Olaylar Ve Görüşler

Meclis Başkanı deyince...

09 Ocak 2019 Çarşamba

Meclis Başkanı’nın saygınlığı ve etkisi yansızlığıyla ölçülür. Başkan ancak iktidarla muhalefet bir adayda anlaşırsa seçilir. Seçilir seçilmez de kendi partisiyle bağlarını hemen ve gerçekten koparır; önce istifası şarttır.

Meclis Başkanlığı kavramını hafife almamak gerekir. Bu kurum değişik coğrafya, siyasal yapı, düşünce birikimi ve yaşam biçimi açılarından yerine göre değişiklikler gösterebilir. Mustafa Kemal’in Meclis Başkanlığı kendi toplumumuz için bir demokrasi öncülüğüydü. Tavanı akan o bina gerçekte örnek bir eğitim alanıydı. Bu görkemli geçmişimizin yeterince bilindiğini varsayarak, bu yazıda Britanya’daki Meclis Başkanlığı üstünde kısaca durmak istiyorum. 1960’larda yeni TC Anayasası İstanbul’da kotarılırken, Ankara SBF’de de bir taslak hazırlanıp basılmıştı. 1963 Anayasası bu iki metinden esinlenmiştir. O aşamada sunduğum “Britanya’da Avam Kamarası Başkanı’nın Yansızlığı” konusundaki yazanağımı burada özetliyorum.

Meclis üstünlüğü
Britanya’nın (ve TC’nin) kuruluşunda Meclis üstünlüğü düşüncesi ve uygulaması var. 1215’de Magna Carta benzeri belgelerin yanı sıra, “1688 Görkemli Devrimi” Meclis üstünlüğünün kesin dönemecidir. İngiltere’de daha 1215’de tek adam düzenine son verilmişti. Halkın bireysel hak ve özgürlüklerini tanıyan o tarihli belgede ünlü Madde 39 der ki: “Hiç kimse, yasalar aynı haklara sahip olan görevlilerin geçerli kararları ya da ülkenin yasaları gerektirmeden, tutuklanamaz, içeri atılamaz, malı-mülkü alınamaz, hakları zorlanamaz ve sürgün edilemez.”
1688 Devrimi’nden de Avam Kamarası, Kabine ve (tek bir yazılı metin olmayan) Britanya Anayasası doğmuştur. Seçmen sayısını artıran ünlü 1832, 1867, 1884, 1918 ve 1928 yasaları Atlantik’te bu iki adanın demokrasisini genişletti.
Yazılı ve bütüncül bir anayasa metni yoksa da, bizler Walter Bagehot gibilerinin “Britanya Anayasası” başlıklı kitaplarını okuyup sınavlara girdik. Meclisin ve hukukun üstünlüğü anayasal ilkelerin başlıcalarıdır. Bu gelişimde Burke, Locke, Bentham ve Mill ile Fabian Derneği yazarlarının yadsınamaz payları vardır. Shaw, Webb’ler, Wells, MacDonald, Laski, Cole ve Attlee ile güçlü sendikalar da unutulmamalı. Avam Kamarası, (çoğu iyi eğitimli ve gene çoğu erkekse de) bir anlama, ulusun ufaltılmış yapısını yansıtır. Ama İşçi Partisi ilk iktidar olduğunda eli nasırlı emekçiler kabinede bakan olmuşlardı.
Meclis Başkanı’na gelince: Başkanın saygınlığı ve etkisi yansızlığıyla ölçülür. Adayı ilk öneren Meclis’te çoğunluğu olan partidir, ama önce mutlaka muhalefetin görüşünü alır. Azınlıktakilerin onaylamadığı birinin adı ileri sürülmez bile. Başkan ancak iktidarla muhalefet bir adayda anlaşırsa seçilir. Seçilir seçilmez de kendi partisiyle bağlarını hemen ve gerçekten koparır; önce istifası şarttır. Bundan sonra herkes bilir ki, Meclis Başkanı artık tartışmaların üstünde bir yer alacaktır. Kurallara bağlı kalacak, her düşünceye anlatım özgürlüğü tanıyacak, eskiden üyesi olduğu partiyi kolladığı izlenimini hiçbir zaman vermeyecektir.

Meclis Başkanı
Bir sonraki seçimlerde, bu kez muhalefet partisi kazanırsa, onun başkanlığı sürer, çünkü yansızlığını kabul ettirmiş ve kanıtlamıştır. Ne zamana değin? Ölürse, ya da kendi kararıyla çekilirse. Meclis Başkanı ne hükümetin adamı olur, ne de muhalefetin.

Birbirinin üstüne yürüme
Zaten, Avam Kamarası’nın kendi de karşılıklı beşer sıradır. Konuşanın her dediği salonun her yerinden işitilir. Bağırmaya gerek yoktur; birbirinin üstüne yürüme, yumruklaşma, tekme-dayak görülmemiştir. Britanya yurttaşı, yani İngiliz, Galli, İskoç ve Kuzey İrlandalı seçmen böyle bir Meclis’e ve başkana alışmıştır. Başka türlü bir görünüm olsa, (yazılı tek bir anayasa yoktur, ama) sokakta ve basında şu sesler duyulacaktır: “Anayasa çiğneniyor!” Darası başkalarının başına...  

Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları