Olaylar Ve Görüşler

Atatürk’ü koruma kanunu

29 Mayıs 2019 Çarşamba

Ölümünden sonra Atatürk’ün büst ve heykellerine saldırılar başlamıştı. Giderek artması üze­rine Nadir Nadi 10 Kasım 1949 tari­hinde Cumhuriyet Gazetesi’nde “Sırt­lanlar aslana saldırmak için ölümü beklerler” diye yazmıştı. Atatürk’ün ölümünden 14 Mayıs 1950’ye kadar manevi varlığına 51, fotoğraflarına 12, heykel ve büstlerine 4 olmak üze­re 67 tecavüz olduğu İçişleri Baka­nı Halil Özyörük tarafından TBMM’de açıklanır.
Kanun çıkarılmadan İçişleri Ba­kanı Halil Özyörük imzası ile bü­tün illere gönderilen genelge­de “...Cumhuriyet’in banisi Büyük Atatürk’ün heykel, büst ve fotoğraf­larına karşı çirkin tecavüzlerin teva­li ettiği görülmektedir... Bugün yur­dumuz için Cumhuriyet’in bir sem­bolü mahiyetini almış bulunan, Ata­türk isminin ve eserlerinin basit poli­tika oyunlarına alet olmaktan katiyen uzak tutulması icap eder” denilerek gerekli önlemler alınması istenmişti.

Kanun görüşmeleri
Kanun tasarısının 4 Mayıs 1951 gü­nü TBMM’ne gelmesi üzerine yürür­lükteki 1924 Anayasa’sının 69. Mad­desinin “Türkler kanun karşısında eşittirler ve ayrıksız kanuna uymak ödevindedirler. Her türlü grup, sınıf, aile ve kişi ayrıcalıkları kaldırılmış ve yasaktır” hükmüne aykırılığı bazı milletvekillerince ileri sürülür.
“Şahıs için kanun yapmak doğru değildir” şeklindeki görüşlere kar­şı Adalet Komisyonu sözcüsü Hamit Şevket İnce bir dizi yasayı örnek gös­tererek, bu yasaların Atatürk yaşar­ken çıkarıldığını, şimdi ise mane­vi varlığının korunmasının istendiği­ni açıklar. TBMM’de, yasanın lehinde ve aleyhinde yapılan tartışmalar sıra­sında Atatürk’e bugün de saldıranlara ders niteliğinde yanıtı Hatay Milletve­kili Tayfur Sökmen verir:
“... Arkadaşlarım, ... (Atatürk olma­saydı) birçoklarınızın içinde bulundu­ğu ve babasından işitip tarihte okudu­ğu Milli Mücadeleler ve İstiklal Muha­rebesi olmaz, inkılaplar yapılmazdı, mücadele olup inkılaplar yapılmasay­dı, bizler değil, Ticaniler bile burada bulunamazdı.”

Hirch’in görüşü
Yasanın çıkarılmasını isteyen hü­kümet, Ernst E. Hirsch’den görüş is­ter. Prof. Hirsch “Atatürk adında bir şahıs, hukuki anlamda artık mevcut değildir. Dolayısıyla ona yasa yoluy­la bir imtiyaz sağlanması konu ola­maz. Söz konusu tasarıda ceza huku­ku normlarıyla korunması öngörülen varlık ve şahıs Atatürk değildir. Bu­rada korunmak istenen Türkiye Cum­huriyetinin kurucusuna karşı Türk Milletinde genel olarak yaygın bulu­nan hayranlık ve saygı duygusudur” şeklinde bilimsel görüş bildirir.
Bilimsel görüş alındıktan sonra Ata­türk Aleyhine İşlenen Suçlar Hak­kında Kanun 25 Temmuz 1951 günü TBMM’de kabul edildi. Kanun gerek­çesinde de;
“Atatürk, Cumhuriyetin ve inkılap­lar rejiminin sembolü olması hesabıy­la, hatırasına, eserlerine ve onu ifade eden varlıklara vaki tecavüzler, bil­vasıta Cumhuriyete ve inkılaplar re­jimine tevcih edilmiş bir mahiyet arz edeceğinden, bunlara karşı işlenen ve amme efkârında derin akisler yarat­makta olan suçların failleri hakkında hususi hüküm ve müeyyideleri ihtiva etmekte ve Cumhuriyet Savcılarının re’sen takibata girişmelerine müsait bulunmaktadır” yazılmıştır.

Bayar’ın resti
Yasanın çıkarılmasında çok önem­li ve hakim katkısı ve ısrarı gösteren Celal Bayar, milletvekillerine yasay­la ilgili “görüşünü heyecanlı, hiddetli ve kararlı bir ses tonuyla” şöyle açık­lamıştır:
“Bu seri tecavüzlerin önlenmesi için çıkarılması benim de zaruri gör­düğüm kanun engellenir veya maksa­dından saptırılırsa, banisini koruya­mayan Cumhuriyet’in Başkanlık gö­revine devam etmem mümkün değil­dir. Bu takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve partimizin azası da ka­lamam. Cumhurbaşkanlığından, mil­letvekilliğinden ve partimizden istifa edeceğim. Davamı, tek başıma, mille­timin huzuruna getirerek mücadeleyi orada başlatacağım.”
Atatürk’ü Koruma Kanunu’nda ko­runan hukuki değeri Yargıtay önceki Başkanı Sami Selçuk açıklamaktadır: “Suçun hukuksal konusu, korunan değer, Türk ulusunun ve insanının yücelttiği bir kişiye karşı beslediği or­tak bağlılık, sevgi ve saygı duyguları­dır. Bunlara saldırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.”
Atatürk olmasaydı ona saldıranla­rın da yaşayamayacaklarını açıklayan Tayfur Sökmen ile kanun çıkarılma­saydı Cumhurbaşkanlığı’ndan istifa edeceğini ifade eden Celal Bayar’ın bu denli önem verdikleri Kanunun nasıl uygulandığı ise bir başka yazının ko­nusudur.

HAMDI YAVER AKTAN
Yargıtay Onursal Daire Başkanı
 
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları