Korku Dalgalarında...

30 Ocak 2009 Cuma

İnsanları evlerinden alıp götürüyorlar. Polisler, jandarmalar... Savcının emriyle yapılıyor bunlar... İfadeler alınıyor, sonra mahkemeye, ordan da mahpushaneye!.. Beş gün, on gün geçiyor, birilerini bırakıyorlar, derken başka birilerini! Şimdilik bir suçları yok! Seviniyor insanlar: Oh kurtuldum rutubetli odadan, hücreden. Kolay değil, birkaç günlük eziyet, sıkıntı, korku, işler nereye varacak beklentisi!..

Korku imparatorluğunun ilk adımları bunlar!. Öyleleri var, bir yıldır bir buçuk yıldır içerde bekliyor, suçlarının ne olduğunu öğrenmeleri kolay değil!.. Bekle bekle, yargıç önüne çıkartılacağın günü, saati!.. Çıkar çıkmaz yakayı kurtaracağını san istediğin kadar! Birkaçı kurtuluyor, gerisi içerde daha bekleyecek... Derken yeni bir dalga, otuz kırk yurttaş daha getiriliyor emniyete, derken savcılığa, derken yargıç önüne... Gazetelerde yazıcılar var, yazar değil, gazeteci de değil, belli bir kafanın, belli bir gücün buyruğundaki kişiliksiz insanlar... Bir iki, on yetmiyor; yazıyorlar nerelerden öğrenmişlerse, on ikincisi de on üçüncüsü de gelecek diye! İçlerinde üniversitelerde ders verenler var, Prof. unvanını taşıyanlar var. Televizyonlar emirlerinde, hepsi Ergenekonun gerçek savcıları, yargıçları sanki! Her şeyi biliyorlar, her şeyi bir bilenden öğreniyorlar.

***

Bir komedi mi oynanan? Yirmi birinci yüzyılın göbeğinde!.. Uygarlıklar, demokrasiler çağında olacak şey mi bu diye söyleniyoruz, yazıyoruz!. Ama onlar acımasız, onlar duyarsız!. Arada bir Başbakan içeri atılanların ailelerinden çoluk çocuklarından söz etmiyor mu, soracağım geliyor; sen de üç ay hapis yattın, sonra geldin en yüce göreve çıktın. Bunca kişinin haksız yere aylarca hapislerde acılar çekmesini doğru buluyor musun?

Bunca general, albay, subay, bilim adamı, hukukçu, yazar, gazeteci hangi suçları işlemiş, bunu kendine bir kez sordun mu?

Onlar bana karşı, onlar benim yönetimime, partime, benim kurmak istediğim düzene karşı mı diyorsun? Bir gün yüzlerce insan aklanıp karşına dikilirse, hepsi devletten yüklü tazminatlar isterse, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurup boşuna çektiği cezaların hesabını sorarsa!..

Hiçbir şey gizli kalmaz. Hiçbir şeyin üstü kapatılmaz... Her zaman olup bitenlerin hesabı sorulmuştur, sorulacaktır da.

Haksızlıklar, yanlışlıklar tarihin sayfalarındadır, kimse silemez. Bir gün, bir gün diye bekleyenleri kimse görmezlikten gelmesin... Bunu iktidar sahiplerine bir kez daha anımsatmak istiyorum. Bir yazar, bir gazeteci, Atatürk Cumhuriyetinin bir insanı olarak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları