Olaylar Ve Görüşler

Bruno’dan günümüze

06 Şubat 2019 Çarşamba

Toplumun uyanması din tacirlerinin korkulu düşüdür. Hiçbir üretime katılmadan yalnızca söze dayalı düşsel dünyaları satan adamların durumunu gören Bruno, bu durumu imlemişti.

İtalyan düşünür, matematikçi, ozan ve din adamı Giordano Bruno’nun yaşam sınırları, tam da içinde bulunduğumuz zaman süreciyle örtüşüyor. 1548 yılının ocak ayında doğmuş, 17 Şubat 1600 günü de bağnaz din adamları topluluğunun kararıyla Roma’daki meydanda yakılarak öldürülmüş. Çünkü o günlerin İtalya’sında kilise en etkin kurumların başında. Bir buyrukla insanlar yakılabiliyor. Kuytularda nedensiz sorgulananlar, işkence altında paramparça edilenler cabası. Bunların tümü din adına yapıldığından, kutsallık görüntüsü içindeki bu adamların karşısında çaresiz susuyor herkes.
En büyük korkuları din maskesi takanların saltanatlarının zayıf düşmesi. Bruno’ya saldırmaları da salt bu yüzden. Yoksullaşan halkın elindekileri kaparak varsıllaşma kaynağını kurutacak düşünceler onların en büyük düşmanı sayılıyor. Toplumun uyanması din tacirlerinin korkulu düşüdür. Hiçbir üretime katılmadan yalnızca söze dayalı düşsel dünyaları satan adamların durumunu gören Bruno, bu durumu imlemişti: “Tanrı, iradesini egemen kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini egemen kılmak için Tanrı’yı kullanır.” Sonrasında, böylesi bir sözle o düş tacirlerinin camlarına taş atan kişinin yok edilmesi kararını çıkarmakta gecikmediler. Kara giysili, kara ruhlu adamlar yine Tanrı’yı kullanarak özgür düşüncenin savunucusu düşünürün ölümlü bedenini Roma’nın bir meydanında yakarak yok ettiler. Bugün o yerde anıtı yükselir ve meydanın adı da “Çiçek Tarlası”dır. (Campo de’ Fiori)
Çevresinde her gün pazar kurulur ve insanlar coşku içinde dolanır orada. Katranlı düşünceye inat yaşamın renkleri ve sesleri yükselir havaya. Her şeyin gerilerde kaldığını sanırken, devlette önemli görevler yüklenmiş bir politikacının kalkıp kendi partisine verilecek desteğin “kıyamet günü berat belgelerinden biri olacağı” sözleri bugünlerde gazete sayfalarına yansıdı. Demek ki, aradan geçen onca zamanın bizim gibi toplumlarda hiçbir değeri olmamış. Düşüncenin evrenselliğine inat 400 yıl yaşanmamış gibi sanki.

Tanrı kavramı
Yine kullanılan bir Tanrı kavramı, yine söz verilen düşsel dünyalar. İnsanca yaşam koşullarına kavuşturulmamışlara verilecek başka bir şey kalmadığı için en kolayı orası. Bir kez daha görüldü ki eğitimsizlikle yeniden biçimlendirilen toplumların kandırılması böyle olmakta. Bruno’nun ne denli uzak görüşlü olduğu açık değil mi?
Onun doğum ve ölüm aylarını kapsayan bu dönemde, günümüz toplumunda ortaya saçılan sözler acı bir çakışmanın izlerini taşıyor.

A. CELAL BİNZET



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları