Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kent selleri artabilir - Dursun Yıldız
Meteoroloji uzmanları her geçen yıl ani, lokal, kısa süreli
ve çok şiddetli yağışların artmakta olduğu uyarısı yapıyor. İstatistikler
ülkemizde kent sellerinin en çok haziran ayında meydana geldiğini ortaya
koyuyor. Bu yıl haziran ayı öncesinde başlayan bu kent sellerinin gelecek ay
sıklığını ve şiddetini artırma olasılığı yüksek.
Kentlerimizin çok büyük bir bölümü
nasıl deprem riskine karşı korumasız ve kırılgan durumda ise bir diğer doğal
afet olan taşkın riskine karşı da ne yazık ki çok büyük ölçüde korumasız
durumda. Her iki doğal afetin felakete dönme riskini arttıran neden plansız ve çarpık
kentleşme, denetimsiz yapılaşma, imar afları ile insan yaşamının ve kentlerin
ranta teslim edilmiş olmasıdır.
Türkiye’nin çeşitli kentlerinde son dönemde
sık sık karşılaştığımız kent sellerinin temel nedeni plansız çarpık kentleşme,
yetki karmaşası ve altyapı yetersizliğidir. Meteoroloji mühendisleri ve
iklimbilimciler yağış rejiminin değiştiğini ve yağışların artık ani, lokal, kısa
süreli ve çok şiddetli olarak beklenmeyen mevsimlerde de düşebileceğini
belirtiyor. Yağış rejiminin değişmesi kent sellerinin oluşmasında etkili olan
bir konudur. Ancak ülkemizde bunun felakete dönüşme riskinin yüksek olması
konuya başka bir açıdan bakmamızı da gerekli kılıyor.
Kentlerimizin zaman zaman felakete dönüşen
bu doğal afetler karşısındaki baş edebilirliği çok zayıftır. Seller ve taşkınlara
karşı kentlerimizde önlem alınması gereken riskli bölgeler, il afet risk
azaltma planları, taşkın eylem planları gibi planlarda bulunuyor. Bu önlemlerden
hangi kurumların (Devlet Su İşleri (DSİ), AFAD, Yerel Yönetimler) sorumlu olduğu
da belirtiliyor. Ancak bu önlemler kısmen alınsa da kent hidrolojisi tamamen değiştiğinden
ve altyapı yetersizliğinden dolayı istenilen sonuçlar ne yazık ki elde
edilemiyor.
AFET RİSKİNİ YÖNETMEK
Kent sellerine karşı en etkili önlem
bu afetin ortaya çıkaracağı krizi değil afetin riskini yönetmektir. Bunun için
afet öncesi yapılacak en etkili iş, plansız kentleşmeyi durdurmak ve arazi,
imar, kent planlaması ile suyun yönetimini birlikte ele almak olmalıdır. Ancak
uzun dönemdir plansız ve çarpık kentleşmiş, altyapısı yetersiz kalmış
kentlerimiz için alınacak önlemler artık bugün daha da zor hale gelmiştir. Bu
konuda öncelikle betonlaşan kentlerimizde mevcut durum için kent hidrolojisi
hesapları yapılmalı ve ayrıntılı afet risk haritaları çıkartılmalıdır. Can kaybının
önlenmesi öncelikli amaç olmalıdır. Can kaybı riski yüksek olan bölgelerden başlayarak
risk azaltma planları aşama aşama uygulanmalıdır. Ancak bu uygulamalar
genellikle altyapı yatırımları olacağından bunların yerel yönetimlerin öncelikleri
arasında yer alması da sağlanmalıdır.
Yerleşim yerlerimizin büyük bölümü doğal
olarak bir dere veya çay kenarına kurulmuştur. Ancak daha sonra çarpık ve plansız
gelişme bu dere ve çayları içine almış hatta bu derelerin üstleri kapatılarak
imara bile açılmıştır. Bugün birçok kentimizin veya yerleşim birimimizin içinden
geçen derelerin taşkın yatakları da imara açılmıştır.
İşte son yıllarda “kent seli” dediğimiz
sorunla karşı karşıya kalmamızın belirleyici nedeni şiddetli sağanakların
yetersiz altyapı nedeniyle sokak ve caddelerden güvenli bir biçimde uzaklaştırılamamasıdır.
Nehirlerin imara açılan taşkın yataklarını su basmasıdır.
YETKİ KARMAŞASI ÖNLENMELİ
Yağmur sularının uzaklaştırılması görevi
büyükşehirlerin su ve kanalizasyon idarelerinin görevi olarak tanımlanmıştır.
Ancak bu görevin mali sorumluluğunun büyükşehir belediyelerinde mi yoksa ilçe
belediyelerinde mi olduğu konusunda yerel mevzuatta bir belirsizlik vardır. Bu
da hizmetin aksamasına neden olabilmektedir.
Bu nedenle yağmur sularının uzaklaştırılması
görevinin büyükşehir veya ilçe belediyelerinde olan mali sorumluluğunun da büyükşehir
su ve kanalizasyon idarelerine verilmesi halinde kamu kaynakları daha etkili,
ekonomik ve verimli kullanılacaktır.
Derelerin ıslahı görevi ise DSİ’nin ve büyükşehir belediyesinin özel mevzuatında her iki idareye de verilmiş bir görevdir. Derelerin ıslahı görevi, yapılacak bir değişiklikle, kentsel alan dahilinde mali kaynakla birlikte DSİ’nin denetleyiciliğinde büyükşehirlerin su ve kanalizasyon idarelerine verilmelidir. Büyükşehir olmayan 51 ilde de belediyelerin ve il özel idarelerinin kurumsal kapasiteleri geliştirilmelidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!