Olaylar Ve Görüşler

Jacinda Ardern: Küçük ülkenin büyük lideri

05 Nisan 2019 Cuma

İnsanlığın yakın bir gelecekte, Ye­ni Zelanda Başbakanı Jacinda Ar­dern gibi, “insanlık ölmedi ve öl­meyecek” dedirten; kendisiyle yü­rekten gurur duyacağı bir kadın, bir insan, bir devlet insanı daha ta­nıyacağı şüphelidir.
Jacinda Ardern, dilimizdeki o gü­zelim, “Acılar paylaşıldıkça azalır” deyiminin gerçekliğini; en başta her türlü samimiyet testinden on numara alarak çıkacak yüz ifade­siyle; başörtüsü takıp Müslüman kadınlara annesine, bacısına, öz kı­zına sarılır gibi zerre kadar riya ba­rındırmayan sarılmasıyla; bir milim daha üzerine çıkılamayacak empa­tisiyle dört dörtlük ispatlayan bir insan ve bir liderdir.
Jacinda Ardern, derin acılara ma­ruz kalan insanların, dinsel ve et­nik toplulukların acıları nasıl payla­şılır, söz konusu kesimler en inan­dırıcı şekilde nasıl teselli edilir, te­oride ve pratikte bunun en somut örneğini vermiştir. Yaptığı iş, günü­müz insanlığının çok muhtaç oldu­ğu bir duruş, bundan sonrası için bir modeldir.
Yeni Zelanda toplumu da başba­kanlarının açtığı yola girmekte bir an tereddüt etmemiştir. Özellikle Yeni Zelandalı kadınların, “Biz bi­riz, aynıyız!” diyerek Müslüman ka­dınlar gibi başlarını örtüp onlarla dayanışmaya girerek; onlara yöne­lecek tehdide kendilerini de hedef yaparak verdikleri mesaja günü­müzde en uygarları da dahil ihtiya­cı olmayan tek bir toplum yoktur.
Günümüz toplumlarının en derin sorunu, en büyük sancısı; etnik ve dinsel ayrımcılığın yükselerek sür­mesidir. Farklılıklara saygının hep teoride kalması, bir türlü pratiğe yansımamasıdır. Yeni Zelanda hal­kı ayrımcılık karşıtlığının, farklılık­lara saygının en güzel örneğini ve­rerek dünya toplumlarına rehber olmuştur. Yeni Zelandalıların bu tutumu bundan sonraki bütün za­manlarda dünyanın bütün eşitlikçi insanları için referans olacaktır.
Bilimsel, teknik, teknolojik, kül­türel her bakımdan inanılmaz ge­lişmişliğiyle bilinen, tanınan ça­ğımızda ve özellikle 21. yüzyıl­da insanlık; anılan bu gelişmişlik­lerin hiçbirine sahip olmayan ön­ceki yüzyıllarda dahi şahit olmadı­ğı katliamlara, soykırımlara, vah­şi cinayetlere şahit oluyor. Ne ya­zık ki mevcut insanlık bu katliam­ları, soykırımları, vahşi cinayetle­ri sadece seyretmekle kalıyor. Ön­leme ve engelleme konusunda so­nuç alıcı hiçbir karar ve eylem or­taya koyamıyor.
Sadece son elli yıldır dünya­nın şurasında burasında yaşamak­ta olan zayıf ve yoksul Müslüman toplumlara yönelik olarak Yeni Ze­landa’dakinden çok daha ağır zu­lüm ve katliamlar gerçekleştirildi. On yıla yaklaşan Suriye’deki iç sa­vaş sebebiyle binlerce insan Ba­tılı ülkelere iltica etmek için bin­dikleri eski gemilerin, motorla­rın, botların batması sonucu Ak­deniz ve Ege sularında can verdi. Aylan bebeklerin cesetleri sahil­lerden toplandı. İsrail askerlerinin kurşunlarıyla birçok Filistinli genç hayattan koparıldı. Karabağ’da, Bosna’da binlerce insan soykırı­ma uğradı.
Bütün bunlar olur, onulmaz acı­lar yaşanırken Müslümanların acı­larını yürekten paylaşan, namuslu bir eylem ortaya koyan bir tek Ja­cinda Ardern çıkmadı.
İngiliz şarkıcı Yusuf İslam, Jacin­da Ardern için, “O benim kahrama­nım” demiş. Doğrusu Jacinda Ar­dern hepimizin, barış ve kardeşlik yanlısı herkesin kahramanıdır.
Geçmişte ve günümüzde birçok büyük ülkenin küçük liderleri ol­muştur. Jacinda Ardern ise küçük bir ülkenin çok büyük lideridir!

İSMAIL ÖZCAN / Eğitimci-Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları