Ataç İçin

12 Şubat 2012 Pazar
\n\n\n

Yazarların yazgısıdır. Bir kez çekip gittiler mi kolayca unutulmak!.. Yıllar geçer, biri çıkar, o unutulan ama gerçekte unutulmaması gereken kişiyi yeniden yaşatır. Hem de gerçekteki yaşamından daha derinliğince...

\n

Kültür Bakanlığının yayımladığı Nurullah Ataçkitabı anıt bir yapıt. Ataça yakışan...

\n

Bu koca yapıtın editörü \tşair dostum Mustafa \t\tŞerif Onaran önsözde diyor ki:

\n

O hâlâ aramızda, hâlâ güncel edebiyat sorunlarına el atan bir tavır içinde etkisini sürdürmektedir.

\n

Nurullah Ataçkitabında pek çok yazıları, kitapları ve pek çok yazarımızın düşünceleri var. İşte benim gözümle Ataç.

\n

***

\n

Başlarken bilmiyor neye varacağını, ancak bir yere varacağını biliyor, güveniyor kendine. Okuru aldatmıyor, karanlık olduğu yerlerde kendi de iyice bilmiyor ne düşündüğünü, arıyor, okurla birlikte arıyor. Belli ki, kendi de, ne bulacağını, daha doğrusu nereye varacağını, ta içinden ne düşündüğünü öğrenmek için oturuyor yazıya. Birtakım görütler (ideeler) sunmuyor okura, düşünmesinin yürüyüşünü gösteriyor.

\n

Nurullah Ataç için de \t\tbuna benzer sözler söylenebilir. Ama o, bu sözleri, başka bir yazar \tiçin, Alain için yazmış... Alaini bir kez daha okumaya başlamış. Düşünmesinin yürüyüşünü gösteriyorderken Ataçın kendini tanımladığı belli oluyor... Ataç da, yazılarıyla bize bir belli görüşü, inanışı vermezdi, belirli düşünceleri aşılamazdı. Daha doğrusu bir yazıya başlarken, sonunu nasıl bitireceğini bilmezdi. İstemezdi bilmeyi... Kendini anlatmak, okuduklarını, duyduklarını, düşündüklerini anlatmak için başlardı yazısına... Aramak için, yenilikleri, tazelikleri, başka türlü tatları...

\n

***

\n

Ataçın kitaplarını dizdim masaya. Yer yer okuyorum, karıştırıyorum. Hepsi nasıl da canlı! Bir yazar böylesine yaşar işte! Sanki bugün yazılmış gibi hepsi! Öylesine güncel, öylesine yaşam dolu, öylesine taze. Niye? İçindeki düşüncelerin, fikirlerin derinliğinden mi, eşsizliğinden mi? Buna en güzel yanıtı, \tyine kendisi vermiş: Edebiyatadlı yazısında: Fikir adamı, yazdıklarına canlı bir şekil verebiliyorsa, o zaman yaşar.Yazdıklarına, söylediklerine güzel bir biçim vermektir başta gelen... Yazılış \tgüzelliği, yalınlığı, duyarlığı, içtenliği, kendine vergi deyişinden, kişisel bir biçime ulaşmasından geliyor.

\n

***

\n

Ataç, 1957 yılının 17 Mayıs günü kısa bir hastalıktan sonra çekti gitti dünyamızdan. Altmışına bile gelmemişti daha... Yıllardır yok! \t\tBirçok şeyden yoksun bıraktı bizi yok oluşu... Edebiyatımızda bir çeşit alaturkalık, bir çeşit \tyozlaşma, bir çeşit geriye dönme, bir çeşit yerinde sayma, bir çeşit değerler karşıtlığı varsa, yenilik atılımları, yürekli davranışlar giderek azalmışsa, Ataçın ya da Ataç gibi günün yirmi \tdört saatinde edebiyatı duyan, yaşayan gerçek bir edebiyat adamının bulunmayışındandır \t\tbiraz da...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları