Olaylar Ve Görüşler

Kent selleri artabilir - Dursun Yıldız

25 Mayıs 2024 Cumartesi

Meteoroloji uzmanları her geçen yıl ani, lokal, kısa süreli ve çok şiddetli yağışların artmakta olduğu uyarısı yapıyor. İstatistikler ülkemizde kent sellerinin en çok haziran ayında meydana geldiğini ortaya koyuyor. Bu yıl haziran ayı öncesinde başlayan bu kent sellerinin gelecek ay sıklığını ve şiddetini artırma olasılığı yüksek.

Kentlerimizin çok büyük bir bölümü nasıl deprem riskine karşı korumasız ve kırılgan durumda ise bir diğer doğal afet olan taşkın riskine karşı da ne yazık ki çok büyük ölçüde korumasız durumda. Her iki doğal afetin felakete dönme riskini arttıran neden plansız ve çarpık kentleşme, denetimsiz yapılaşma, imar afları ile insan yaşamının ve kentlerin ranta teslim edilmiş olmasıdır.

Türkiye’nin çeşitli kentlerinde son dönemde sık sık karşılaştığımız kent sellerinin temel nedeni plansız çarpık kentleşme, yetki karmaşası ve altyapı yetersizliğidir. Meteoroloji mühendisleri ve iklimbilimciler yağış rejiminin değiştiğini ve yağışların artık ani, lokal, kısa süreli ve çok şiddetli olarak beklenmeyen mevsimlerde de düşebileceğini belirtiyor. Yağış rejiminin değişmesi kent sellerinin oluşmasında etkili olan bir konudur. Ancak ülkemizde bunun felakete dönüşme riskinin yüksek olması konuya başka bir açıdan bakmamızı da gerekli kılıyor.

Kentlerimizin zaman zaman felakete dönüşen bu doğal afetler karşısındaki baş edebilirliği çok zayıftır. Seller ve taşkınlara karşı kentlerimizde önlem alınması gereken riskli bölgeler, il afet risk azaltma planları, taşkın eylem planları gibi planlarda bulunuyor. Bu önlemlerden hangi kurumların (Devlet Su İşleri (DSİ), AFAD, Yerel Yönetimler) sorumlu olduğu da belirtiliyor. Ancak bu önlemler kısmen alınsa da kent hidrolojisi tamamen değiştiğinden ve altyapı yetersizliğinden dolayı istenilen sonuçlar ne yazık ki elde edilemiyor.

AFET RİSKİNİ YÖNETMEK

Kent sellerine karşı en etkili önlem bu afetin ortaya çıkaracağı krizi değil afetin riskini yönetmektir. Bunun için afet öncesi yapılacak en etkili iş, plansız kentleşmeyi durdurmak ve arazi, imar, kent planlaması ile suyun yönetimini birlikte ele almak olmalıdır. Ancak uzun dönemdir plansız ve çarpık kentleşmiş, altyapısı yetersiz kalmış kentlerimiz için alınacak önlemler artık bugün daha da zor hale gelmiştir. Bu konuda öncelikle betonlaşan kentlerimizde mevcut durum için kent hidrolojisi hesapları yapılmalı ve ayrıntılı afet risk haritaları çıkartılmalıdır. Can kaybının önlenmesi öncelikli amaç olmalıdır. Can kaybı riski yüksek olan bölgelerden başlayarak risk azaltma planları aşama aşama uygulanmalıdır. Ancak bu uygulamalar genellikle altyapı yatırımları olacağından bunların yerel yönetimlerin öncelikleri arasında yer alması da sağlanmalıdır.

Yerleşim yerlerimizin büyük bölümü doğal olarak bir dere veya çay kenarına kurulmuştur. Ancak daha sonra çarpık ve plansız gelişme bu dere ve çayları içine almış hatta bu derelerin üstleri kapatılarak imara bile açılmıştır. Bugün birçok kentimizin veya yerleşim birimimizin içinden geçen derelerin taşkın yatakları da imara açılmıştır.

İşte son yıllarda “kent seli” dediğimiz sorunla karşı karşıya kalmamızın belirleyici nedeni şiddetli sağanakların yetersiz altyapı nedeniyle sokak ve caddelerden güvenli bir biçimde uzaklaştırılamamasıdır. Nehirlerin imara açılan taşkın yataklarını su basmasıdır.

YETKİ KARMAŞASI ÖNLENMELİ

Yağmur sularının uzaklaştırılması görevi büyükşehirlerin su ve kanalizasyon idarelerinin görevi olarak tanımlanmıştır. Ancak bu görevin mali sorumluluğunun büyükşehir belediyelerinde mi yoksa ilçe belediyelerinde mi olduğu konusunda yerel mevzuatta bir belirsizlik vardır. Bu da hizmetin aksamasına neden olabilmektedir.

Bu nedenle yağmur sularının uzaklaştırılması görevinin büyükşehir veya ilçe belediyelerinde olan mali sorumluluğunun da büyükşehir su ve kanalizasyon idarelerine verilmesi halinde kamu kaynakları daha etkili, ekonomik ve verimli kullanılacaktır.

Derelerin ıslahı görevi ise DSİ’nin ve büyükşehir belediyesinin özel mevzuatında her iki idareye de verilmiş bir görevdir. Derelerin ıslahı görevi, yapılacak bir değişiklikle, kentsel alan dahilinde mali kaynakla birlikte DSİ’nin denetleyiciliğinde büyükşehirlerin su ve kanalizasyon idarelerine verilmelidir. Büyükşehir olmayan 51 ilde de belediyelerin ve il özel idarelerinin kurumsal kapasiteleri geliştirilmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları