Olaylar Ve Görüşler

Özgür disiplin

01 Temmuz 2019 Pazartesi

İnsan ayakta, giderken, yürürken daha çok görür ve yaşar.
Yol aldıkça, sağa sola evrildikçe, aşağı yukarı inip çıktıkça kompozisyonlar çoğalır. Ve konumunuz değiştikçe her şey, her varlık, her olay farklı görselliklerinin ve farklı gerçekliğinin sırlarını verir size.
Geride kalanla görülenin ilişkilerini kurar, yeni biçimlendirmelere vardırırsın insanı, ağaçları, dağları, bulutları. İçinden bir nehir yol geçirirsin. Sağında solunda, önünde arkanda sıralar boyu akıp giden gençler, kızlar, erkekler, analar, babalar, kucaklarda çocuklar. Benzer akıl geçirmelerle örülür birbirine, çıkışları, tepkileri ve beklentileri.
Dışına çıkıp baktığında akıp uzayıp gidene; şaşakalır, insanın serüvenini, yolculuğunu dağ eteklerinde bir su kenarında ağaçlar arasında sonra tepelerde bulutlar içerisinde. Yağmurla uyumlu adımlar sıra sıra.
Mutlu, sevecen bir enerji geçer birinden birilerine, birilerinden birine ve bir güven bütün organlarda, duygularda, birlikteliğin ortak renklerinde. Bolu Dağı’nda, Köroğlu’nda İdris Akyüz’le zaman ve yol ilişkisinde.
Kardeşim Sabri Turan’la, Ankara yönünden Bolu’ya yakın dinlenme alanında eklendik silahsız savaş veren güzel insanlar topluluğuna.
Yaşamımda ilk kez insanın çevresiyle bu kadar bir bütün olduğunu görselleyerek her bileşeni yeni boyutunda kavrayarak iç benlerimle tanıştırıyordum.
Otobüsler, kamyonlar, otomobiller, toma lar, akrepler, garip silahlı araçlar, polisler, jandarmalar, yol korkulukları, çimenler, tepeler, ağaçlar, insanlar, birbirlerine çok yakın, çok sıcak empati yapan herkesin her şeyin kabullenildiği, fazlalık hiçbir şeyin olmadığını doğanın şahitliğinde sessizce haykırıyorlardı.
Gözlerinden, dikkatli davranışlarından, açık araba kapılarından, sanki gizli bir el tarafından kurulan masalardan, yemek dağıtanlardan, oturanlardan, güzel kızlar, güzel erkeklerden, anonslardan, türkülerden; içimizden geçip bizi bütün insanlarla, bütün varlıklarla birbirimize bağlayan bir yaşama sevinci. Uçmak, mutlu olmak işte böyle bir şey. Her güzellik, her nezaket, her saygı her an herkes için.
Ben ömrümde ilk kez polislerin, jandarmaların bu kadar benden-bizden biri olduğunu, bizimle birlikte sorumlu ve sevgiyle yürüdüğünü yaşamın ve doğanın bir parçası olduğunu gördüm.
Gözlerim her tarafı taramaktan çizmelere zaman kalmıyordu.
Ne umulmaz şeydi yaşanan; bir dağda, yaylada, ıssızlığın ortasında bir rüyada mıydım? İşte, şaşkınlıklarıma şaşkınlık eklenerek karıştım içlerine, bir başka ben olmaya bir büyük kitlenin duyarlılığında.
Güzel, seviniyordum.
Her yandan bir hareketlenme başladı. Görevliler, anonslar, arabalar, insanlar insanlar, beyaz tişörtler, beyaz şapkalar üzerinde “adalet” yazıları, dinlenme, yemek ve sohbet ritüelleri artık büyük harekete, büyük bir eyleme doğru yol alacaktı. Derken ellerin birbirine sert vuruşları ile dağlara yansıyan alkış sesleri arasında, kara kuru, kırsal kesimli, kolları bir iki kıvrılmış, beyaz gömleği, koyu pantolonu ile yürüyüşün önderi Kemal Kılıçdaroğlu gözüktü. Olduğu gibi yoldu, yolcu idi. Yürüdü. Herkes sıcak bakışın ve yürüyüşe katkının dışında davranış biçimlerinden arınmış insanlardı. Ne kendinden geçen hayranlık, ne cahilce yaklaşımlar vardı. Her biri bireydi ve her biri öndeki ile eşitlikli adımlar içerisinde yola diziliyordu.
Kortej duygulu, bilen, cesur ve güzel insanların izlerini yolların belleğine bırakarak ilerliyordu.
En sonda kalanlar şemsiyeleri, masaları, sandalyeleri toplayıp kamyonlara dolduruyor ve çevre temizliği başlıyordu. Her taraf tek çöp kalmaksızın temizlendikten sonra bir sonraki konaklama yerini hazırlamak için hızla yola koyuluyorlardı.
Bazen başka yollara sapıyor, yürüyüşün uzaktan etkisini, görüntüsünü, duygusunu yakalamak için farklı alanlardan bakıyor ve çiziyordum. Karşı yakadaki benle, büyük insan yoğunluğunun ÖZGÜR DİSİPLİN içerisinde araçlarla, yollarla, ağaçlarla, dağlarla, bulutlarla; bir büyük nehir, bir büyük kara tren gibi yol alışını, bazen uzak derinlerde, bazen bir köprü üzerinden yukarı evrilen bir yolda, bazen ağaçlar arasında kaybolan bir arayışta. Sonra, ıssız dağların bulut sularında.
Bu büyük yürüyüşün gücünün çok provalardan geldiğini, oluşan estetiğini ve direncini izliyordum.
Her adımla çoğaltılan umut, eski Ankara - İstanbul yolunun taşıyıcılığında Maltepe’de milyonların kazandığı yeni güç ve kararlı duruşla baskıya, karanlığa karşı güvenini arttırmış birbirine kenetlenmesini sağlamlaştırmıştır.
ŞİMDİ:
“SEVDA SPİRAL BİR GİDİŞTİR, ÇEMBERE DÖ- NÜŞTÜĞÜ AN BİTER.”
Yürüyüşün akışkanlığını tarihi diyalektiğine uygun olarak sürekli kılmak yeni gereksinimlere göre evrilmesini sağlamak.
“GRİ VE SİYAHLARIN YAYILMAKTA OLDUĞU BU TOPRAKLARDA
BİR RENK
SONSUZ RENK OLMALI
SUSKUN YALNIZLIĞIN
KOROYA DÖNÜŞMESİ İÇİN.”

SALİ TURAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları