Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
SARI YELEKLİLER (11.01.2019)
Fransa’da yaşananlar son yıllarda Ukranya’da, Tayland’da, Gezi’de, Ermenistan’da... izlediklerimizin, yaşadıklarımızın Eyfel Kulesi’nden, Paris’teki ve küçük büyük taşra kentlerindeki zafer taklarından haykırılmasıdır.
Son haftalarda rüzgâr Fransa’da ve Fransa’dan esiyor. Sarı Yeleklilerin sarı yeleklerinden: Her şey yeniden sorgulanıyor. Adaletsiz, eşitsiz, dengesiz, paranın baş taçı edildiği, “zengin olmayı” bilmeyenlerin, çalıp-çırpmayanların “aptal” yerine konulduğu düzen değiştirilmek isteniyor.
Eşitliği, kardeşliği, hürriyeti soyut bir reklam sloganı gibi kullanmakta ve bu yolla kitleleri, kendi halklarını aldatmakta direnen, kendi toplumlarından kopuk siyasetçiler alaşağı edilmek isteniyor.
Bu hareket içinde kadınların başrolde yer almaları da önemli. Kadın ve erkek eşitliğinin olmadığı, olmasının sürekli bir biçimde ertelendiği toplumda kadınlar bizzat yeniden işe el attılar. Direniş bayrağını onlar taşıyor. 1870’lerin devrimci Louise’lerinin yerinde şimdi İngrid’leri buluyoruz. Bu işin erkeklere, sadece erkeklere, bırakılacak yanı da yönü de kalmadı çünkü.
Zenginlere ve çok zenginlere sürekli gülümseyen adaletsiz vergi düzeninin adilleştirilmesi isteniyor. Fransa’da hemen hemen her ihtilalde vergi adaletsizliğine başkaldırı belirleyici olmuştur. Bu kez de.
Toplumu, devlet yapılanmasını, siyasi rejimleri ilgilendiren bütün ciddi meselelerin gündeme getirilmesi ve yeni bir “toplumsal antlaşmanın” yeni bir “toplumsal sözleşmenin” yurttaşlarla birikte, kadın ve gençler ve çocuklarla birlikte kotarılması isteniyor.
Günümüzde yaşadıklarımız 20. yüzyılın başını anımsatıyor: Meksika’dan Ortadoğu’ya, Avrupalardan Uzak Doğuya uzanan devrimlerin, devinimlerin birbirini izlediği, rejimlerin değiştirildiği, imparatorlukların yıkıldığı, sınırların yeniden çizildiği bir zaman dilimine girdiğimizin işaretleri sanki.
Fransa’da yaşananlar
Eylemlerin birdenbire birçok kent ve kasabaya yayılmasında ve bütün ülkeyi baştan sona sarmalamasında teknolojik gelişmeler, iletişim araç ve gereçlerindeki yenilikler de önemli bir rol oynadı/ oynuyor. Toplumsal ağlar sayesinde, anında gönderilebilen görüntüler her şeyin hemen anlaşılmasını sağlıyor. Haberler anında yayılıyor, iletişim anında kuruluyor ve iki saate olanlar oluyor: Beş bin kişi bir meydanda biraraya gelebiliyor. Meclis’e yürümek mi gerekiyor, hep birlikte yürünüyor. Bu bakımlardan Fransa’da yaşananlar son yıllarda Ukranya’da, Tayland’da, Gezi’de, Ermenistan’da... izlediklerimizin, yaşadıklarımızın Eyfel Kulesi’nden, Paris’teki ve küçük büyük taşra kentlerindeki zafer taklarından haykırılmasıdır. Bugün bir kez daha amaçlanan, yeni ve eski zafer taklarının altından muzaffer emekçilerin, bütün yurttaşların eşit, özgür ve kardeşce geçmesini sağlamaktır.
Fransa’da ünlü caddede gösteri yapılması caddenin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na iki adımlık mesafede olmasından: Sarı Yelekliler her şeyin karar vericisi cumhurbaşkanı ile bizzat görüşmek istiyorlar(dı). Alım gücünün azaltılmasıa yol açan vergi düzenlemesinin tek sorumlusu cumhurbaşkanını “Tanrı Dağı”ndan indirip tartışmak istiyorlar(dı). Bunu bir türlü başaramadılar...
Burada toplumsal barış adına cumhurbaşkanının ilk büyük gösteri sonrasında Sarı Yeleklilerin temsilcilerini sarayında kabul etseydi ve onları dinleseydi bu iş hemen çözülmez miydi sorusunu sorabiliriz. Sormayalım lütfen, çünkü cumhurbaşkanının niyeti sorunu çözmek değil, bu iş nereye kadar giderse gitsin kararlaştırdığının aynen kabul edilmesini sağlamaktır. Cumhurbaşkanı seçilmek kimi konjonktürel koşullarda kısmen kolay olabiliyor. belki ama her seçilen cumhurbaşkanı hakikaten cumhurbaşkanı olamayabiliyor Bütün yurttaşlarının cumhurbaşkanı olabilmek için başka özellikler de gerekiyor. Devlet adamı olmak da bir meslek ve herkese nasip olmayabilir.
Eylemlerde Paris’te Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ve Millet Meclisi binasına, illerde Valilik binalarına yürünmesi Sarı Yeleklilerin amaçlarının iktidarla diyalog kurmak arzusunun işaretidir. Bu eylemler dizisi bu açıdan da öncekilerden farklı. Sendikaların Paris’te düzenlediği gösteriler değil bunlar. Bunlar iktidar odaklarına odaklanmıştır. 1789’da Paris merkezindeki Krallık Sarayı’na ve Kralla Kraliçenin orada olmadıkları anlaşılınca Versailles Sarayı’na yürünmesi gibi... 1871’de Paris Komünü’nde ve taşra kentlerinden komün kurulanlarında yapıldığı gibi... İktidar odakları, Saraylar, meclis binaları, belediyeler alınıyor, “emekçilerin iktidarı” o mekânlarda kuruluyordu...
M. ŞEHMUS GÜZEL
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Kan donduran 'taciz' iddiası
- Muharrem İnce’den sert yanıt!
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi
- Oktay Kaynarca’dan ‘Selahattin Demirtaş’ açıklaması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı