Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

PKK'nin Eylemleri Ve Yanlış Algılar...

15 Ağustos 2012 Çarşamba
\n

Şemdinlide başlayan ve bugüne kadar çeşitli biçimler alarak süren son PKK eylemlerinin amacı konusundaki yorumumu, 10 gün önce, 4 Ağustos tarihinde, bu köşede şöyle ifade etmiştim: PKK, barışçı görüşmelere, müzakereye yanaşmayan, daha da ileri giderek Suriyedeki Kürtleri bile tehdit etmeye yeltenen AKP rejimine, dünya âleme seyirlik olsun diye, güç gösterisine girişti. Alan savunmasıdiye tabir edilen, kitlelerle bütünleşerek coğrafyada yerleşme ve rejimi işlemez kılma hamlesini deniyor. Vur-kaç taktiği değil, halkın içine yerleş, vur-kal gibi bir iddia taşıyor bu hamle. Bir tür silahlı propagandadır bu. () Buradan verilmek istenen mesaj: İstersek bu bölgeler bizimdir, istersek biz yönetiriz, ama bizim istediğimiz kurtarılmış bölgeler değil, Kürtlerin yaşadığı tüm Türkiyede, eşit yurttaş muamelesi görmektir. Bunun anayasal, yönetsel güvencelerinin sağlanmasıdır.Alan savunması, AKP rejimini kitleler önünde yıpratacak, çaresiz gösterecek bir oyun planıdır ve sonunda AKP rejimini müzakereye zorlama hedefli bir propaganda türüdür...

\n

Şemdinliden Foçaya sıçrayan, ardından CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygünün PKKce gözaltına alınmasınavardırılan bu eylemler, toplumun farklı kesimlerinde farklı algılar yaratıyor. Türkler farklı, Kürtler farklı algılıyor. Ortadoğu arenasındaki kum fırtınasının ortaya çıkardığı Suriye Kürt Özerk Bölgesi gibi tepeciklerle beraber, PKKnin eylemleri, Büyük Kürdistanı kurma fantezisine kadar vardırılıyor ve ne yazık ki bu umacıgünbegün taraftar topluyor. Vereceğim son örnek çarpıcıdır: CHP Kocaeli Milletvekili dostum Prof.Dr. Hurşit Güneşin 14 Ağustos tarihli Cumhuriyette yer alan makalesinde de aynı algının izlerine rastlamak düşündürücü... Diyor ki Güneş makalesinde; “Artık bugün Kuzey Irakta Kürt özerk bölgesi var ve bu gelişme karşısında Türkiyenin kendi sınırları içinde bir siyasal hareketliliğin olmaması düşünülemez. Benzer bir biçimde Kuzey Suriyede Kürtlerin egemen olduğu bir bölge oluşuyor ve bu oluşumun da ABD tarafından tasarlandığı görünüyor.

\n

Güneşin Suriye Kürt Özerk Bölgesinin oluşumunun altında ABD tasarımını neden aradığını anlamak kolay değildir. Suriyede 3 milyon Kürt var ve en az 10 yıldır PYD örgütlenmesi altında, PKKnin dayanışmasıyla, özerklik statüsü arayışındalar. Birden ortaya çıkmadılar ve herkes de biliyor ki Iraktaki oluşum da dahil hiçbir Kürt özgürlük çabası, emperyalizm tasarımı olarak başlamadı. Emperyalizm, işine geldiği her yerde bu tür mücadelelere yön vermeye, kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışır, o başka. Buna o özgürlük hareketlerinin izin verip vermemeleri de ayrıca başka meseledir. Bu önemli noktayı atlayanların beylik senaryosu Büyük Kürdistandır. ABD emperyalizminin bölgedeki 4 ülkede parçalı yaşayan Kürtleri bir araya getirerek kendisine bağlı bir Kürt devleti kurmak, böylece bölgede ikinci bir İsrail oluşturmak istediği türü bayat klişeler, yeniden ve yeniden ısıtılmaktadır. ABDnin böyle bir senaryosu olabilir. Ama neden kimse, Suriyede Kürtlerin özgürleşme mücadelesine saygı duymuyor ve bunun onların en doğal hakları olduğuna inanmak istemiyor da, bu kadarlık bir gelişmeyi bile komplo, kendine tehdit olarak görüyor? Aynı rüzgârdan Hurşit Güneş de etkilenmiş olmalı ki şöyle yazıyor makalesinde: Kürt sorunu sadece bir iç güvenlik sorunu olmadığı gibi, sosyoekonomik yahut sosyokültürel ya da demokratik gelişmeyle ilgili de değildir. Bunların hepsinin yanı sıra sorunun temelinde bölgede yeni bir siyasal tasarım yürümektedir ve Türkiye bu konuda gafil avlanmıştır.Nedir yeni tasarım? Büyük Kürdistanprojesi mi? Kürt siyasetini TBMMde temsil eden BDPnin eşbaşkanı Gültan Kışanak, 9 Ağustos tarihli Akşam gazetesinde, Biz birlikte yaşamayı seçtikderken şunları ekliyor sözlerine: Türkiyedeki Kürt örgütleri eskiden Bağımsız Birleşik Kürdistan istiyorlardı. Bugünse PKK ve PKK dışındaki Kürt örgütlerinin büyük çoğunluğu Bağımsız Birleşik Kürdistan istemiyor. Türkiyedeki Kürtler, dünyadaki gelişmelere, bölgesel konjonktüre bakarak demokratik haklar konusunda başka bir yolu tercih ettiler. Kimisi federasyon diyor, kimisi otonomi diyor, biz demokratik özerklik öneriyoruz. Açıkça, Kürtler birlikte yaşamayı tercih ettiler. Buna bir an önce artık el uzatılması lazım...

\n

***

\n

Bu sözlerin nesi anlaşılmaz; Kürt siyasetini temsil edenler, biz ayrı devlet derdinde değiliz, Suriyedekiler de değil, diyorlar ama, hâlâ ısrarla bir tasarımın bir senaryonun varlığını, bunun da ABD menşeli olduğunu, tavşanın çektiği niyet kâğıdından okumak moda. Böyle bir bakış, kimi, ne kadar ilerletir, sorunu ne kadar çözer, kimi, ne kadar yakınlaştırır? Daha doğrusu Türk-Kürt halklarını yakınlaştırır mı? Tersine uzaklaştırır, soğutur. Bir yılı aşkın bir süredir, PKKnin lideri, Kürt halkının önder dediği kişi, İmralıda tecrit altında tutuluyor. PKK bir bütün olarak her gün Önderliğimizin durumu bu olursa biz savaşı tırmandıracağızdiye açıklamalar yapıyor, Kürtlerin haklarının güvenceye kavuşturulması gerektiğini söylüyor. Bunun için de bir silahlı propaganda eylemler dizisi başlatmış görünüyor. Ancak Kürt siyaseti görmeli ki, PKKnin eylemleri toplumda yanlış algılara zemin hazırlıyor. Bu algının yaratılmasına, PKKnin Foça eylemleri kadar Hüseyin Aygün eylemi de yol açmış görünüyor. Amaç, mesaj kadar, seçilen araçlar, yöntemler de önemlidir. BDP Eşbaşkanı Demirtaş, En tehlikeli şey karşılıklı milliyetçilik ve etnik gerilimin artmasıdır. Milliyetçiler düşmanlık besleme yerine savaşa karşı biraz sesini yükseltseler memleket için daha hayırlı olur diye konuşmuş. Demirtaş, aynı telkini, aynı vurguyla, ayranı kabarıp haklıyken haksız duruma düşen-düşüren Kürt milliyetçilerine de yapmalıdır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları