Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tarihsel bir kavşakta yeni bir başlangıç için
Gör, nasıl yaratılırım yeniden
Namuslu, genç ellerinle (...)
Bir umudum sende,
Anlıyor musun? (Ahmed Arif)
Öncelikle bir durum saptaması ve değerlendirmesi yapmak uygun olur. Sonra ise yapılması gerekenlere yönelik öneri ve umutları dile getirmek yerinde olur. Demokrasiyle iktidara geldikten sonra, o koltuklarda sonsuza kadar oturmayı planlayanlara, kendi iktidarını toplumun ve devletin esenliğinden ve yararından öncelikli olarak görüp, uyguladığı politikalarla da bu şekilde yol almaya çalışanlara gereken cevabı demokratik süreçler vermiştir. Gerek tek tek bireylerin gerekse toplumların bazı sözleri söylemesi, bazı tepkileri ortaya koyması için beklediği bir eşik, aşılması gereken bir sınır vardır. İktidar sahipleri her şeye egemen olduklarını sanırken unutmaya başladıkları bir şey vardır. Ne kadar güce sahip olursanız olun, ne kadar baskı, yıldırma, çaresizlik ve boyun eğdirme çabalarını her yerde sürdürürseniz sürdürün; insanın aklına, vicdanına ve iradesine egemen olamazsınız.
Eskiden bile gerideyiz
Bir düşünün, çok eskilere gitmeye gerek yok, 20-25 yıl öncesinin gerisindeyiz pek çok bakımdan. Bu nedenle içinde bulunduğumuz hal ve gidişat hepimizin sorumluluğuyla; düşünüş, tutum ve seçimleriyle ortaya çıkmış bulunmaktadır. Tarihsel olarak bakarsak, önümüze gelen çeşitli fırsatlar ve olanaklar olmuştu, demokratik değerleri yeniden güçlendirmek adına. Ama çeşitli nedenlerle toplumun ortaya koyduğu özgür, eşit, mutlu ve insanca yaşama arzusu ne yazık ki son yıllarda hak ettiği karşılığı görememişti. Şimdilerde ise tarihsel bir dönemde yaşadığımız düşüncesiyle, doğadaki bahar havasının toplumsal yaşamda da karşılığını bulabilmesi için yapılması gereken şeyler olduğuna inanıyorum.
Bazı şeyler çok basit olabilir, ama birçok önemli şeyin göstergesi ve işaretidir. Ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren ve etkileyen her şeyi yeniden düşünmek, çözümlemek ve yapacağımız değerlendirmeler ışığında “çağdaş uygarlık” doğrultusunda kesintiye uğratılmak istenen yürüyüşümüze her alanda devam etmek bize düşen tarihsel bir sorumluluktur. Bu durumla da ilişkilendirilebilecek küçük bir hikâyeyi paylaşmak isterim.
“Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse” adlı dört kişinin öyküsü. “Yapılması gereken çok önemli bir iş vardı ve herkes, birisinin bu işi yapacağından emindi. Gerçi işi herhangi biri de yapabilirdi ama hiç kimse yapmadı. Birisi buna çok kızdı, çünkü bu iş herkesin işiydi. Herkes, herhangi birinin bu işi yapacağını düşünüyordu. Sonunda herhangi birinin yapabileceği bir işi hiç kimse yapmadığı için herkes, birisini suçladı.”
Daha önce başardık
Yüzyıl önce bu coğrafyada bağımsızlığını, özgürlüğünü gerçekleştirmek ve onurlu varoluşunu sürdürmek için yola çıkanların çocukları olduğumuzu hiçbir zaman unutmayalım. Biz nasıl bu toprakların esenliği ve geleceği için hayatını bu uğurda feda edenleri saygı, sevgi ve özlemle düşünüyorsak, bizleri de sonraki kuşakların saygın biçimde hatırlayabilmeleri her şeyden önce bugün neler yaptığımıza ve yapabileceğimize bağlı değil midir? Zamanın ve tarihin aynasında kendimize bakarken yapacağımız sorgulama, yüzleşme ve değerlendirme, insan ve yurttaş olarak gerçekleştirebileceğimiz olanakları da göz önüne koyabilecektir.
Son yıllarda yoğun biçimde yaşayıp payımızı aldığımız haksızlıklar, adaletsizlikler, zulümler, şiddet politikaları, ölümler, umutsuzluklar, beyin göçleri (gönül göçleri de), sürgünler, hukuksuzluklar, kayırmacılıklar, yolsuzluklar, dincilikler, mezhepçilikler, Cumhuriyet düşmanlıkları ve daha nice şey, bir daha yaşanmasın istiyorsak, bunu gerçekleştirmek hepimizin elinde bir olanaktır. Bir ülkede namusluların en az namussuzlar kadar cesaretli ve etkin olmasının ne kadar önemli ve gerekli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Yine toplumun ortaya koyduğu duruş, ulusal egemenliğin kişilerden üstün olduğunu göstermiştir.
Umutsuzluktan umut, baskılardan özgürlük ve bağımsızlık, karanlıklardan aydınlıklar yaratmak elimizdedir. Bu noktada hem geçmişe hem de geleceğe insan ve yurttaş olarak borçlu olduğumuzu da unutmamak gerekir. Bu ülkeyi biz hem atalarımızdan miras hem de çocuklarımızdan ödünç aldık. Bu nedenle “bir ağaç gibi tek ve hür/ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşamak için, yeni bir başlangıç olsun bu bahar...
MUSTAFA GÜNAY
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Ankara’da konuşulan iddianame
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- Muharrem İnce’den sert yanıt!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Sedat Peker'in avukatı hayatını kaybetti
- 'Tweet bu kadar, gerizekalı!'
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım