Olaylar Ve Görüşler

İktidar blokunun demokrasi sınavı

01 Haziran 2019 Cumartesi

Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (Cumhur İttifakı) oluşturduğu iktidar bloku ve Türkiye’yi içine çekmeye çalıştıkları anti-demokratik düzen, bunun için attıkları adımlar demokrasiyi hazmetme kapasitelerinin ne denli sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır.
Demokrasiyi hazmetme kapasitesi, demokratik sürecin bütün aşamalarında onun ilke, kural ve etik değerlerine bağlı olmayı ifade eder. Bir partinin ya da bir iktidarın demokrasiyi hazmetme kapasitesi temel olarak seçimlerde aldığı sonuca duyduğu saygıya bağlıdır.
Bugün Cumhur İttifakı’nın son seçim süreci öncesi ve sonrasındaki tavrı, söylemi ve davranışı demokrasi ile arasındaki makasın ne denli açık olduğunu ortaya koymuştur. Ancak bu durum halkın demokrasiye sahip çıkmasını engelleyememiş ve ülkenin en büyük kentlerine bahar gelmiştir.
Seçim sürecinde Cumhur İttifakı’nın rakiplerine ve kendilerine oy vermeyen yurttaşlara yönelik “terörist”, “zillet” gibi hiçbir insani, vicdani, siyasi değere sığmayan negatif söylemi Türkiye siyasi tarihine geçmiş en kapsamlı antidemokratik kampanya olmuştur.
İktidar bütün gücünü kullanıp, devleti, iktidarın bir aygıtına dönüştürmüştür. Kurumları özerk statülerinden ayrıştırarak kendine mahkûm eden bu ittifaka karşı halk, geniş bir uzlaşma ekseninde bir araya gelerek, tarihi bir uyarıda bulunmuştur. Bunu görmemek, bunu kabul etmemek demokratik zihniyetle arasındaki orantıyı ortaya koymaktadır. Sadece İstanbul özelinde “İstanbul’da bir şeyler oldu” diyerek meşru bir seçime gölge düşürmek “demokrasiyi araç olarak gören” bir zihniyetin dışavurumudur.

İktidar tükenmiştir
Bugün ülkemizde demokratik değer, kurum, ilke ve süreçleri hiçe sayan bir iktidarla karşı karşıyayız. İçeride ve dışarıda toplumsal, siyasal ve diplomatik meşruiyetini yitirmekte olan bu iktidarın ülkemize verebileceği hiçbir şey kalmamıştır.
Artık toplumsal rızayı üretemeyen, bunun için de daha da baskıcılaşarak varlığını sürdürmeye çalışan bu iktidara karşı demokrasiyi savunmak temel bir yurttaş sorumluluğudur.
Çünkü Türkiye’nin Cumhuriyet öncesi ve sonrası ciddi bir demokrasi birikimi ve kapasitesi mevcuttur. 200 yıllık demokrasi mücadelesi, modernleşme çabası, kurumsallaşma seviyesi ve bunun arkasındaki entelektüel birikim hiçbir güç tarafından sıfırlanamaz.
Son yerel seçimlerde ortaya çıkan tablo bunu bir kez daha göstermiştir. Yerel seçim sonuçları Türkiye’nin demokrasi birikiminin iktidarın bütün kuşatmasına rağmen ne denli güçlü olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Ancak Cumhur İttifakı bunu hazmetme kapasitesine sahip olmadığını geçen süre zarfında söylem ve eylemleri ile ortaya koymuştur. İktidar demokrasi sınavında, adalet sınavında gerekli ve yeterli seviyede olmadığını açığa çıkarmıştır.
2002 yılında ülkenin birikmiş tarihsel ve toplumsal sorunlarını çözmek adına iktidara gelen AKP bugün bütün iddialarından vazgeçmiş ve sadece bir kişinin bekası için mücadele etmektedir. AKP bir siyasi parti olmaktan çok uzağa düşmüştür...
Ünlü düşünür Voltaire, Kutsal Roma İmparatorluğu ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulunur “Kutsal Roma İmparatorluğu ne kutsaldır, ne Roma’yla alakası vardır, ne de bir imparatorluktur.”
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de, ne adaletle, ne kalkınmayla alakası vardır ne de bir siyasi partidir. Seçimlerde aldığı yenilgiyi anlamak ve demokratik tepkiyi içselleştirmek yerine belediye yetkilerini azaltmanın derdine düşmüştür.

Tarihsel oluşum durmayacaktır
Belediye meclislerini çalıştırmamak, belediyeleri mali ve idari vesayet altına almak ve bugüne kadar kullandıkları yetkileri yasa zoruyla elde etmek demokratik aklın, halk iradesinin kabul edebileceği bir durum değildir.
İktidar blokunun Yüksek Seçim Kurulu üzerinde kurduğu baskı ve bunun sonucunda İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi sadece bir hukuki garabet değildir. İktidar zoruyla halk iradesinin yok sayılarak, demokratik kurum ve kuralların geçersiz kılınmasıdır. Ancak 23 Haziran’da halkımız bir kez daha demokrasiye sahip çıkacaktır.
Ülkemizin siyasi tarihinin öğrettiği en temel derslerden biri halkın iradesiyle inatlaşan hiçbir gücün bir geleceği yoktur ve olmamıştır. Böylesi bir durum demokrasi, özgürlük, eşitlik mücadelesinin güçlenmesine imkân taşıyacaktır.
Zira halkımız demokratik kazanımlarının, Cumhuriyet değerlerinin farkında ve bunları sonuna kadar sahiplenmektedir. O nedenle her dönem kendi antitezini inşa ederek yola devam eder. Ülkemizde bu yolda mutlaka yürümeye devam edecektir.
Niyazi Berkes’in belirttiği üzere, “Türkiye çağdaşlaşmasının geçmişinin inip çıkışlarına dayanak ileri sürüyorum ki, ne denli geri dönme çabaları olursa olsun hiçbiri tarihsel oluşumu durduramayacaktır. Tersine daha da ileriye itecektir.” Türkiye çağdaşlaşma yolunda büyük sıçramalarla yoluna devam edecektir.

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları