Olaylar Ve Görüşler

Ergenekon kararı: Doğru ama eksik!

09 Temmuz 2019 Salı

Gerçekten de Türk Silahlı Kuvvetleri, aydınlar, düşünürler, ulus-devletten yana olan bağımsızlık taraftarları topyekûn hedef alınmıştır. Medya desteğiyle sistematik olarak baskı kurulmuş ve bastırma harekâtı yapılmıştır.

“Ergenekon" olarak isimlendirilen adalet tarihinin en büyük uydurma- kurgu davasında mahkeme beraat kararı verdi. Sanıkların Ergenekon örgütüne üye olduklarına ilişkin kanıt bulunamadığı gerekçesiyle karar verildiği kamuoyuna yansıyan bilgilerden anlaşılmakta. Örgütün varlığının kanıtlanamadığı da ifade edilmekte.
Yargıtay tarafından bozulduktan sonra yargılama yeniden yerel mahkemede başlamış ve üç yılı aşkın bir süre sürmüştür. Bozma kararından sonra, Yargıtay kararına uyulmuş olması karşısında beraat kararı dışında esasen başka bir karar verilmesi hukuksal olarak olanaksızdı. Açıklamalı davetiye gönderilip gelen sanıklara bozma kararına karşı diyecekleri sorulduktan sonra karara uyulup Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin görüşü alınarak beraat kararı verilebilirdi. Bu da birkaç aylık bir süre içinde olanaklıydı. Üç yılı aşkın bir süre davanın sürmüş olması bir bakıma geciken adalet anlamına gelmektedir.

Böyle bir örgüt yok
Öte yandan Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Erzincan Ergenekon'u olarak adlandırılan türev davada "Ergenekon" isimli bir örgütün olmadığını, sanıkların suç işlemediklerini kararlaştırmış, anılan davada yapılan temyiz itirazı da Ceza Genel Kurulu tarafından reddedilmişti. Görülüyor ki Ergenekon isimli bir örgütün olmadığı yüksek yargının kararıyla esasen daha önce tespit edilmişti. Ayrıca, Erzincan Ergenekon davasını bir örgütün kurguladığı da anılan kararda açıklanmıştı. Kesinleşen karara göre kurgulayan örgüt FETÖ/PYD örgütü olgu olarak belirlenmişti.

Liberallerle ittifak
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ise beş yüzü aşkın kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği bilinmektedir.
Bu bağlamda devletin bütün istihbarat birimlerinin Ergenekon isimli bir örgütün olmadığını mahkemeye bildirdiği de bir vakıadır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 24.08.2016 tarihli ihraca ilişkin kararında Ergenekon isimli bir örgütün olmadığının yazıldığı ve kabul gördüğü de bilinmekte. Nitekim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından düzenlenen “Fethullahçı Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü” iddianamesinde HSYK'nin kararına gönderme yapılarak “Ergenekon isimli bir terör örgütü gerçekten hiç olmamıştır” saptaması yapılmıştır. Hatta iddianamede “Ergenekon komplosu”nun en önemli ayaklarından birisinin cemaatin liberaller ile ittifak oluşturduğu belirtilerek çözümleme yapılmış, birinci aşamada, terör eylemleri ve ajanları aracılığı ile “somut delil üretildiği” açıklanmış, daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde “bastırma” aşamasına geçildiği vurgulanmıştı.

Hedefte ulus-devlet
Gerçekten de Türk Silahlı Kuvvetleri, aydınlar, düşünürler, ulus-devletten yana olan bağımsızlık taraftarları topyekûn hedef alınmıştır. Medya desteğiyle sistematik olarak baskı kurulmuş ve bastırma harekâtı yapılmıştır. Sahte deliller üreterek, 15 Temmuz'dan sonra görüldüğü gibi yapacaklarını anti- emperyalist düşünce sahiplerine ve kurumlara yöneltmişlerdir. Hrant Dink, Malatya ve Rahip Santoro vb. eylemleri ile suç işlenmiş ve Ergenekoncular işliyor algısı yaratılmıştır. Liberallerin utanmazca söylemlerinden biri de “Ergenekon soruşturması olmasaydı Kürt açılımı yapılamazdı” olmuştur.
Ergenekon davasında Cumhuriyet savcısı esasa ilişkin görüşünde benzer değerlendirmeler yapmış, ancak kanıt yokluğu nedeniyle beraat kararı talebinin yerinde olmadığını yazmıştık. Sahte delil üretildiği, hayali örgüt yaratıldığı gibi değerlendirmeler yapıldıktan sonra Ergenekon örgütünün hiç olmadığının ve sanıkların suç işlemediklerinin saptamasıyla beraat kararı verilmesi doğru bir hukuki sonuç olurdu. Kaldı ki yukarıda belirttiğimiz üzere söz konusu örgütün olmadığına ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği gözetildiğinde başka bir sonuca ulaşmak da olanaksızdır.
Gerekçe yönünden Yargıtay'a geldiğinde, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, kararın hüküm fıkrasının düzeltilmesi olanağı mevcuttur. Yargıtay, Ergenekon örgütünün olmadığını ve yargılananların da suç işlemediklerini belirtmek suretiyle kararı düzelterek onama yapabilir. Tersi bir durumda, uzayan yargılama ile birlikte gerekçe yönünden yapılacak bireysel başvuru sonucunda adil yargılamanın ihlal edildiğine karar verilmesi büyük bir olasılık içindedir. Anayasa Mahkemesi’nden sonuç alınamaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunun açık olduğu da unutulmamalıdır.  

Hamdi Yaver AKTAN
Yargıtay Onursal Daire Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları