Olaylar Ve Görüşler

Köy Enstitülerine duyulan özlem

17 Nisan 2019 Çarşamba

Ülkemizin, hatta insanlığın aydınlık geleceği, Köy Enstitüleri sisteminde uygulandığı gibi canlandırıcı, üretici, bilimsel, kamusal, nitelikli eğitimdedir.

Köy Enstitüleri kuruluşunun 79, resmen kapanışının üzerinden 65 yıl geçmesine karşın hiç gündemden düşmüyor. Her 17 Nisan’da yurdun her yerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Aradan bunca yıl geçmesine karşın bu kuruluşlara duyulan özlemi, ilgiyi nasıl açıklamalı? Sanıyorum bu sorunun yanıtı şu olsa gerek: Köy Enstitülerinde uygulanan üretici, canlandırıcı, nitelikli eğitim yöntemi. İlkelerinin eğitbilim ilkelerine uygun ve bugün de geçerli olması. Bu sistem yerine daha iyi bir eğitim sistemi getirilememesi... İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşları öylesine sağlam bir eğitim sistemi kurmuşlar, başarıyla uygulamışlar ki belleklerden silinmiyor.

Köy Enstitüleri ve bugünkü eğitim
Köy Enstitüleri ilkelerini kısaca anımsayalım: 1)Üretime dayalı eğitim. (İş içinde iş aracılığıyla, iş için eğitim)
2)Demokratik eğitim. (Öğrencilerin yönetime katılması)
3)Eleştiri ve özeleştiri. Özgür okuma (Ders kitapları dışında roman, öykü, inceleme ve bilim vb. kitapları, klasikleri okuma.
4)Güzel sanatlar ağırlıklı barışçıl bir eğitim (Resim, müzik, beden eğitimi, pek çok spor dalı).
5)Parasız, kamusal, bilimsel, laik bir eğitim.
Bugünkü eğitime gelince ne görüyoruz? Dört duvar arasında ezberci, paralı, sanat, iş eğitiminden uzak, baskıcı bir eğitim. Kalabalık sınıflar, ikili eğitim. Özgür okuma alışkanlığı, sınıf ve okul kitaplığı, uygulama alanı, bahçe, çok amaçlı salon, laboratuvar, yeterli öğretmen yok. Bilimsel bütünlüğü bozuk bir eğitim. Dinsel vakıflar okullarda etkin. Birçok okulda kayırmayla atanmış eğitim yöneticileri. Fiziki koşullar yetersiz...

Eğitimin dinselleştirilmesi, özelleştirilmesi
Ezberci, paralı eğitimden yakınırken 17 yıllık AKP döneminde eğitimin niteliği daha da bozuldu.
Cumhuriyetin, Köy Enstitülerinin öğretim birliğine dayalı laik bilimsel eğitim yerine 2012’de getirilen 4+4+4 ile eğitim daha çok dinselleştirildi, özelleştirildi. Dinsel vakıflar, Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’na ortak oldu. Eğitim yöneticileri iktidara yakın kişilerden seçildi. Ders programları, ders kitapları değiştirildi. Evrim kuramı sakıncalı görülerek programlardan çıkarıldı. Köy Enstitülü yazar ve şairlerin yapıtları ders kitaplarına alınmadı. Atatürk ilke ve devrimlerine çok az yer verildi.

Can yakıcı değil, canlandırıcı eğitim
Her şeye karşın geleceğe umutla bakmak gerekir. Özellikle 31 Mart 2019 yerel seçim sonuçları umutları artırdı. Eğitim alanında yapılacaklar için Köy Enstitüleri bulunmaz bir örnek ve eşsiz bir hazinedir. Zaman geçirilmeden her yönden özerk çalışan “Köy Enstitüleri Sistemini Araştırma Enstitüsü” kurulmalı, bu enstitünün verilerinden bütün eğitim kurumları yararlanmalıdır. Siyasi iktidar bu konuda bir adım atmazsa yerel yönetimler bu araştırma enstitülerini kurabilir. Çünkü ülkemizin, hatta insanlığın aydınlık geleceği can yakıcı değil, Köy Enstitüleri sisteminde uygulandığı gibi canlandırıcı, üretici, bilimsel, kamusal, nitelikli eğitimdedir.

Mustafa Gazalcı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları