Olaylar Ve Görüşler

Ekonomik kriz dönemlerinde işten çıkarmalar üzerine

24 Mart 2019 Pazar

Kriz bahane edilerek gerçek olmayan toplu işten çıkarmalar için cezai yaptırımlar ve işten çıkarma zorunluluğunu kanıtlayan raporların ibrazı istenebilir. Ayrıca toplumun sağlığını korumak yöneticilerin görevidir

Adına ister ekonomik kriz, ister ekonomik duraklama (stagnation) denilsin ülke bir ekonomik darboğazda ve bunun bedelini en çok işçiler ödüyor ve daha da fazlası ile ödeyecek çünkü çalışma ortamında müthiş bir işten çıkarma gerçeği yaşanıyor.
İşsizler havuzunu taşıracak bu oluşumun akışını yavaşlatmak ve önlemek mümkün ve bu konuda hem işverenlerin hem de işçilerin bilgilendirilmesinde yarar var.
4857 sayılı İş Yasası 29 ve 100. maddelerinde bu durumu düzenlenmiştir. 29. maddeye göre işverenler ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarmak istediğinde, bunu en az otuz gün önceden bir yazı ile varsa işyeri sendika temsilcilerine yoksa ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumu’na bildirmek zorundadır.
20-100 işçi çalıştırılan işyerlerinde 10 işçinin, 101-300 arası işçi çalıştırılıyorsa bunun yüzde10’ unun ve 301 den fazla işçi çalıştırılıyorsa 30 işçinin işten çıkarılması toplu işten çıkarmadır. Bu durumda işveren mutlaka yukarıda değindiğimiz usulü uygulamalıdır.
4857 sayılı yasanın hükmüne aykırı olarak işçi çıkaran işveren veya işveren vekillerine çıkardıkları her işçi için, işçilerin yasal hakları saklı kalmak kaydı ile, 450 lira idari para cezası verilecektir.
İşten çıkarılan işçilerin çoğu, koşulları yerine getirmediği için işsizlik ödeneği alamayacaklar ve topluma ağır yükler getireceklerdir. Bu nedenlerle işten çıkarmaların çok yakından denetlenmesi ve koşullara uymayan çıkarmaların engellenmesi için işçi sendikalarına ve Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri’ne çok önemli görevler düşmektedir. İşten çıkarmalarda 29. madde hükmüne uyulduğu kanısında değiliz. Uyulmadığında Çalışma ve İş Kurumu Bölge müdürlükleri işten çıkarmaları durdurmak zorundadırlar. Keyfi çıkarmalar toplumda mutlaka sosyal patlamalar meydana getirebileceğinden yetkililerin uyarılması ve aman dikkat denilmesi gerekmektedir.

Sendikalar denetlemelidir
Yasanın öngördüğü sadece bildirim değildir. İşverenler sadece bildirimi yapmak zorunda değildir. Toplu işten çıkarmanın gerekçesini de bildirmek ve belgelemek zorundadırlar. İşkur İl Müdürlükleri’nin yeterli elemanı yoktur bu nedenle bu müdürlük sendikalardan yardım istemeli ve toplu işçi çıkartacak işyerleri denetlenmesini ve durumun bir raporla kendisine bildirilmesini istemelidir.
İşverenlerin toplu işten çıkarmaları mutlaka denetlenmeli ve işverenlerin kriz bahanesi arına sığınmalarına izin verilmemelidir. Yasalar lafzı ve ruhu ile uygulanır. İş Yasası’sın 29. maddesi her ne kadar İşkur il müdürlüklerinin denetim yetkisinden söz etmiyor ama ruhu böyle bir denetimi mutlaka öngörüyor.
Böyle olmasa neden sadece bildirim zorunluluğu getirilsin? İşkur yapılan bildirimin gerçek olup olmadığını mutlaka denetlemeli ve doğru olmayan toplu çıkarma gerekçeleri nedeni ile işverenlere durumu bir yazı ile bildirerek işten çıkarmaları önlemelidir. Yasanın ihlalinin belirlenmesi aynı zamanda bir takım cezai ve hukuki davaları da gündeme getirebilir.

Neden bir KHK çıkarılmaz
Olur olmaz her konuda bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) enflasyonu yaşanan ülkemizde Cumhurbaşkanlığı neden sosyal felaket olan yaygın işten çıkarmaları önlemek için önlem düşünmez ve bu konuda bir KHK çıkarmaz anlamak mümkün değil. Kriz bahane edilerek gerçek olmayan toplu işten çıkarmalar için ceza-i yaptırımlar ve işten çıkarma zorunluluğunu kanıtlayan raporların ibrazı istenebilir. İşçilerin yoğun biçimde sefaletin ve belirsizliğin içine itilmesini önlemek hem işçinin hem toplumun sağlığını korumak konusunda ülke yöneticilerinin bir görevi vardır. Sendikacı dostlar toplu işçi çıkarmaların önlenmesi için derhal bazı somut adımlar atmalıdırlar.

Engin Uysal



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları