Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
89 değil, 94 sendromu!
Halk Cumhurbaşkanını bir yıl önce ülkeyi adil bir şekilde yönetsin diye seçmiştir. Daha üç ay önce halkın seçtiği belediye başkanlarını engellemek ve iş yapamaz hale düşürmek “milli iradenin gaspıdır”.
1989 Mart yerel seçimlerinde SHP büyük bir başarı kazanmış, Ankara, İzmir ve İstanbul dahil 42 il belediyesinde sosyal demokratlar iktidara gelmişti. İstanbul’da Adalar, Şile ve Büyükçekmece dışında tüm ilçelerde seçimi SHP kazanmıştı. Büyükşehir Belediye Başkanlığında ANAP’lı Başkan Bedrettin Dalan’a karşı SHP adayı Nurettin Sözen zafer kazanmıştı.
5 yıl sonra, 1994 yerel seçimlerinde SHP İstanbul ve Ankara dahil, pek çok büyük il ve ilçe belediye başkanlığını kaybetmiş ve son 2019 seçimlerine kadar yerel seçimlerde başarılı olamamıştı. Son seçimde Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirleri CHP’li adaylar kazanınca, beş yıl sonraki seçimlerde “1994’teki gibi bir hezimet yaşanır mı?” korkusu konuşulmaya başlandı. Kemal Kılıçdaroğlu da “1989 sendromuna fırsat vermeyeceğiz!” şeklinde açıklama yapınca bir “sendrom” tartışması başladı.
Sendrom değil zafer
Aslında, 1989’da bir “sendrom” değil bir zafer vardır. Ancak 1989’daki başarı sürdürülemeyince 1994 seçimleri CHP açısından bir hezimet olmuştur. Bu başarısızlığın nedenleri üzerinde ciddiyetle durmak, 5 yıl sonra yapılacak seçimlerde benzer bir durumla karşılaşmamak için gerekli önlemleri almak CHP’nin ve seçilen başkanların sorumluluğundadır.
1989 seçimlerini İstanbul İl Başkanı olarak yönetmiş, 5 yıl Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi olarak görev yapmış bir siyasetçi olarak o dönemdeki eksikleri ve yanlışları gözlemleme fırsatım oldu. Bugünkü durumdan farklı olarak, büyükşehir ve ilçe belediye meclislerinde büyük çoğunluğumuz vardı. Ancak, hükümet, bugünkü gibi, muhalefetteki partilere mensup belediyelerin elini kolunu bağlamak ve başarılarını engellemek için çalışıyordu.
89’da seçilen belediye başkanlarının bir kısmı deneyimsizdi. Kadro oluşturmada, büyükşehirle, diğer belediyelerle ve parti örgütleriyle koordinasyon ve uyum sağlamada zorluk yaşanmıştı. O günlerin medyası gözden geçirilirse, SHP’li belediyeler arasındaki tartışmaların çok yer aldığı görülür. Büyükşehir belediye başkanının en önemli görevi, ilçe belediyeleri ile uyum içinde çalışarak seçimde söz verilen politikaların hayata geçirilmesidir. 89’da seçim kazanan kadrolar enerjilerinin büyük bir kısmını iç çekişmelerde harcamışlardır. Seçim kampanyasında gündeme getirilen yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilememiştir. Yolsuzluklarla ilgili başlatılan bazı girişimler yargıda sonuçlandırılamamıştır. Eski belediye başkanının oluşturduğu vakıflara aktarılan belediye mülkleri geri alınamamıştır. Doğal olarak bu gibi başarısızlıklar seçmende güven kaybına neden olmuştur.
Yapılan iyi işler ve halkın lehine olan icraatlar konusunda kamuoyuna yeterli bilgiler verilmeyince sadece belediyelerin olumsuzlukları konuşulmuştur. Belediyelerde verilen hizmetler kadar, o hizmetleri halkla paylaşmak da önemlidir. Özellikle, büyük ilçelerde bir mahallede verilen bir hizmeti ve yapılan yatırımı duyuramazsanız diğer mahallelerde yaşayanların haberi olmaz. Verilen hizmetlerin duyurulmasında parti örgütlerine de görevler düşmektedir. Maalesef ki, 1989-1994 döneminde medya ve parti örgütleri etkin bir şekilde değerlendirilememiştir.
O dönemdeki ANAP iktidarı, muhalefet partilerinin kazandığı belediyeleri engellemek ve elini kolunu bağlamak istediği için, özellikle İstanbul’da, başta metro ve içme suyu barajlarının yapımı gibi büyük projelerde gecikmeler yaşanmış, bu durum sosyal demokrat belediyelere karşıt çevrelere eleştiri fırsatı vermiştir.
89 belediyeciliğinde verilen pek çok olumlu hizmet, özellikle İstanbul’da, parti içi dağınıklık nedeniyle, 94 seçimlerinde parti yönetimi ve adaylar tarafından sahiplenilmemiştir. Karşı adayların İSKİ yolsuzluğu ve grevler nedeniyle biriken çöpler ve benzeri suçlamalarına da cevap verilememiştir.
89 sonrası başarısızlıkta en önemli etkenlerin başında belediye başkanlarının kongrelerde taraf olmaları gelir. Parti içi konular il ve ilçe başkanlarına bırakılmalı, belediye başkanları halka verdikleri sözleri yerine getirmeye, daha çok hizmet vermeye ve daha çok yatırım yapmaya çalışmalıdır. CHP genel başkanı tüm belediye başkanlarının parti içi sorunlarda ve seçimlerde taraf olmalarını engellemelidir. Bu yapılmazsa, tüm belde halkının başkanı olması gereken kişi, parti içinde bir hizbin başkanı durumuna düşer.
Geçmişten ders almak
2019 Martı’nda yapılan seçimlerde, CHP büyük bir başarı sağlamıştır. 94 sendromuyla karşılaşmamak için, yukarıda kısaca değindiğim hataları iyi incelemek ve değerlendirmek gerekir. Belediye başkanlarına, parti örgütlerine ve Genel Merkez’e düşen görev ve sorumlulukların gereğinin yerine getirileceğine inanıyorum. Ancak AKP’den ve hükümetten gelmekte olan engelleri aşmak kolay görünmüyor.
Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, bazı belediyelerde AKP Meclis’lerde çoğunluğu elinde bulunduruyor. Halkın doğrudan seçtiği başkanların icraat yapması engellenmeye çalışılıyor. Belediye meclisi çalışmalarının canlı yayımlanması bir ölçüde caydırıcı olabilir. Ancak bu yeterli değildir. Başka caydırıcı yöntemler de aranmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı’ndan ve hükümetten gelen engellemeleri aşmak daha zor görünüyor. Şimdiden, genel sekreter ve özel kalem müdürü gibi bakanlık onayına bağlı atamalar yapılamamaktadır ve bu nedenle başkanlar kadrolarını kuramamaktadırlar. Bazı önemli projelerin onayında ve finansman sağlanmasında sıkıntılar yaşanabilir.
Demokratik mücadele
Belediyelerin ortak olduğu şirketlerdeki AKP yandaşı yöneticiler yerine yeni seçilen başkanla uyum içinde çalışacak yöneticilerin görevlendirilmesi engellenmektedir. Bakanlıkların çıkardığı genelgelerle, yetmezse Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle mevcut yandaşlarını korumak ve belediye başkanlarını etkisiz kılmak için hukuk dışı yollara başvuracaklardır. Ne yazık ki iktidarın hukuk dışı uygulamalarına “dur!” diyecek tarafsız bir yargı yok.
Daha önce yaşanmamış bu engellemeleri aşmak için demokratik mücadele yollarına başvurulmalıdır. Yapılacak çalışmalara, demokratik kitle örgütlerinin ve meslek odalarının kurumsal olarak dahil edilmesi, katılımcı bir yönetim ortaya konmalıdır. Belediye başkanlarını seçen halka gidilmelidir. Halka “senin oylarınla göreve getirdiğin başkanın eli kolu bağlanarak beklediğin hizmetler engelleniyor. Senin oyun, iraden yok sayılıyor” denilmelidir. Engellemeleri yapan bakanlıkların önüne yüz binler yığılmalıdır. Halkın demokratik iradesinin karşısına kimse çıkamaz. Halk Cumhurbaşkanını bir yıl önce ülkeyi adil bir şekilde yönetsin diye seçmiştir. Daha üç ay önce halkın seçtiği belediye başkanlarını engellemek ve iş yapamaz hale düşürmek “milli iradenin gaspıdır”. Halk buna müsaade etmez!
MUSTAFA ÖZYÜREK
Eski CHP Milletvekili / MYK Üyesi
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Ankara’da konuşulan iddianame
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- Ali Koç, Türkiye’ye neden yatırım gelmediğini yorumladı
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'