Olaylar Ve Görüşler

Gençliğin örgütlenmesi zorunludur

27 Şubat 2019 Çarşamba

Gençliğin her alanda örgütlenmesi zorunludur. Üniversitelerde, işyerlerinde, sokakta, kültürde, sanatta, siyasette örgütlü bir şekilde hayatla müdahale etmeleri gerekmektedir. Gençlik kendi geleceğine sahip çıkmazsa hiçbir zaman gelecek gençlikte olmayacak.


 Son zamanlarda sosyal medya’da TÜGVA Vakfı gençliğinin bir vi­deosu dönüyor. Yapılacaklar ve ya­pılmayacaklar tek tek sıralana­rak yumruklar havada hep birlik­te yemin töreni yapıyorlar. Herke­sin inandığı değerler üzerine yemin etmesinde bir sorun yok. İnanç ve düşünce özgürlüğünün varlığı ko­nusunda fikir birliği içinde isek bu kimseyi ilgilendirmez diyebiliriz. Ancak işin gerçeği öyle değil. Dün, gençliği özel tarikat yurtları ve yatı­lı okulları üzerinden örgütleyenlerin yerini bugün iktidarın kontrolünde­ki kimi vakıflar ve iktidarla sarmaş dolaş tarikatlar almaya başladı. An­layış, aynı anlayış. Sadece gençli­ğin kullanılmasına yönelik araçlar el değiştirmiş durumda.


Devrimciler ne yapıyor?
İyi de karşıdevrim kendi gele­ceğini yeniden yapılandırırken de­mokratlar ve devrimciler ne yapı­yor?
Esas sorunun kaynağı burada ya­tıyor. Bu soruyu şunun için sorma gereğini duyuyorum. Bir dönem ül­kenin geleceği için hiç tereddüt et­meden canını feda eden, idealle­ri uğruna dünyevi fırsatları elinin tersiyle iten bizim gençlik hareket­lerimiz vardı. Bu gençliğin yarat­tığı siyasi dinamizm, aydınlık bir Türkiye’nin gelecek beklentisine yol gösterici oldu. Ve bu süreç ne yazık ki iki kişinin yan yana gelme­sini örgütlü bir suç olarak gören ve cezalandıran 12 Eylül faşizminden itibaren başka bir “şeye” dönüştü. Bu yıllardan beri de apolitik bir ne­sil oluşmaya başladı. Siyasetle ilgili bir kesim gençlik varlık gösterme­ye çalışsa da onların da sesi cılız­laşarak etkisiz hale geldi. Değişen dünya ve ülke konjonktürünün ger­çeğine teslim oldu.
Öğrenci gençliği, işçi gençliği ve bir bütün olarak yurtsever devrim­ci gençlik örgütlü bir varlık göste­remiyor. Oysa örgütlenme için sos­yal medya araçları ve teknoloji bu­na çok fırsatlar sunabiliyor. Çevre konusundaki duyarlılığa ve olum­suz politikalara karşı çıkışı bir is­tisna olarak görüyorum. Ne sınıfsal ne de ideolojik perspektifi olan çı­kışlar iyi niyetli tepkiler olarak ta­rihteki yerini alacaktır.


Sol neden umut olamıyor?
Bugün sol partilerin neden ku­rak düşünce iklimine sahip olduk­larını, neden topluma umut olama­dıklarını, iktidar seçeneği olabile­cek “güven” unsurunu neden yara­tamadıklarını anlamak zorundayız. Bu partilerde uzun süreden beri arkadan gelecek “yeni liderler” çı­kamadığının yanıtı, gençliğin bu partilerde yaşam alanı bulamama­sında saklı. Bir de lider kültü parti­lerin, antidemokratik örgütlü yapı­ları, delege ağalığı modelleri buna cevap vermiyor. Bakın Türkiye’de lider profillerine 65 yaşından aşa­ğı pek lider yok. (Biri hariç o da hapiste.) Belki biraz konunun dı­şında kalacak ama aklıma takıldı­ğı için sizinle paylaşayım. Örneğin 65 yaşında veya onu biraz geçtiği­nizde bir notere gidip vasiyetname hazırlamak isterseniz veya şahsı­nıza ait bir gayrimenkulünüzü sat­mak isterseniz tapu sicil memur­ları ve noterler çoğunlukla sizden akıl sağlığınızın yerinde olup olma­dığı konusunda doktor raporu is­teyebiliyorlar. Komik olan şu ki 814 milyon 578 bin metrekare bü­yüklükte olan ülkemizin gayrimen­kulünü yönetenler veya onun ge­leceği hakkında söz ve karar sa­hibi olanlardan böylesi bir doktor raporu istenmiyor. Konumuza dö­necek olursak dünyada Yunanis­tan, Kanada, Fransa ve başka ül­kelerde gençler söz ve karar sahi­bi olarak iktidara gelebiliyor. Hat­ta geçen hafta Orta Amerika ülke­si El Salvador’da bile Osmanlı dö­neminde Filistin’den göç eden bir ailenin çocuğu olan 37 yaşındaki Nayib Bukele başkanlık seçimleri­ni kazanarak başarıya ulaşabildi. Demek ki önü açılırsa bizim genç­lerimiz de ülkemizi başarı ile yö­netebilir.


Liderlerin tutumu
Muhalefette olan bir partinin genel başkanı koltuktan gitme­ye kalksa (ki bu olmadık bir muci­ze demektir) “yerine adam yok ki” denilecek kadar toplumda umut­suzluk örtüsü egemen olmuştur. Çünkü bugünün liderleri etrafla­rında düşünen, sorgulayan, eleş­tiren bağımsız kişilikler istemiyor­lar. Parti disiplini adı altında aşağı­dan yukarıya gelme potansiyeli ta­şıyan gençliğin önü kesilmektedir. Benim eleştirim muhafazakâr par­tiler için değil, kendini demokrat ve devrimci gören partileredir.
Gençliğin her alanda örgütlen­mesi zorunludur. Üniversitelerde, işyerlerinde, sokakta, kültürde, sa­natta, siyasette örgütlü bir şekilde hayatla müdahale etmeleri gerek­mektedir. Gençlik kendi geleceği­ne sahip çıkmazsa hiçbir zaman gelecek gençlikte olmayacak, “dö­nülmez akşamın ufkunda” olanla­rın kararları ile yönetilmeye mec­bur kalacaklardır.
Bırakın artık, bu koca çınarın fi­lizleri güzel yurdumuzun üzerinde dal budak sarsın ve hayat kendi ır­mağında yatağına aksın.

CEVAT TURAN/Yazar ve Şair
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları