Olaylar Ve Görüşler

Başarı taçlandırılmalı!

08 Nisan 2019 Pazartesi

Seçimlerden elde edilen başarının kalıcı olması geçmişten ders almakla mümkün

Ekrem İmamoğlu’nın “Hak yemem, hakkımı da yedirtmem” kararlılığıyla sergilediği tutum, siyaset tarihine geçecek kadar önemli bir olay. Söz konusu tutum, başkanlık rejiminin kurumsal yapısını bile sarstı.

Yerel seçimlerin sonuçları CHP için büyük başarıdır.
Özellikle ülkenin üç büyük kentinin yönetimine CHP adaylarının seçilmesi ve Ege ile Akdeniz kıyı kentlerinin CHP’li belediyelerce yönetilecek olması alınan oy oranlarıyla değil, bu kentlerin ülkenin ekonomisi, siyaseti ve kültürü içindeki yerlerine göre, nitelik yönüyle değerlendirilmelidir.
Ancak bu başarının, geçmişten ders alınarak kalıcı kılınması ve daha da güçlendirilmesi, seçim sonuçlarından çok daha önemlidir. Ama, önce İstanbul!

Ekrem etkisi
Seçim gecesi CHP-İYİ Parti İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nun, “hak yemem, hakkımı da yedirmem” kararlılığıyla sergilediği tutum, “Ekrem Etkisi” olarak siyaset tarihine geçecek bir örnek olaydır.
Bu kararlılığın sonuçlarına geçmeden acı ile de olsa bir gerçeği yazmalıyım: eğer, Başkanlık rejiminin “evet-hayır” diye oylandığı 16 Nisan 2017’de “evet-hayırlı” anayasa oylaması sonrasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran 2018 Başkanlık seçiminde de aday Muharrem İnce, İmamoğlu’nun gösterdiği kararlılığın kırıntısını gösterebilselerdi, ülkenin siyasal yapısı çok daha demokratik olurdu.
Ekrem Etkisi, Başkanlık rejiminin kurumsal yapısını da sarstı. Kamu kurumlarının tam anlamıyla Başkan’a bağımlı kılınarak uyumlu çalışması, rejimin dayandığı ana anlayıştır. Ekrem Etkisi, halkın vergileriyle varlığını sürdüren iki kurumun, Yüksek Seçim Kurulu -YSK ve özellikle de Anadolu Ajansı’nın -AAsandık sonuçlarını işlemedeki savsaklamalarını ve yetersizliklerini açığa çıkardı. Demek ki, başta TRT, kamu kurumları kişi için değil, kamu için çalışmalı.
Yine aynı gece, İçişleri ve Adalet bakanlarının, izleyen gece de İçişleri ve İletişimden Sorumlu Bakan’ın 4-5 saat gibi uzun sürelerle, üçüncü gece de Başkan ve bakanların özel toplantılar yapması neyin nesiydi?
Bir haftadır sonuçlanmayan İstanbul seçimleri özelinde ülke siyasetinde ve kurumsal yapılarında yaşananlar, Başkanlık rejiminin daha birinci yılını doldurmadan halkın oylarıyla nasıl yıkılarcasına sallandığını kanıtlıyor.

‘89’ değil ‘19’!
CHP ya da o zamanki zorunlu adıyla Sosyaldemokrat Halkçı Parti- SHP, tam 30 yıl önce, 1989 yerel seçimlerinde, bugün elde edilenden çok daha büyük bir başarıya ulaşmış, o kadar ki, bugün başka partilerin ülke rekoru kırdığı Diyarbakır ve Rize’de de belediye başkanlığı seçimini kazanmıştı.
Ancak, özellikle parti üst yönetiminin yetersizlikleri nedeniyle, partiyi ülkede iktidara taşıyacak gizilgücü içinde taşıyan o büyük başarı kalıcılaştırılamadı. Parti yönetimi büyük belediyeci denilmesi gereken 1970’lerin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın özellikle parasal konulardaki kurumsal açıklık önerilerini uygulamadı; ayrıca, o yılların ideolojik dönüşümlerini kavrayamadı.
Partinin ve toplumun yaşadığı onca kayıptan sonra, bu kez aynı yanlışlara düşülmemeli, yerel seçimlerdeki başarı, bugünün koşulları doğru değerlendirilerek ülke yönetimine uzanacak başarıya taşınmalıdır.
Bugün yapılması gereken işlerin başında “parasal saydamlık” geliyor. CHP’li belediyeler, gelir ve giderlerinin aylık dökümünü kamuoyuna sunmalıdır. Özellikle mal ve hizmet alımlarının tam bir rekabetçi anlayışla düzenlenmesi ve böylelikle bunların kaliteli ve ucuz sağlanması ve yine bunların karşılığı olan “hak edişlerin” ödenmesinin, açık, oransal ve belli günlerde yapılmasının sağlanması, başarının ilk basamağı olarak büyük önem taşıyor.
CHP’li belediyelerin, İzmir odaklı olarak aralarında sağlayacakları “eşgüdüm içinde”, üretim ve iş bulma başta olmak üzere ekonomi; ayrıca yerelde katılımcı demokrasi, eğitim, kültür ve sanat konularında yapmaları gereken ve yapabilecekleri çok şey var!

YAKUP KEPENEK



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları