Olaylar Ve Görüşler

Cumhuriyet ve kadın hakları

12 Kasım 2018 Pazartesi

Çağdışı kalmak için kendisine dayatılan yozluklara boyun eğen kadınların varlığı da göz ardı edilmemelidir.

“Atatürk Devrimleri içinde; ilk önce anılması gereken kuşkusuz HUKUK alanında yapılanlardır. Çünkü kadının ikinci sınıflığı MEDENİ KANUN ile erkekle eşit konuma getirilmiş ve kadın var olma uğraşına bu yasa çerçevesinde tanınan haklarıyla başlamıştır” diye yazıyoruz, konuşuyoruz, 4 Ekim 1926 günü yürürlüğe konmuş olan Türk Medeni Kanunu’nun biz kadınlara tanıdığı haklarla nesiller boyu övünç, kıvanç duyuyoruz, mutlu oluyoruz.

Eşit işe eşit ücret
Bilindiği gibi Atatürk devrimleri sonucunda, toplumsal yaşamın her alanında yer alan Türk kadını; özellikle ekonomik yaşamda da yer almaya başlamıştır. Ve yasalarla da kadının iş yaşamındaki hakları güvence altına alınmıştır. Örneğin; 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesiyle cinsiyet ayrımı yapılmaksızın, “eşit işe, eşit ücret” ilkesi getirilmiştir. Bugün eğitim gören kadınların çoğalması sonucu; kadınların ekonomik bakımdan etkinlik alanları çeşitlilik göstermiştir. Cumhuriyet’in devrimleri ve değerleriyle; kadın evin duvarlarını aşmış, toplumsal yaşamın her alanında yerini almıştır. Gerçi
Cumhuriyetimiz’in 95. yaşını kutladığımız şu günlerde bile hâlâ gelişmelere direnen, çağdışı kalmak için kendisine dayatılan yozluklara boyun eğen kadınların varlığı da göz ardı edilmemelidir.
Cumhuriyet’le birlikte 1924’le, 1926 yılları arasında; öğretimle ilgili yasalar çıkarılmış ve Atatürk okuma- yazma çalışmalarını bizzat kendisi yürütmüştür. Tüm karşı çıkmalara aldırmadan; medrese sistemini kaldırarak, Fransa’dan örnek alınan laik öğretim sistemi uygulamaya konmuştur. 1924 Anayasası’nın 87. maddesinde ilköğretimin her Türk yurttaşı için zorunlu ve parasız olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Atatürk’ün düşüncesine göre Türk kadını için eğitim yalnızca hak değil, aynı zamanda görev olarak görülmüş; çocukların yetiştirilmesinde sorumluluğu olan kadınların eğitimine önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Atatürk’ün ölümünden sonra, daha önceleri O’nun devrimlerine tepki gösterenlerin sesleri yeniden yükselmiş, kızların okullaşmasında duraklama yaşanmıştır ne yazık ki...
Ve bugün o seslerin pek çok alanda daha da yükseldiğinin ayırdındayız, bilincindeyiz; ama bizler aynı istekle, özveriyle, inançla ATAMIZ’ın izindeyiz. Biliyoruz O’nun Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyenler pusuda... Devrimleri’nin, İlkeleri’nin aydınlığını karanlıklara çevirmek isteyenler kuytuda...
Ama biz onlara yenilmeyeceğiz; her yıl aynı inanç ve istekle Cumhuriyetimiz’in yeni yaşını kutlayacağız; Atatürk İlke ve Devrimleri’nin aydınlığında çağdaş, özgür, özgüvenli yurttaşlar olarak yaşayacağız.
İşte, böyle... Anayasal haklarımız çerçevesinde “ifade özgürlüğümüz var” diye; yazılar yazıyoruz... Bazen bir cümle kuruyoruz... Çünkü ülkede demokrasi var sanıyoruz... Oysa bir de bakıyoruz ki TCK Demokles’in kılıcı gibi başımızın üzerinde sallanıyor, neler oluyor, anlayamıyoruz.
Soran olursa; 1926’dan beri Türk Kadını kişilik haklarını kazan-mışmış- mış...Yoksa biz yalnızca halüsinasyon mu görüyoruz?... Düş ne, gerçek ne bir türlü ayırdına varamıyoruz...  

Selma Erdal
Araştırmacı Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları