Olaylar Ve Görüşler

MİLLİ ORDU

10 Haziran 2019 Pazartesi

Bazı ülkelerde zorunlu askerlik kaldırılmış veya askerlik süreleri, yasa değişikliği teklifinde olduğu gibi 6 aya indirilmiş olabilir. Ancak, Türkiye bir ateş çemberinin tam ortasındadır. Türkiye için “güçlü ordu”ya sahip olmak “hayati” bir zorunluluktur.

 

Türk ordusu “milli ordu”dur. Vatanın her karış toprağından gelen vatan evlatları, üzerinde yaşamakta oldukları toprakların “bölünmezliğini” ve Türk milletinin “bütünlüğünü” korumak üzere seve seve, askerlik hizmetini yerine getirmek üzere asker olurlar.
Onların gözünde sadece bir şey vardır:
Hiçbir karşılık beklemeksizin vatanına ve milletine hizmet etmek.
Gerekirse bu uğurda canını bile feda etmek.
İşte, Çanakkale Savaşı’ndan beri, Türk ordusunu diğer ordular arasında emsalsiz kılan nokta, böyle bir ruha ve düşünceye sahip olan “Mehmetçikler”in var oluşudur. Mehmetçikler, Türk ordusunun omurgasını oluşturur.
Edirne’den Ardahan’a kadar vatanın her yerinden gelen vatan evlatları “eşit” ve “adil” bir şekilde bu orduda kendilerine yer bulurlar.
Türk ordusunu “milli ordu” yapan diğer önemli nitelikler ise; bu orduda “ehliyet”in ve “liyakat”ın esas alınması ve ordunun bütün personelinin İç Hizmet Kanunu’nun 43. maddesinde yer aldığı şekilde, her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstünde olmasıdır.
Bugün Suriye, Irak, Afganistan ve Pakistan’da yaşanılan sorunlara bakılırsa, o ülkelerde “milli ordu”ların kurulamamış olmasının, sorunların ortaya çıkmasında ana nedenlerden birisini oluşturduğu görülebilir.

Mehmetçikler...
Mehmetçiklerin, Türk ordusunu “milli ordu” yapan ve Türk ordusunun omurgasını oluşturan husus olduğu hiçbir zaman gözden ırak tutulmamalıdır.
Askeralma Kanunu’nun 3. maddesine göre; askerlik hizmeti her Türkün hak ve ödevi olan bir vatan hizmetidir. Burada devlete düşen görev; bu askerlik hizmetinin vatan evlatları tarafından “eşit” ve “adil” bir şekilde yerine getirilmesini sağlayacak kanuni düzenlemelerin yapılmasıdır. Subaylar ve astsubaylar için askerliğin elbette bir profesyonel yanı da vardır.
Ancak Türk subayları ve astsubayları askerliği bir “meslek” olarak değil ömür boyu sürecek bir “yaşam tarzı” olarak kabul ederler. Çünkü öyle eğitilmişlerdir, öyle görmüşlerdir.
Onlar için önemli olan, erden orgeneral/oramirale kadar herkes arasında olan “silah arkadaşlığı” bağı, duygusu ve dayanışmasıdır.
Silah arkadaşlığı bağı, duygusu maalesef son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülen “komplolar” sürecinde yara almıştır. Milli ordunun diğer önemli bir niteliği olan “silah arkadaşlığı”nın tedavisi için her türlü önlem, işlem mutlaka yerine getirilmelidir.
Subay ve astsubaylar, Türk ordusunun başını oluştururken, askerlik hizmetini yapmak için Türk ordusuna katılan “Mehmetçiklerin” ordunun omurgasını ve vücudunu oluşturduğu unutulmamalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde “profesyonel er ve erbaşlar” da bulunmalı mıdır?
1990’lı yıllardan beri Kara Kuvvetleri’ne belirli uzmanlık görevlerinde kullanılmak üzere “uzman çavuş”lar alınmıştır.
2006 yılında başta terörle mücadele olmak üzere, zor arazi ve iklim koşullarında muharebe etme yeteneğini güçlendirmek maksadıyla mevcut 6 komando tugayının “muharip personel”inin tamamının profesyonel (uzman çavuş) hale getirilmesi kararı alınmıştır.
2010 Ağustosu’nda da söz konusu 6 tugayın profesyonel hale getirilmesi tamamlanmıştır. Orduda belirli alanlarda profesyonelleşme olabilir.
Ancak burada esas olan, Türk ordusunun omurgasını, asli unsurunu teşkil eden “Mehmetçiklerin” özelliklerine zarar verilmesinden kaçınmaktır. Diğer bir deyişle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde toptan profesyonelleşmeye gidilmesi veya “Mehmetçiklerin” ordu içindeki sayısının azınlığa düşürülmesi, Türk ordusunun “milli ordu” olma niteliğine vurulan bir darbeye dönüşebilir. Bu konuda dikkatli olunmalıdır.

