'Kara Ayağınla Basma!'

31 Ocak 2012 Salı
\n

\n

Nerde eski zaman karlarıder François Villon... Her şey göz içindir, kulağa bir şey yokder Baudelaire... \n

\n

Bir sabah gözlerinizi açıyorsunuz, her yan beyaz! Damlar pencereler, sokaklar, taşıtlar. Eşsiz bir görüntü seyretmesi güzel, ama kent insanının yaşamını altüst eden bir değişim! Sular kesilir, elektrik bozulur, telefondan çevir sesi gelmez, TV kararır. Çaresiz çekersin koltuğu, pencere kenarına, dalarsın önündeki manzaraya...\n

\n

***\n

\n

Dış ülkelerde de böyle karlı günler yaşamıştım. Kar başlar başlamaz kent belediyeleri işbaşı yapar. Yollar temizlenir, karlar süpürülür, otobüsler, tramvaylar, metrolar aksamaz. Herkes işine her zamanki gibi rahatça gider gelir. Anımsıyorum, Stutgartta böyle bir karlı günde alışveriş ederken iki ekmek istemiştim fırıncı kadından! Niye ikidemişti! Havayı göstermiştim. Her gün bir ekmek aldığımı bilen kadın, Ne var? Ne güzel havademiş, bir tek ekmek uzatmıştı. Uzun süren bir fırtınalı, karlı havada evlere gaz dağıtan kamyon yine her zamanki gibi zamanında gelmiş, bu kez beş değil, dört teneke bırakmıştı, özürler dileyerek...\n

\n

***\n

\n

Yağmur yağar. Yağacak elbet! Kar da yağacak, deprem de olacak, fırtına da, kasırga da. Yaşayan, hepsini görecek! Önceden bileceksin, anlayacaksın, çaresini arayacaksın. Ben yıllardır biraz yağmurda sellerin sokakları, meydanları, evleri doldurduğunu, insanların dalgalarla boğulduğunu gördüm. Gördük hepimiz, görüyoruz. Yağmur kar vb. kaçınılmaz doğa olaylarıdır! Uygar bir toplumda yaşayanlar bunu önceden bilir, düzenini ona göre kurar... Sorumlular da üstlerine düşen görevi zamanında yerine getirir.\n

\n

Şu İstanbul, kaç kez sellere boğuldu. Dereler taştı. İnsanlar öldü. Bir daha, bir daha... Yine evler çarşılar tehlikeli yerlerde kuruldu. Beş on katlı apartmanlar dere yataklarında yükseldi. Bütün bunlar gözler önünde yaşandı. Sonra ne oldu? Olanlar oldu? Yıkımlar, acılar, sefillikler!.. Zamanlar geçti birazcık uyandı yetkililer! Bu kez o yapıları yıkmak gerektiğini düşündüler, belediyenin yıkıcılarını o yörelere yolladılar, bu kez yerleşik halk ile çatışmalar başlamaz mı?\n

\n

***\n

\n

Kar yağmasın mı şu İstanbula? Hem birkaç gün üst üste gelirse, o güzelim beyaz yapraklar birikirse kapı önlerinde, yolları kaplarsa yandık diyorum! Böyle günler çok yaşadık. Dünyanın en güzel olayıdır kar yağmur, ama bizim gibi akılca azıcık gerilerde kalmış bir toplumda, daha doğrusu böyle bir toplumun yöneticileriyle, daha nice seller, felaketler yaşanır!..\n

\n

***\n

\n

İşte yine kar yağıyor. Şairler ne güzel duyarlıklar yaşamışlar, yaşatmışlar böyle karlı günler için. Japon şairi Mikata No Samiden bir Hai-Kaiile bitireyim:\n

\n

Kara ayağınla basma / şu sarayın çevresinde düşen kara / Her zaman böylesine çok yağmaz / Dağdakiler gibi olmaz / Ey yolcu, yalvarırım sana / Bu güzel kara ayağınla basma.\n

\n

Ah şu şairler!..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları