Olaylar Ve Görüşler

FETÖ kumpasına son verin

12 Nisan 2019 Cuma

Bazı olayların toplum nezdinde unutulmaması, o olaydan ders çıkarılması ve yapılan hataların tekrarlanmasına izin verilmemesi amacıyla elzemdir.
Güçlü olanı “haklı” sayan, adalet anlayışı gelişmemiş ya da zayıflamış toplumlarda, hukuksuzluğu apaçık ortada olan ve toplumun gidişatını şekillendiren bir olayı “unutmak” ile “umursamamak” arasında çok ince bir çizgi bulunmaktadır. Toplumlar, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” olmaya başladığında, başta medya olmak üzere birçok dış etmenin bazı olaylar karşısında tutumları yönlendirmesi kolaylaşır. Bu nedenle toplum açısından çok önemli olan bazı hukuksuz kararlar, önemli olaylar unutulmakta veya umursanmamaktadır.
İşte toplum olarak unutmamamız gereken önemli olaylardan biri de Murat Eren’in yaşamış ve halen daha yaşamakta olduğu süreçtir. Bu sürecin bilinmesi, ülkemiz hukuk sistemini ve problemlerini ortaya koyması açısından önemlidir.

Atabeyler davası
Henüz isimli büyük kumpas davalarının başlaması için düğmeye basılmamışken bu davaların provası niteliğinde olan ve devlet içinde yasadışı olarak örgütlenmiş FETÖ’nün çok iyi bildiği bir taktik olan toplumsal algıyı yönlendirme amaçlı bir soruşturma 2006 yılı mayıs ayında başlatılır. Bu soruşturma ile TSK’nin itibarı zedelenerek, FETÖ’nün TSK içerisindeki istemediği kişileri saf dışı bırakmak için amaçladığı bir dizi kumpas davasının önünü açmak amaçlanır ve neticede başarılı da olunur. O tarihte Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda Kara Pilot Yüzbaşı olarak görev yapan, terörle mücadele alanında önemli vazifeler ifa etmiş, Kara Kuvvetleri’nde bir numaralı pilot hocası olarak görülen Murat Eren, hedef olarak seçilir. İçerisinde akıl almaz iddiaların bulunduğu isimsiz bir ihbar e-postası kimliği belirsiz bir kişi tarafından Emniyet’e gönderilir. Bu sözde ihbar üzerine Murat Eren, çoğunluğu asker bazı kişiler ile birlikte gözaltına alınır. Gözaltı işlemi sırasında muvazzaf subay olmasına karşın kanuna aykırı olarak Emniyet görevlilerince ifadesi alınır. İfadesi sırasında, daha sonra FETÖ üyeliği nedeniyle ihraç edilecek olan kolluk personeli tarafından, görevde olan generalleri soruşturmaya dahil etmek için isim vermesi doğrultusunda baskı uygulanır. Evinde yapılan usulsüz aramada el konulan dijitallere tutuklu bulunduğu sırada eklemeler yapılır ve açıkça suç uydurulur. Soruşturmaya, gözaltına alınan bir diğer askerin evinde bulunan, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nca kendisine başarısı nedeniyle verilmiş bir plaketin üzerinde yazan ve aslında görev yaptığı özel kuvvet timinin adı olan “Atabeyler” adı verilir.

Meşhur ‘sarı zarf’
Soruşturma süreci ile ilgili olarak kamuoyu yaratmak amacıyla Genelkurmay Başkanlığı önünde gazetecilere “sarı zarf” içerisinde bir takım asılsız bilgiler dağıtılır. Basında büyük bir suç örgütü olarak lanse edilen kişiler aslında gözaltında tanışmışlardır. Murat Eren daha hakkında iddianame bile düzenlenmeden suçlu ilan edilir, birkaç ay içerisinde YAŞ kararı ile TSK’den ilişiği kesilir. Hakkında hem askeri mahkemede hem de sivil mahkemede dava açılır. Yargılama esnasında hukuka aykırı el konulan CD üzerinde tarafsız bir inceleme istemi, her safhada reddedilir. Yanlış ve eksik bir bilirkişi incelemesi ile yargılandığı Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nden bu CD nedeniyle 2012 yılında, 4 yıl 2 ay hapis cezası verilir. Davanın diğer bir sivil sanığının evinde el konulan ve eğitim maksatlı kullanılmak üzere bulundurulan mühimmatla ilgili olarak ‘Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına’ karar verilir.
Murat Eren hakkında Askeri Mahkeme’de ceza verilen aynı mühimmatla ilgili olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden de yine 2012 yılında, “aynı fiil nedeniyle faile bir ceza verilir” ilkesine aykırı bir şekilde, 4 yıl 2 ay hapis cezası verilir.
Dönemin savcısı Zekeriya Öz, Atabeyler adını verdikleri bu soruşturmayı Ergenekon Kumpası’na bağlamak istemektedir. Mahkeme ile yaptığı yazışmalar neticesinde 11 Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıklarken sanıklar hakkında “örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmak” suçlamaları ile suç duyurusunda bulunur. Ancak bu süreçte özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ile kumpasçıların planı suya düşer ve açılan dava Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilir. Murat Eren, bu davadan 2018 yılında beraat eder.

Bakanlık: Hukuksuz
Yaşadığı hukuksuzlukları belirterek 2012 yılından itibaren birçok kez yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunur. Fakat bu talepleri FETÖ kontrolündeki yargı tarafından reddedilir. Cezaevinde bulunduğu sırada 2015 yılında Başbakanlık’a gönderdiği yaşadığı hukuksuzlukları anlatan dilekçe kabul görür ve mülkiye müfettişlerince soruşturma başlatılır. Müfettişler soruşturma sonucunda nihayet, Murat Eren hakkında yapılan aramanın hukuka aykırı olduğu, ele geçirildiği iddia edilen delillerin hukuka aykırı elde edilmiş olduğunu rapor eder.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Murat Eren hakkında hem askeri mahkeme hem de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan yeniden yargılama talebi kabul görür, 2016 yılında Murat Eren toplamda 5 yıla yakın kaldığı ceza evinden tahliye olur. İşte tam bu gelişmeden sonra Murat Eren hakkında beklenen süreç yine işletilmez. Murat Eren hakkında verilmiş olan ve kumpas olduğu artık hem devlet ricali hem de kamuoyu nezdinde açık olan bu iki davadan da hak ettiği beraat kararını istemektedir. Fakat yeniden yargılama kararı verilmesine rağmen, 11. Ağır Ceza Mahkemesi FETÖ çatı davasının kesinleşmesini bekleme mazeretiyle; Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi de dosyada bakmakla görevli olmadığı mazeretiyle iki buçuk yıldır bir türlü yargılamaya başlamamaktadır. Hukuk sistemimiz açıkça kumpas olduğunu kabul ettiği bir davada, devlete sızmış FETÖ mensuplarınca verilmiş hukuka aykırı kararı kaldırmamaktadır. Murat Eren 13 yıldır adalet aramaktadır. Tek istediği adil bir yargılanma ile çok sevdiği ve özlem duyduğu üniformasına kavuşmaktır. Bu duygularla 2016 yılında cezaevinden tahliye edilirken “Kırgın değilim, devlete küsülmez. İçimde o üniforma aşkı hiç sönmedi benim. Ben hep subay kimliğimi taşıdım, Atatürk’ün askeriyim” diyebilme yürekliliğini göstermiş, bu ülkenin ihtiyacı olan bir subaydır. Güven veren adalet sisteminde “pardon” sözünün hiç bulunmaması gerekir evet, ama devlet henüz Murat Eren’e pardon bile diyememiştir.

Av. Muhammed Sarıkaya



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları