Yine de İstanbul!

04 Mart 2012 Pazar
\n

Bir zamanlar Ben İstanbuldan uzakta yaşayamam dediğimi çoktan unuttum. Şöyle böyle yirmi yıldır... Nail Çakırhandı ilk bizi çağıran, derken İlhan ve Handan Selçuk, derken Melih Cevdet Anday... Bir de Muğla Sanat Günlerinin kaçınılmaz etkisi...

\n

Son yıllarda her kış geldiğimde kar yağmazdı İstanbula! Oysa yazı bile hazırlamıştım. Karı, karlı günleri, karlı yaşamı anlatan. İstanbula kar yakışmaz. O Doğunun dağlarına, ovalarına, yaylalarına uygun düşer. Büyük kentlere ancak sıkıntı getirir, arada bir çocukların düşlerini canlandırsa da...

\n

İstanbul benim için önce Fatih, Şehzadebaşı, Beyazıt, Kumkapı, Göztepe, Erenköy, Yeniköy, Tarabya!..

\n

Hepsinden bende izler var, daha doğrusu onların bendeki izleri daha çok... Elime kalem aldığım günden bu yana yazdıklarımda hep İstanbul var. Sevgileriyle, aşklarıyla, güzelliğiyle, bir türlü silinip gitmez anılarıyla...

\n

***

\n

Anadolu kentleri bir başkadır. Ankara’sı, Eskişehir’i, Niğde’si, Bursa’sı... Hepsinde az çok anılarım var, ikide bir karşıma çıkıp o eski günlerden esintiler getiren... Toulouse Lautrecte anlattığım Bursa, görevli olarak üç yılını yaşadığım Ankara, biraz da Sivas...

\n

Ahmet Hamdi Tanpınarın Beş Şehiri gibi ben de bir kitap yazmalıydım. Unutulmaz kentlerin, eşsiz duyarlıkların kâğıda dökülmüş bir şiiri gibi.

\n

Akyakada kış yok, karın adı bile yok! Muğlaya arada yağar, ama Gökovaya bir damlası düşmez. Yaz da, kış da, güz de ilkyazdır. Beni buraya bağlayan biraz da anılar. Geçen yıllarda yaşadıklarımız, tartışmalar, mırıldandığımız dizeler, politikanın çıkmazları...

\n

Bitiyor, gidiyor her şey. Yine de geliyorlar yanıma İlhan, Demirtaş, Külebi, Behçet, Necati, Özdemir, Fazıl, Attilâ... Ben sana mecburumdan İstanbulun başkadır baharına, Tarancının Öldük ölümden bir şey umaraktan Dağlarcanın o unutulmaz Nasıl yaşamayı bırakmak mı nasıl / Bir memleket mi bu, bir elbise mi ki / Ben nasıl ölürüm anlamıyorum / Dünya yok olabilir belkisine kadar...

\n

***

\n

İstanbul, Akyaka derken dalıp gittim, sizi de birlikte kendi yok olmuş, ama bir türlü yok olamayan, olmak da istemeyen duyarlıklara götürdüm. Bakın Boğaziçini nasıl duyurmuş Arif Dino, Geceler / Gemiyle dönmez / Heyy / Telli puslu gelinler”.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları