiğimiz yıllarda çalışanların ve okurun özverisi ile yaşamaya, ayakta durmaya çalışan birçok gazete, tiraj düşüklüğünün yanı sıra sosyal medyanın etkisi ve yeterli reklam alamamaktan ötürü “pes” diyerek kepenk indirdi.
Anımsanacağı üzere on binlerce satan Radikal, Vatan ve Habertürk gazeteleri basılı yayına son vererek dijital ortamda okurları ile buluştu. Daha sonra Radikal, dijital yayına da son verdi. Kuşkusuz burada kaybeden; işini, aşını, ekmeğini yitiren basın emekçileri oldu. Medyadaki olumsuz tablodan ötürü son yıllarda işini kaybeden gazeteci sayısı bini geçti. Asıl sorunun önemli bir yanı da bu. Medya patronları, “kapattım” diyerek zarardan kurtuluyor. Ya emeğinden başka geçim kapısı olmayan basın emekçileri ne yapacak? Maalesef, bu üzücü durum sürüyor. Gazetelerde, televizyonlarda, dergilerde basın çalışanları kolaylıkla kapı önüne konuluyor. İşte burada sendikalaşmanın önemi bir kez daha kendini gösteriyor.
Yeni doğan, yayın yaşamına başlayan gazeteler, dergiler ne denli sevindirici ise kapanmaları, basın emekçilerinin işini yitirmesi o denli üzücü. Yayın hayatına atılan gazetelerin meslektaşlarımızın iş sahibi olabilmesi, basına yeni bir soluk getirmesi adına nasıl seviniyorsak, kapandığında da o denli üzülüyoruz. Sosyal medyanın, dijital ortamın yaygınlaşması, bazı gazetelerin kâğıt baskısına son vermesi “yazılı medyanın ömrü bitiyor mu?” sorusunu gündeme taşısa bile tüm zorluklara rağmen yaşamına devam edecek. Çünkü yazmayı, çizmeyi, okumayı sevenler ısrarla basılı medyanın, kağıt gazetelerin önüne hiçbir teknolojinin geçemeyeceği görüşünde.
Okurların çoğunluğu kâğıda dokunmak, gazeteyi, dergiyi, kitabı eline alarak kokusunu özümseyerek okumak istiyor. Mürekkep kokusu alışkanlık yaptı. Bu alışkanlıktan vazgeçmek öyle çok kolay değil. Ayrıca yazılı medyanın dijital dünyanın sahip olamayacağı bir ağırlığı var. Elinize aldığınızda, mürekkep kokusunu hissettiren, sayfalarını çevirirken hışırtı sesi çıkaran gazetelerin yerini, ne internet haberciliği ne akıllı telefonlar alır.  

ŞÜKRÜ KARAMAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları