Yalnızlık Var mı Yok mu?

31 Ekim 2013 Perşembe
Yalnızlık bana yasak...
Çok şükür beni seven bir eşim var, o
yalnızlığı duymadığım.
Bir insan seni değiştirir mi? Karabasanlar
içindeyken karşına ay mehtabı gibi bir canlı
çıkınca şaşırmayıp da ne edersin. Ben o
yirmi yaşlardaki halimi bir daha yaşamak
istemiyorum. Gençlikti ama gençliğimin ne
olduğunu anlayamadığım yıllardı.
Tek kurtuluş yolunun bir aşk olduğunu
sanıyordum. Bir aşk ama kime? Orası
belli değildi, kitaplar, romanlar, filmler aşkı
tanıtmaya kalkmıştı. Sanki bir filmde Robert
Taylor’la Ava Gardner’in öpüşmesiydi aşk.
Filmler yaşayan bir genç için çok anlamlıydı.
Sanıyordum ki ben de o güzel aşkları yaşayacağım.
Öyle oldu olmadı. Ama gerekli diye o
garip duygusallığa kendimi kaptırdım. Şiirler
yazmak, onları birilerine yollamak, gerçekten
sevdiğini sandığın biriyle bir ömür birlikte
olacağını hayal etmek. Kiminle mi? Adlar
sonsuz. Kimi Göztepe’de bir köşkte idi.
Kimi Kadıköy’de bir lisede. Kimi Fatih’te
komşuda... Hep kadınlar, beni sevecek, anlayacak...
Neyi anlatayım. Şimdi kendimi, sıcak soba
başında toplanmış güzel masallar anlatan bir
masalcıya benzetiyorum. Öyle de oldu. Kızlı
erkekli çocuklarla çeşitli oyunlar oynarken,
örneğin saklambaçlarda, koşuşmalarda bir
çeşit aşk varmış gibiydi.
Ne yanıldım. Hepimiz yanıldık. Aşk
sandığımız şey bir aldatmaca imiş. Bunu
sonra anladım, hem de aşk meşk yolunda
nice geceler gündüzler harcadıktan sonra.
Hep geçiririz, aşk denen duyarlıkta gecikme
oldu mu sizde bir damar kopmuş gibi olur.
Karşınızdaki insan senin tanıdığını sandığın
biri değilmiş, bunu anlar anlamaz karanlık
bir mağaradasındır. El yordamıyla çıkış yolu
aramakla geçer sonraki yılların. Bir türlü o
mağaradan çıkamazsın. Ararsın ışıklı bir yol.
Yok yok yok. Önemli olan yararlı bir çıkış
kapısını bulmak, ama nerde. O sevdiğini
sandığın insan çoktan çekip gitmiş, sen
yalnızsın artık. Derken gerçek aşk birden
koşar gelir. İşte gerçek sevdiğin, seveceğin.
Yaşam boyu yıllarımı onunla geçireceğim,
der içinden bir ses. Öyle de olur, bazen olur,
ama çok kere olmaz. O insan seni aldatır, bu
insan bana gel der. Bir perişanlık içindesindir
o yirmili yaşlarında. Yaşlılığında anımsarsın
yirminci yaş sevdalarını, o sevda oyunlarını...
Anlarsın ki boşuna yıllar harcamışsın. Sen
de o hayaller de yok olmuştur. Kala kala bir iki
şiir, bir iki serüvenli anı kalmıştır sana...
Ne demek istiyorum? Bu ekim gecesinde
kendimi yitirirken, bir bir geçtiğimiz yılları,
insanları yaşatırken. Vaktinden önce çekip
gitmiş dostların çağrısını duyarken işte
yaşam budur, acılı tatlılı ekşili bir düşler dizisi
derken... Derken derken derken...


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları