Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Üzerine yatılan 3600 ek gösterge
Bugün öğretmenlerin çalışanı da sözünü ettiğimiz diğer kamu personeline göre mağdur olmakla beraber, öğretmenin emeklisi temelli mağdurdur.
Türkiye’de şu anda uygulanmakta olan 657 Sayılı Devlet Personel Kanunu, Mart 1971’de yürürlüğe girmişti. Bu kanun, o zaman da şikâyet konusu olan kamu personelinin maaş ve ücretleri, diğer bir ifadeyle özlük hakları arasındaki adaletsizlikleri gidermek; eğitim, kıdem, makam vb. farklarını bir dengeye oturtmak amacıyla hazırlanmıştı.
Bu kanunda maaş basamaklarıyla ilgili olarak yukarıdan aşağıya 15 derece, bu dereceler için de yana doğru ilerleyen 9 kademe bulunuyordu. Her derece için o dereceye uygun temel bir göreve başlama rakamı belirlenmişti. İlkokul mezunları 15., lise mezunları 12., üniversite mezunları da 10. dereceden işe başlıyorlardı. İlkokul mezunları 7. dereceye, lise mezunları 3. dereceye, üniversite mezunları da 1. dereceye kadar yükselebiliyorlardı. İlkokul mezunları 5, lise mezunları 4, üniversite mezunları da 3 yılda bir derece yükseliyorlardı.
Zamanla yozlaşan kanun
Maaşlarda belirleyici temel unsur, eğitim durumu ve kıdemdi. Hangi branşta eğitim almış olursa olsun, bütün üniversite mezunları aynı maaşı alıyorlardı. Akademisyen, mühendis, hâkim, avukat, öğretmen vb. fark etmiyordu. Bu kanun 15-20 yıl kadar amacına uygun bir işlevi yerine getirmişti.
Zaman içinde bu kanun yozlaştırıldı. Devlet katında etki ve yetki sahibi olan her kesim bu kanunla amaçlanan adalet ve eşitliğe aykırı ayrıcalıklar elde etmeye başladı. Bazı kesimlerin lehine, bazı kesimlerin aleyhine yüksek gelir farkları ortaya çıktı. Devlet kendisi de bazı alanlarda iyi yetişmiş eleman istihdamı gerekçesiyle “iş güçlüğü”, “iş riski”, “teminindeki güçlük” gibi adlar altında bir bölüm personele yüksek maaşlar ödemeye başladı.
3., 2., 1. dereceye yükselmiş devlet memurlarına uygulanan “ek gösterge” de bunlardan biriydi. Ek gösterge üzerinden yapılan ödeme otomatikman emekliliğe de yansıyordu. Ek göstergenin önemi biraz da bundan kaynaklanıyordu. Bu uygulamalar sonunda bir an geldi ki, hem çalışanların kendi aralarındaki, hem de bunların emeklileri arasındaki gelir farkı insaf ve adalete sığmaz bir boyuta ulaştı. İşte bugün bu noktadayız.
Günümüzde başta akademisyenler olmak üzere hâkimler, mühendisler, doktorlar, avukatlar ve bunların emeklileri ülkemiz standartlarında hiç de fena olmayan bir gelir elde edebiliyorlar.
Unvan sahibi memurlar arasında bunun tek istisnası öğretmenlerdir. Bugün öğretmenlerin çalışanı da sözünü ettiğimiz diğer kamu personeline göre mağdur olmakla beraber, öğretmenin emeklisi temelli mağdurdur. 10-15 yıl önce din görevlileri ve emeklileri, aynı eğitim ve kıdem seviyesindeki öğretmen ve emeklisinden yüzde 20 kadar daha az maaş alırken, bugün onların çalışanı da emeklisi de öğretmenin çalışanından da emeklisinden de daha fazla maaş alır hale gelmiştir. Kısaca öğretmeni sollamayan unvanlı memur kalmamıştır.
Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar emekli bir öğretmen, çalışırken aldığı maaşı aynen alırken bugün çalışandan yüzde 40-45 eksik almaktadır. Çalışanla emekli arasındaki bu fark hiçbir kamu personelinde yoktur. Bunun nedeni, bir bölüm kamu personeline çalışırken yapılan ek ödemeler emekliliklerine yansıtılırken, öğretmenlere bu hakkın tanınmamış olmasıdır. Akademisyenler, hâ kimler, mühendisler, doktorlar emekli olduklarında çalışırken aldıklarının yüzde 20, en fazla yüzde 25 eksiğiyle emekli olurken, öğretmenler yüzde 40-45 gibi bir gelir kaybıyla emekli olmaktadır.
Söz lafta kaldı
Son zamanlarda ek göstergelerinin yükseltileceği sözü verilen polislere, öğretmenlere, hemşirelere ve din görevlilerine şu anda 2200 ile 3000 arası ek gösterge rakamı uygulanmaktadır. Bu rakam söz verildiği gibi 3600’e çıkarıldığında söz konusu devlet memurlarının emeklilerinin aylıkları yaklaşık 525 lira ile 700 lira arasında artacaktır. Bu, ülkemiz koşullarında hatırı sayılır bir artışa karşılık gelmektedir. İşte bu yüzden ek göstergelerin yükseltilmesi en çok öğretmenler için önem arz etmektedir.
İşte en tepelerden verilmiş sözlere rağmen üzerine yatılmış olan “3600 ek gösterge”, başka birçok mağdurla birlikte öğretmenlerin ve emeklilerinin uğradığı bu açık seçik mağduriyetleri gidermede çok önemli bir adım olacaktı. Ne yazık ki çok görüldü!
İsmail Özcan
Eğitimci/Yazar
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan'dan flaş 'ortak alfabe' açıklaması
- Çok konuşulacak 'Berat Albayrak' iddiası
- Birinci girdiği mülakatta elendi: İntihar etti!
- 'Dilruba'dan Özgür Özel'e yanıt: 'Yuh, yalana gel'
- Özel’den, Dervişoğlu’na ‘otobüs' yanıtı
- Nurseli İdiz aylık kazancını açıkladı!
- Belediyelerden hastane adımı
- Özgür Özel'den canlı yayında kayyum tepkisi!
- 'Bunu yapmayacaksanız çekin gidin'
- Dervişoğlu'ndan 'Kapıları kapatın' çağrısı