Önceki düzenlemeler
2008-2010 yılları arasında da Askeralma Sistemi’nin düzeltilmesine ilişkin çalışmalar yapıldı. Amaç er ve erbaş sisteminin basitleştirilmesi ve daha adil bir sistemin oluşturulmasıydı.
Bedelli askerlik, dövizle askerlik, kısa dönem askerlik yanında 15 ay hizmet süresi olan er ve erbaşlık bulunmaktaydı. Bedelli askerliğin “çok zaruri haller dışında” uygulanmadığı ve er ve erbaşlar için tek tip askerlik hizmet şeklinin olacağı bir sistem düşünülmüştü. Er ve erbaşların bu düzen içerisinde 12 ay hizmet etmesi de benimsenmişti. 2014 yılında yapılan düzenlemeyle er ve erbaşlar için hizmet süresi 12 aya düşürüldü.
Bu çalışmalarda önemli olan; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin asker ihtiyacının karşılanması ile Türk ordusuna büyük nitelik kazandıran “Mehmetçik” olgusuna zarar verilmemesidir.
Bugünlerde Askeralma Kanunu’nda bazı değişikliklerin yapılması söz konusudur. Yetkili ve sorumlu makamların, yapılması istenilen bu değişiklikleri derinliğine incelediğine inanılmaktadır. Getirilmesi istenilen değişikliklerden birisi; er ve erbaşların hizmet süresinin altı aya indirilmesidir. Gerekli hallerde Cumhurbaşkanı’na bu hizmet süresini ihtiyaca göre bir katına kadar artırma veya yarısına kadar azaltma yetkisi verilmektedir.
Mevcut sistemde, kısa dönem askerlik 6 ayı kapsamaktadır. İsminden de anlaşılacağı üzere 6 aylık hizmet süresi zaten kısadır. Buna rağmen 6 ayın gerekli hallerde yarıya indirilebileceğinin düşünülmesini ve hizmet sürelerinin azaltılması veya çoğaltılması yetkisinin TBMM yerine neden Cumhurbaşkanı’na verildiğini anlamak zordur.
Altı aylık hizmet süresini tamamlayan er ve erbaşlardan “istekli olanlar” altı ay daha askerliğe devam edebileceklerdir. Bunlara da net asgari ücretten az olmamak kaydıyla harçlık ödenecektir.

Kaygılar
Bu uygulamanın bazı mahzurlar yaratabileceği düşünülmektedir:
“Mehmetçik” olarak ordunun omurgasını teşkil edecek olan bu er ve erbaşlar, iki ayrı yapıya bölünmüş olacaktır. Bunun yanında er ve erbaşlardan altı ay hizmet vereceklerin “görev etkinlik” derecesi de tartışmaya açıktır.
Daha önce Askeralma Sisteminde düşünüldüğü gibi er ve erbaşlar için tek tip 12 ay hizmet süresinin kabul edilmesiyle, bu sorunların doğmasına neden olunmayacağı ve Türk ordusunun omurgasını oluşturan “Mehmetçik” sistemine de zarar verilmeyeceğine inanılmaktadır.
Getirilmesi istenilen diğer bir değişiklik ise, “özel durumlarda muafiyet ve erteleme” maddesiyle ilgilidir.
Bu değişiklik ile; barışta, olağanüstü hal veya seferberlik hallerinde veya savaşta, askerliğini yapmadan, Cumhurbaşkanı’nca “gerekli görülen sahalarda” “özel olarak görevlendirilen gönüllüler” Cumhurbaşkanı’nca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulmaları getirilmektedir.
Bu değişiklik maddesindeki “gerekli görülen sahalar”ın neler olduğunun ve “özel olarak görevlendirilen gönüllüler” ile ne kastedildiğinin, en azından, yasa maddesi içerisinde açıklığa kavuşturulmasının uygun olacağı değerlendirilmekdir.
Bazı ülkelerde zorunlu askerlik kaldırılmış veya askerlik süreleri, yasa değişikliği teklifinde olduğu gibi 6 aya indirilmiş olabilir. Ancak, Türkiye bir ateş çemberinin tam ortasındadır. Türkiye için “güçlü ordu”ya sahip olunması “hayati” bir zorunluluktur. 53 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli üniformasını giymiş ve subaylığı bir “yaşam tarzı” olarak kabul eden birisi olarak, Askeralma Kanunu’nda yapılması düşünülen bu değişikliklere ilişkin görüşlerimi kamuoyu ile paylaşmayı bir görev olarak gördüğümü ifade etmek isterim.

İLKER BAŞBUĞ
26. Genelkurmay Başkanı  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları