Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Missouri’ zırhlısı, çelikten bir barış elçisi miydi?
Türkiye, “Oltadaki Balık” olmaktan kurtulmadıkça, en azından kurtulmaya karar vermedikçe oltayı elinde tutanın çizdiği yolda ne yazık ki yürümeye devam edecektir
İkinci Dünya Savaşı sona erdikten bir yıl sonra, 6 Nisan 1946 yılında Amerikan Missouri zırhlısının İstanbul’a gelişi, ABD’li denizcilerin görkemli törenlerle karşılanışı, Türk- ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirilmişti.
O dönemin ünlü gazetecilerinden koyu bir Amerikan yanlısı olarak bilinen Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin 5 Nisan 1946 tarihli ve “Çelikten Bir Barış Elçisi” başlıklı yazısında Amerika’ya övgüler yağdıran, Amerika’yı “barışın tek temsilcisi” şeklinde tanımlayan sözleri dikkat çekici idi. Ahmet Emin Yalman, ardından 6 Nisan 1946 tarihli Vatan gazetesinde “Türkiye’nin yeni müttefiki” başlıklı yazısında şunları yazmıştı:
Missouri’nin gelişinin ardından
“Missouri, bütün insanlara ferahlık ve güven telkin edecek bir barış kaynağıdır; çünkü insanlığa karşı cinayet işleyebilmek şöyle dursun başlıca vazifesi cinayetleri ilk anda önlemekten ve dünyanın asayişini korumaktan ibarettir.”
Missouri zırhlısının İstanbul’a gelişiyle Türk-Amerikan ilişkilerinde başlayan yeni dönem Demokrat Parti iktidarı yıllarında bütün hızıyla devam etti. O dönemde de Amerika’ya hayranlık duyan, övgüler yağdıran yazarlar “büyük dostumuz” Amerika’yı “stratejik müttefik” olarak tanımladılar.
O dönemde de Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” antiemperyalist, ulusalcılığa ve yurtseverliğe dayanan dış politikası bir kenara itildi, Amerika’ya tam bağımlılık giderek yaygınlaştı. İzlenen bu dış politika Türkiye’yi tümüyle dışa ve özellikle ABD’ye tam bağımlı bir ülke konumuna getirdi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Sovyetler Birliği arasında başlayan “soğuk savaş” nedeniyle Türkiye ABD için, yazar Emin Değer’in sözleriyle “Oltadaki Balık” idi. ABD bu durumdan fazlasıyla yararlandı. Ünlü Truman Doktrini, Marshall yardımı, 1950-1990 yılları arasında askeri ve ekonomik alanlarda ikili anlaşmalarla Türkiye, ABD emperyalizminin boyunduruğu altına girmiş oldu.
1 Mart tezkeresi
ABD çıkarlarının korunduğu, bağımsızlığımızı gölgeleyen bu durumun yarattığı güçlük 2000’li yıllarda daha iyi anlaşılmaya başlandı. ABD, NATO’nun güney kanadının “ileri karakolu” görevini de yürüten Türkiye’ye artık “müttefik” gözüyle bakmıyordu. Türkiye 60- 70 yıllık Türk-Amerikan ilişkileri tarihinde en gerilimli dönemini yaşamaya başladı.
Türkiye, 1 Mart tezkeresini reddederek ABD’ye karşı dış politikada yeni bir süreç başlattı. Bu dönemin değerini çok iyi bilmemiz ve hatırlamamız gerekiyor. Ancak 1 Mart tezkeresinden sonra bu sürecin devamı gelmedi. Türkiye, “Oltadaki Balık” olmaktan kurtulmadıkça, en azından kurtulmaya karar vermedikçe oltayı elinde tutanın çizdiği yolda ne yazık ki yürümeye devam edecektir. “Özgürlük” ve “demokrasi” adı altında dünyaya egemen olmak isteyen bu ellerin ne kadar acımasız olduğunu tarih yazıyor. Kaderimizi bu acımasız ellere teslim ettiğimiz zaman ne büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacağımızı iyi hesaplamamız gerekiyor.
New York’taki “Özgürlük Anıtı”nın dünyamıza ışık saçtığı, özgürlüğün simgesi olduğu söylenir. Amerika’nın geçmişte ve günümüzdeki özgürlük (!) arayışını düşündükçe, tacından ışıklar saçan, hüzünlü bakışlı kadın heykelinin, özgürlüğün gerçek simgesi olmayacağını düşünüyorum.
Daver Darende / Emekli Diplomat-Yazar
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- Kan donduran 'taciz' iddiası
- Muharrem İnce’den sert yanıt!
- Ankara’da konuşulan iddianame
- Oktay Kaynarca’dan ‘Selahattin Demirtaş’ açıklaması
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Sedat Peker'in avukatı hayatını kaybetti