Olaylar Ve Görüşler

Dış politikada önyargı ve duygusallık olmaz

03 Temmuz 2019 Çarşamba

Suriyede, rasyonel ulusal çıkarlara göre değil Esad’ın gitmesini esas alarak strateji geliştirildiği için hatalar kaçınılmaz olmuştur. Ulusal çıkarlar bir devletin uluslararası ortamdaki ihtiyaçları ve arzularıdır. Ulusal çıkarlar genellikle devletlerin anayasalarında belirtilmiş olan ulusal değerler esas alınarak, mevcut uluslararası şartlar içinde, önyargılardan ve duygusallıktan uzak durarak rasyonel ve sistematik bir çalışma ile tespit edilir.
Ülkenin güvenliğinin sağlanmasını, devletin ve bireylerin refahının geliştirilmesini amaçlayan ulusal çıkarlar, politik vizyonun geliştirilmesine yön verir ve politikanın hedeflerine dönüşür. Stratejiler ise politik vizyonun tanımladığı hedeflerin elde edilmesi amacı ile hazırlanır ve uygulanır.

Rasyonel çıkarlar
Devletler arasındaki ilişkilerde, rasyonel çıkarlar esas alınarak değil de önyargılı ve duygusal davranışlarla verilen kararlar, seçilen politika hedefleri ve geliştirilen stratejiler ise bedeli ağır olan hatalara neden olabilmektedir.
Arap Baharı Suriye’yi vurduğu zaman Türkiye’yi yönetenlerin bu ülke ile ilgili ulusal çıkarlarımızı ve politika hedeflerimizi, bu anlayışa göre tespit etmesi gerekirdi.
Suriye karıştırılmaya başlandığında, Türkiye’nin bu ülke ile ilgili politika hedefleri;
-Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünün korunması,
-Bu ülkenin istikrarsızlaştırılmasının ve bölünmesinin,
-Suriye topraklarında PKK-YPG devletinin kurulmasının önlenmesi olarak belirlenebilir ve stratejiler ise bu hedeflere yöneltilebilirdi.

Türkiye’yi yönetenler Suriye devlet başkanı Esad’ı sevmeyebilir. Ancak, sevmemek duygusallık hali, önyargıdır ve stratejide bunlara yer yoktur.
Suriye konusunda, rasyonel ulusal çıkarlara göre değil de Esad’ın gitmesini esas alarak politik vizyon ve strateji geliştirildiği için hatalar yapmak da kaçınılmaz olmuştur. Bugün Suriye’de karşı karşıya olduğumuz ciddi durumun asıl nedeni ise budur.

Ayrıca, ABD bu süreçte Müslüman ve demokrat kimliği ile Türkiye’yi Arap Baharı rüzgârı içinde Ortadoğu ülkeleri için model ülke yapmak istemiştir. Türkiye’yi yönetenler ise bu durumu fırsata dönüştürmek arzusu ile Ortadoğu’ya lider olma hayalinin peşinde giderek rasyonel politika hedeflerinden uzaklaşmış, hatalara neden olmuştur.

Mısır ile de benzer bir durum söz konusudur. Askeri eğitimini ABD’de yapan ilk Mısır genelkurmay başkanı olan, beş yıl içinde tuğgenerallikten mareşal rütbesine yükseltilen, Mursi tarafından genelkurmay başkanlığına ve milli savunma bakanlığına getirilen Sisi, Mısır’ın seçimle gelen ilk devlet başkanını darbe ile devirerek Mısır’ın başına geçmiştir. Yakın bir geçmişte Mursi, yargılanırken şüpheli bir şekilde ölmüştür.

Mursi, Müslüman Kardeşler’in önemli bir üyesi idi. Türkiye’yi yönetenler kendilerini Müslüman Kardeşler’e yakın görmektedir ve bu nedenle de Sisi’ye antipati beslemektedir. Bu önyargı ve duygusal durum Türkiye-Mısır ilişkilerini derinden etkilemektedir.

Önyargılı kararlar
Mısır ve Türkiye, enerji paylaşımı nedeni ile bölgesel güç mücadelesinin ağırlık merkezine dönüşen, Doğu Akdeniz’e işbirliği yapması gereken kıyıdaş iki ülkedir ve Mısır bu bölgede Türkiye karşındaki koalisyonun içinde yer almaktadır.
Türkiye’yi yönetenler Sisi'yi sevmiyor olabilir; ancak, bu durum iki ülkenin Doğu Akdeniz’de ortak çıkarları için işbirliği yapmasına mani olmamalıdır;
Suriye ile ilişkilerde olduğu gibi, Mısır ile ilişkilerde de rasyonel çıkarlar yerine, duyguların ve önyargıların egemen olması Türkiye’ye ciddi zararlar vermektedir.

SON SÖZ:

Bürokratların ve danışmanların görevi, devleti yönetenlerin, duygusal davranarak ve önyargılarla dış politika kararları vermesini önlemek olmalıdır.

Stratejist ve Jeopolitist Emekli Tuğgeneral NEJAT ESLEN  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları