Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hep Yeni Baştan...
Yeni baştan. Hep yeni baştan...
Zaman bir esinti, gelip geçiyor. İnsanoğlunun kendini aldatışı! Bugün var, yarın da var, öbür gün de var olacak! Hep yaşamakla ilgiliyiz. Hastalıklarda bile, işimiz gücümüz iyileşmeyi beklemektir: Bir umuttur oysa, belki de aldatıcı bir inanış...
Ben haftalardır uzaklardayım. Yalnız değilim, kendimleyim, kendim saydığım biriyleyim. Ne oldu, nerden çıktı, nasıl, niçin derken günler geçti gitti.
“Evet Hayır” bir anı mı oldu ya da olacak mı?
Bakıyorum tam kırk beş yıl geçmiş Cumhuriyet’te... Öncesi de hesaplanırsa!..
Yazı makinesinin tuşları sağolsun! Elimi kolumu oynatmak zorunluğunu o yeniyor. Bir tuşa basmak bile yorucu. Ama her dizilen sözcük alıyor seni başka dünyalara götürüyor. İnsanın en iyi dostları kendisinin bir parçası olan harfler, dizeler, sözcükler...
İlkokuldaydım. “Çocuk Sesi” vardı, “Afacan” vardı, “Mektep” vardı. Ben bir gün bir iki yazımı mektupla dergiye gönderdim. İlk çıkan sayıda bana yanıt geldi. Beğenmişler. Ama daha çok kitap okumamı istiyorlar! Bir de kendimi fazlasıyla yazmalara kaptırmamamı, derslerime çalışmamı...
Derslerimin kimiyle aram iyiydi. Tarih özellikle. Bir masal gibiydi! Atilla’nın, İskender’in, daha sonra Yavuz Selim’in savaşları, zaferler, yenilgiler... İçinde kendim yaşamış gibi olurdum. İstanbul surlarına Osmanlı bayrağını diken Ulubatlı Hasan bendim sanki! Ya da geçmişteki ben, benden bir parça. Ya da İstiklal Savaşımızda Kocatepe’den düşmanın kaçışını seyreden Gazi Mustafa Kemal... Tarih hocamız Ali Ekrem Bey şişman bir adamdı. Bir şiir gibi anlatırdı eski savaşları... Koyu bir milliyetçiydi. Türklük nedir bize anlatırdı. Türk olduğumuz bilincine onun dersleriyle varmışızdır. Bir eski düştür o yılların gerçekliği.
Kitaplığımda yıllarca sakladım ilkokuldaki, lisedeki ders kitaplarımı. Sonra sonra bu tür kitaplarla yetinmemek gerektiğini ilk elime geçen Jules Verne romanlarıyla anladım. Bir tarih var, bir de edebiyat var, bunları birbirine karıştırmamak gerek. Düşsel ile gerçek apayrı şeylerdir. Sen kendini kaptırdın mı boş oyunlara, elde ettiğini de yitirirsin. En iyisi bir kitap derken, daha çok kitap, daha çok kitap...
Pencereden bakıyorum. Kendimi delikanlı gibi görüyorum. Başkaları da öyle görsün istiyorum. Yaşlanmak bir yabancılaşmaktır. Kendin dediğin varlık elden gidince yerine gelen başka biridir. Ona da alışmalısın! Yaşam denen şey işte böyle bir oyun...
Vazgeç oyunlardan. Varsın, yaşıyorsun, yetmez mi?
Not: Kendimi sağlıklı duyacağım günlerde yazmaya devam edeceğim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'