Olaylar Ve Görüşler

Üniversite eğitimi ve meslek seçimi

21 Temmuz 2019 Pazar

Üniversite adayları büyük he­yecan ve telaş içerisindeler bugünlerde. Kolay değil elbet. Bundan sonraki tüm yaşamları­nı etkileyecek önemli bir karar verecekler. Bu kararı verirken pek çok noktayı dikkate almala­rı gerekiyor.
İnsanın yaşam yolunda kar­şı karşıya kaldığı birkaç önemli kavşak vardır. O kavşaklara gel­diğinde yöneleceği yol onun bü­tün yaşamını biçimlendirir. Bu kavşaklardan biri de üniversite­ye giriş sınavıdır. İşte bu nokta­da genç bireyin bu kavşağa açı­lan tüm yolları, hatta patikaları, o yolların olası uzamlarını tüm ayrıntılarıyla analiz etmesi, doğ­ru kararı vermesi için önemlidir. Ama bireyin, bu kavşağa açılan yol, patika ve uzamların analizi­ni en sağlıklı biçimde yapabilme­si için de öncelikle kendi beyni­nin ve yüreğinin çakışma nokta­larını çok iyi analiz etmesi gere­kir. Yani birey öncelikle kendisi için nasıl bir yaşam hayal ettiği­ni, meslek seçimi sürecinde ak­lının ve duygularının hangi nok­talarda çakışıp hangi noktalarda çeliştiğini anlamalıdır.
 
Vizyoner bakabilmek
Birey kendisi için hayal etti­ği yaşam biçimine uygun mes­lekleri kafasında sınıflandırdık­tan sonra ise kendisinin dışın­daki dinamikleri analiz etmeli­dir. Bu noktada öncelikle içeri­sinde yaşadığı toplumsal çevre­nin, ülkenin kendi içerisinde ve uluslararası düzlemdeki sosyo ekonomik, teknolojik, kültürel vs. koşullarını analiz etmesi ge­rekir. İçinde yaşadığı toplumun ve ülkenin istihdam olanakla­rı, o anki ve geleceğe dönük iş­kolları, sektörel ve toplumsal ta­lepler vb. meslek seçimini ger­çekçi yapması açısından önemli­dir. Burada vizyoner bakabilmek de çok önemlidir. Bazı meslek­ler belki bugün için henüz çok cılız düzeyde olabilir, ancak ge­lecekteki koşullarını da görebil­mek gerekir. Bunun için de ülke­nin ve dünyanın gidişatını çok iyi izlemeli.
 
Sorumluluk gençlere yüklenmemeli
Bütün bu dinamiklerden hare­ketle baktığımızda dikkati çeken önemli bir nokta dünyanın, bu­gün insan beyninin uzantısı ni­teliğindeki teknolojik gelişmeler­le geleceği biçimlendirmekte ol­duğudur. O halde yapay zekâ, ge­netik mühendisliği, bilişim, ya­zılım, nörobilim, psikoloji vb. ge­leceğin çalışma alanları olacağı çok açık. Buna bağlı olarak dijital teknolojik gelişmelerle birlikte iletişim alanının kendi içerisin­de çeşitlenerek, önemli açılımlar yaparak geleceğin parlak meslek­leri arasında yer alacağı da belli. Öte yandan dünya, giderek artan nüfus ve hızlı teknolojik gelişme­ler nedeniyle çevresel ve iklimsel anlamda büyük tehdit altında. Bu da çevre mühendisliği, doğa ve iklim üzerine çalışmaların gide­rek çok daha önem kazanacağını gösteriyor. Bunların yanında ar­tık klasikleşmiş olan hukuk, po­litika, ekonomi, sosyoloji, felse­fe gibi alanlar zaten hep revaçta olacaktır. Tıp bilimleri, fen bilim­leri, matematik vb. bunlar klasik­leşmiş meslekler olup gelişmeler içerisinde kendilerini biçimlen­direrek devam ediyor. Diğer yan­dan teknolojik gelişmelerin iler­lemesine bağlı olarak sektörde iş yapacak ara eleman gereksinimi de hızla artıyor. Örneğin, bilgisa­yar mühendisliğinin yanında, bi­lişim teknikerliği de en az onun kadar önemli. Dolayısıyla mesle­ki teknik eğitimin önemi de gide­rek artıyor.
Ancak burada dikkat çekilmesi gereken önemli bir nokta bu ka­rar sürecinde bütün sorumlulu­ğun gençlere yıkılmaması konu­sudur. Ülkenin yönetim ve karar mercilerinin bu noktada kendile­rine düşen sorumluluğu yüklen­meleri gerekiyor. Bunun için de dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin izlenmesi, bu geliş­meler doğrultusunda ülkenin ye­ni iş ve meslek alanlarına açılma­sı, buna göre ülkede yeni eğitim ve istihdam olanaklarının yara­tılması gerekmektedir. Bu da an­cak kısa, orta ve uzun vadeli doğ­ru politika ve stratejilerin oluştu­rulmasıyla mümkündür. Burada üniversitelere de büyük iş düşü­yor. Yalnızca öğrenci almak üze­rine kurulu bölüm açma anlayı­şından vazgeçip ülkenin ve dün­yanın gereksinimlerine, toplu­mun taleplerine, bilimsel ve tek­nolojik gelişmelere göre yeni bö­lüm ve alan planlamaları yapıl­ması hem genç bireylerin gele­cek yaşam tasarımlarını gerçek­çi biçimde desteklemek, hem de toplumun ve insanlığın gelişimi­ne katkı sunmak açısından bü­yük önem taşımaktadır.
 
Önemli görev
O halde burada herkese önem­li görevler düşüyor. Ülkenin yö­netim mercileri doğru istihdam politikaları, mesleki açılım ve eğitim politikalarının oluşturul­masına öncülük etmelidir. Üni­versiteler ve genel olarak eğitim kurumları ülkenin ve dünyanın bugünkü ve gelecekteki gereksi­nimleri doğrultusunda bir eğitim öğretim anlayışını benimseme­li ve uygulamalıdırlar. Meslek ve alan seçimi aşamasındaki genç bireyler ise kendi bireysel istek ve yönelimlerinin yanı sıra ülke­nin ve dünyanın bugünkü dina­miklerini ve geleceğe ilişkin gi­dişatını tüm yönleriyle değerlen­direrek karar süreçlerini buna göre biçimlendirmelidirler.

PROF. DR. NAZIFE GÜNGÖR
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları