Telefonda Az Konuşun!

05 Aralık 2008 Cuma

Nasılsın? Sağlığın nasıl? O yazıyı okudun mu? Ne zaman geleceksin? Ben yıl başından sonra.. Bir akşam buluşsak.. Eski günleri ansak. Yakında görüşmek üzere!..” Telefonda konuşmak belli cümlelerin ötesine geçmiyor!

***

Bir korku! Ya dinliyorlarsa! Kaç yerde birden! O ne diyor, bu ne yanıt veriyor! Sakla, bir gün gerekir! Savcılıktan mı, yoksa falanca davanın savcısından mı? “Ben falanca davanın savcısıyım diyen bakandan, başbakandan mı?

***

Bin yıllık arkadaşım İlhan Selçukla bile telefonda konuşmaktan çekinir oldum. Alışmışım, yaşam boyu dertleşmişiz, tartışmışız, konuları, sorunları birkaç cümleyle de olsa bölüşmüşüz, onu bunu eleştirmişiz, düşüncemizi birbirimize açıkça bildirmişiz, o yazıydı, bu konuşmaydı, o bakandı, başbakandı, cumhurbaşkanıydı, Özal, Demireldi, Erbakan, Tayyipti...

***

Ben uzaktayım! Uzaktan yazıyorum. Telefonda da yazdıklarıma benzer şeyler söylüyorum. Dostlarımla, yakın bildiklerimle, apaçık... Ama bir korku var. Kendim için değil, yazdıklarımdan, yayımladıklarımdan korkmuyorum, ama aynı konuları telefonda söylemekten çekiniyorum, karşımdakini zor durumda bırakmış olurum diye!

Ergenekon davasında baş etken telefon konuşmaları değil mi? Aylardır içerde tutulanlar, telefondaki konuşmaları, sözleri yüzünden!.. En iyisi, konuşmamak, AKPli bir bakanın dediğine uyarak konuşmayın efendiler.. Peygamber bile Susmak erdemdir dememiş mi?

***

Eskiden rahatça konuşurduk. Evinde de olsa, gazetede de olsa, açardım telefonu düşüncelerimi açıklardım, onun şu ya da bu konuda anlattıklarını dinlerdim, sorduklarıma yanıt alırdım. Falanca kişi kızacakmış başka... Biri benim sözlerimi kanıt diye bir yanda saklayacakmış, aldırmazdım! İki kişi arasında geçen söyleşilerin günün birinde suç kanıtı sayılacağı aklımın ucundan geçmezdi. Şimdi öyle mi ya! Açın okuyun binlerce sayfalık iddianameyi, özellikle sevgili İlhan Selçuka ayrılmış doksan sayfayı, telefon görüşmelerinin ne denli yer aldığını görürsünüz...

***

İyisi mi...

Telefonda az konuşmak? Hal hatır sormaktan ileri geçmemek! Söylemek istediğini yazıya dökmek. Yazdıklarında bir suç varsa ilgililer çağırır sorar! Ama telefonunu dinleyip umulmadık bir anda birileri karşına dikilecekse, vazgeç telefonda konuşmayı!..

Bu yüzden sevgili dostlar uzun süredir telefonda yalnızca hal hatır sormakla yetiniyorum. Bin yıllık İlhan’a bile (hele şu Ergenekon duruşması sırasında) söylediklerimle yeni bir suçlanma fırsatı vermeyeyim diye!..


 
 


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları