Olaylar Ve Görüşler

Hukuk yok, YSK hiç yok!

15 Nisan 2019 Pazartesi

İstanbul’da seçim sonuçlarının iktidar tarafından içe sindirilememesi olayı basit bir seçim sonuçlarını kabul etmeme demek değildir. Bu durum kendi içinde derin ve gizli ajanda taşımaktadır. Örneğin Büyükşehir Belediyesi’ni vermeyen, vermek istemeyen bir zihniyetin Türkiye genel seçimlerinde başkanlığı verip vermeyeceğinin de somut işaretlerini barındırmaktadır.
İstanbul seçimlerinin sonuçlarını ilan etmemek aslında gelecekteki Türkiye sonuçlarını da yakından ilgilendirmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki olanaklardan, yandaş çevreye, yandaş vakıflara, yandaş medyaya, yandaş spor kulüplerine aktarılan dev fonların ortaya çıkmasından, saçılmasından daha çok bu fonların kesilecek olması düşündürüyor siyasi iktidarı.
Zaten Türkiye’de uygulanan sistemin sadece adında demokrasi sözcüğünün kaldığı, yoksa bütün yönleri ile demokrasiden uzaklaşıldığını bilmeyen ve duymayan bir sağır sultan kaldı.

Dönüşümün aşamaları
Oktay Akbal’ın ‘Önce ekmekler bozuldu’ dediği gibi önce medya, görsel ve yazılı basın siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirildi sonra da ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesi ‘üstünlerin hukuku’ ilkesine indirgendi.
Siyasi iktidarın icraatını denetlemesi gereken Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Danıştay ile başlanarak Yargıtay ve bütün ilk derece mahkemeleri, savcılıklar işlevsiz hale getirildi. Önce Feto’ya bırakılan yargı, sonra iktidarın parti devleti kurmasına yol açtı ve de yargıç güvencesini ve hukuki güvenirlik hakkını ortadan kaldıran bir sürece girildi. Fetö döneminde yaşanan bir hukuk tutulmasıydı oysa şimdi yaşanan hukukun askıya alınmasıdır. Resmen hukuk askıya alınmıştır. Günlerdir İstanbul seçim sonuçlarının açıklanmasında bir direnç yaşanmaktadır. Bu durum düpedüz su koyvermektir. Demokrasi-memokrasi yok demektir. Ben kazanırsam adı demokrasidir, kaybedersem tufan anlayışıdır. Sandıkta sonuçlanan seçmen iradesini yok sayma olanağı yoktur.
Seçimlerin temel hükümlere uygun yapılmasından sorumlu olan bir siyasi iktidar, atadığı sandık kurulu başkanlarından bile “sözde” yakınmaktadır. Nasıl bir ipe un sermektir bu? Biz bu olayı seçmenle inatlaşma, onu baskı altına alma ve tehdit etme yöntemi olarak tanımayabiliriz ama daha ötesi var. Bu olay kurumsal ve kalıcı bir oligarşinin son yapıtaşıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu hem sandıkta ve hem milletin vicdanında seçimi kazandığı halde, oligarşiyi bugüne değin gizlemek durumunda olanları bu seçim turnusol kâğıdı gibi açığa çıkarmıştır.

Böyle gidemez
Siyasi iktidar bu sevdadan vazgeçmelidir. Demokrasinin, hukukun askıya alınmasını içimize sindirmeyeceğimiz bilinmelidir. Türkiye’nin hızla normalleşmeye geçmesi, üniversitelerin bilim yuvası olması, bağımsız ve özgün gazete ve yayın organlarının ortaya çıkması, yargıç güvencesinin sağlanması, hukukun tüm kurum ve kuruluşlarıyla işlemesi gerekmektedir. ‘Ben yaptım oldu’ mantığının bir adım ötesidir seçim sonuçları konusunda maraza çıkarmak... Üstelik bir dönem muhalefetin yaptığı bütün itirazları reddeden bir zihniyet, bu kez iktidarın itirazlarını kabul eder bir kimliğe bürünmüştür YSK’da. Devekuşu değilsiniz ama gizleyemedikleriniz ortada apaçık görünüyor.

Av. Celal ÜLGEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları