Olaylar Ve Görüşler

İrrasyonel davranışlar, inanışlar

07 Temmuz 2019 Pazar

Erdal İnönü İstanbul Tıp Fakültesi’nde verdiği bir konferansta “Türk toplumunda beyinsel merak gelişmemiştir” demişti. Bilim Tarihi adlı kitabında da 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa’da gelişen bilimsel buluşlar ve kilise egemenliğine karşı verilen savaşlardan söz ederken “Osmanlı’nın bunlardan haberi yoktu” diyor. Osmanlı’nın o heybetli ordusuna karşın bilimden, aydınlanmadan, sanayileşmeden uzak kalışı bizim büyük talihsizliğimizdir. Bu yoksunluk bugünlerimize yansıyan açmazımız, bilim mantığından, bilimsel düşünceden uzak kalışımızdır. Eğitimli insanlarımızda bile bu yoksunluğa tanık olmamız hiç de ender değildir.
20. yüzyıla girerken bir mucize adam, bir dâhi gelmiş bir devrim gerçekleştirmiş ve bu devrimin ana hedefi olarak bilimi göstermiştir. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” ilkesi bize geri kalmışlıktan sömürge kalmaktan nasıl kurtulacağımızı gösteriyordu. Atatürk’ü kaybettiğimiz yıllarda Türk toplumu henüz aydınlanmadan uzak bulunuyordu. Onu izleyenler toplumu bilim yolunda ileriye taşımak yerine halkın geri kalmışlığından, tutuculuğundan oy kapma için yararlanma yolunu seçtiler. Günahları büyüktür, tarih önünde sorumludurlar.
Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da yazık ki irrasyonel görüşler, düşünceler, öneriler topluma egemen olmuştur. Medyanın bir bölümü sorumsuzca bu bilimdışı mantıkdışı görüşleri uydurma tedavi girişimlerini yaygınlaştırmakta ve bilimsel bir mantıktan yoksun halk çoğunluğu bunlardan etkilenerek umutlanarak çok yanlış yol ve tutumları benimsemektedir. TV kanallarında kainat eczanesinden şifa dağıtan, bunamayı otlar, sebzelerle iyileştiren, nefes darlığına keçiboynuzu, multipl skleroza dereotu limon karışımı, hafıza yetersizliğine havuç (daha neler) tavsiye eden hem de doktor olmayan profesör unvanlı insanlar yer alıyordu.
Ama bilimsel doğruları bugünün gerçeklerini bu tanımladığım ortamda öğrenmek olanağına sahip olmayan hasta ve yakınları rasyonelliği olmayan bir umut ve çırpınış içine giriyorlar. Onlara doğruları anlatmak çok zor, ne yazık ki bu zorlukta sözde bilim insanları önemli rol oynuyorlar. Akraba evliliğinin niçin genetik hastalıklar için bir risk oluşturduğunu anlatmak ve ikna etmenin güç olduğunu daha önce belirtmiştim. Saatler süren futbol tartışma ve yorumları arasında bunu örneklerle anlatma olanağı yok.
İrrasyonel davranışlar, inanışlar öyle yerlere varıyor ki mesela o yıllarda referandum sonuçlarını yorumlayan bazı yazarlar evetçileri ilerici değişimci (nereye doğru değişim) hayırcıları statükocu ilan etmişlerdi. Yıllar sonra bu evetçiler ülkede neler olduğunu görmeye başladılar diyebilir onların içtenliğine inanabilir miyiz? Ünlü şarkıda olduğu gibi onlara “daha önceleri neredeydiniz” diye sormaz mıyız? Gerçekleri yıllardır tersine çevirerek sunmakta mahir ekran gülü bazı konuşmacılar o günlerde “hayırcılar aklını başına toplamalı” diyebiliyordu. Onlar aynı zamanda Ergenekon savunucuları idiler...
Onlar bizzat kendileri irrasyonel bir konumda olmasalar da söylemlerinde toplumdaki irrasyonel inanışlardan yararlanarak taraf tutuyorlardı... Hiç utanmadan... Akıldan, bilimden, aydınlanmadan çağdaşlıktan yana insanların dünyası zorluklarla doludur bu ülkede. Fazıl Say’ın “Türkiye’de yaşanan çağ, kültürün yok edilme çağıdır” deyişi boşuna değil. Çünkü halk sanata, kültüre bilime olduğu gibi kendisine de karşı bir yönetimle baş başa olduğunu algılayamıyor. Yönetimdekilerin, iktidarın başlıca dayanağı ve güvencesi bu olmuştur. İstanbul seçimleri bize bir umut oldu. Buradan nerelere uzanabileceğimizi önümüzdeki aylar ve yıllarda göreceğiz...

Dr. COŞKUN ÖZDEMİR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları