Olaylar Ve Görüşler

Meslek okullarının önemi - Kaya Özgen

28 Haziran 2024 Cuma

Ülkemizde sınırlı sayıda da olsa meslek okulları ve mesleki teknik okulların varlığı bilinmektedir. Bunlar ülkenin önemli bir eksiği olan ara elemanları yetiştirmektedir. Bu bağlamda öğrencilere el becerilerine yönelik donanım sağlanmaktadır. Ülkede üretimin sağlanması/ geliştirilmesi için bu okulların önemi ve gereği kaçınılmaz bir gerçektir. Bir tür sanatkâr olarak yetiştirilen bu öğrencilerin, mezuniyet sonrası daha kolay iş bulabildikleri bilinmektedir.

Son yıllarda her gelen bakanın müfredatla oynamak yerine kapsamlı bir eğitim planlaması yapılmasının zorunlu olduğu kabul edilmelidir. Bu yapılmadığından düz lise mezunlarının tümü üniversitelere yönelmekte, bunun sonucu işsiz mezun yığınları ortaya çıkmaktadır; yeterli öğretim üyesi olmadan açılan devlet ve vakıf üniversiteleri sorunun daha da büyümesine yol açmaktadır.

İŞSİZLER ORDUSU

Fakültelerde, bölümlerde ülkenin gereksinimine göre planlama yapılmadan mezun edilen öğrencilerle adeta işsizler ordusu yaratılmıştır. Örneğin ülkenin gündeminden düşmeyen atanamayan öğretmenler sorununa karşın eğitim fakültelerinin kontenjanlarına sınırlama getirilmemesi, sorunun daha da büyüyeceğini düşündürmektedir.

Belirtilen sorunlar kapsamında meslek okulları ve mesleki teknik okulların sayısının artırılması zorunlu görünmektedir.

ARTIRILMASI GEREKİRKEN KAPATILIYOR

Günün teknolojisine uygun becerilerle donatılarak yetiştirilecek öğrenciler ülkenin geleceği açısından son derece önemlidir. Bu bağlamda ülkenin önde gelen endüstri kuruluşlarının bu okulları desteklemesinin de hem ülke hem de kendi gelecekleri açısından son derece yararlı olacağı gözetilmelidir.

Halen ülke genelinde gözlenen kalifiye eleman yetersizliği de bu okullar sayesinde giderilmiş olacaktır. Bu yoldan günümüzde ustaçırak düzeninde yetişen sanatkârların, hizmet kalitesi arttırılarak büyük bir boşluk doldurulacaktır. Halen hizmet sektöründe çalışan meslek mensuplarının (marangoz, tesisatçı, elektrikçi, vb.) çoğu üniversite mezunundan daha yüksek gelir elde edebildiği bilinmektedir. Böylece diplomalı işsizler yerine, teknik donanımlı kalifiye eleman yetiştirilmesinin önem ve gereği ortaya çıkmaktadır. Bu okullardaki öğrencilerin endüstri ile bağlantılı olarak yapacakları stajlarla bilgi ve becerilerini daha da artırmaları sağlanabilir.

Her kesim tarafından kabul edilecek bu bilgiler ortada iken “ilginç” bir haber medyaya yansıdı: İTÜ Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nin kapatılması kararı. Okul son derece özel bir kurum; LGS puanına göre yüzde 2’ye giren öğrenciler alınıyor. Okul İTÜ ile yapılan bir protokole dayalı olarak kurulmuş, müdürü İTÜ’den bir profesör öğretim üyesi. Okulda el becerilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü ve bu kapsamda ödüller alındığı belirtiliyor. Böylesi seçkin bir okulun mezun bile vermeden 5. yılında kapatılmasını anlamak mümkün değil. Veliler haklı olarak feryat ediyor ve sosyal medyada kurdukları gruplar aracılığıyla kapatma kararını engellemeye çalışıyorlar. Bu bağlamda öğrencilerin yaşayacakları travma da göz ardı ediliyor. Kapatma sudan bir gerekçeye dayandırılıyor; okul binasının başka bir okulla aynı yerleşkede bulunması. Bunu da anlamak ve kabul etmek mümkün değil. Tek neden bu ise okul öğretim kadrosu ve öğrencileriyle başka bir yere taşınabilir. Bu gibi okulların artırılması/özendirilmesi gerekirken kapatmayı düşünmek çok gereksiz...

ÇAĞDAŞ EĞİTİM PLANLAMASI

Ülkede eğitim adeta yap boz tahtasına dönüştürüldü. Şimdi de çağın gerçekleriyle bağdaşmayan, tartışmalı bir müfredat programı dayatılıyor. Tasarı hazırlanırken geniş çevrelerden görüş alındığı belirtiliyor; bu çevrelerin kendi dünya görüşlerine uyan kesimler olduğu anlaşılıyor. Laik, cumhuriyetçi çevrelerin böyle bir programı kabul etmeleri mümkün değil. Bunun yerine “uzman” kadrolarla, ülkenin geleceğine yönelik kapsamlı, çağdaş eğitim planlamalarının yapılması zorunlu görünmektedir.

Bu kapsamda ülkenin gelecekteki gereksinimlerine göre üniversite kontenjanları belirlenmeli, işsiz üniversite mezunları yerine, nitelikli işgücünün yetiştirilmesine yönelik sanat ve meslek okulları gündeme getirilmeli, olabildiğince sayıları artırılmalıdır. Bu arada İTÜ gibi ülkenin en seçkin üniversitesinin desteklediği son derece özel bir okulu kapatmak düşünülemez, düşünülmemelidir. Okulun öğrencilerinin mağdur edilmesine hiçbir kurum ya da kuruluşun hakkı yoktur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları