Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Eyvah!.. İhracat Arttı...
Kısa adı TİM olan Türkiye İhracatçılar Meclisi, her ayın başında olduğu gibi geride bırakılan ayın ihracat verisini açıkladı. TİM’e göre, ağustos ayında ihracat 11 milyar doları aştı, yılın ilk 8 ayında da 88.5 milyar dolara ulaşıldı. Yine TİM’e göre, ihracatın yıl sonunda, 2008 yılında elde edilen 132 milyar doları aşması muhtemel. Son 12 aylık dönemde bir önceki 12 aylık döneme oranla yüzde 17.5 artışla 129.6 milyar dolarlık ihracat yapılmıştı. Sorunlara çözüm üretmekten çok laf üretmekle ünlü Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da bu “rekor ihracatın”, Şeker Bayramı, Zafer Bayramı ile birlikte üçüncü bayramı yaşattığını belirterek “Bu rekor yıl sonunda yeni rekor kırılacağının kanıtıdır” diyordu.
\nBuraya kadar iyi hoş da hem TİM, hem Çağlayan bu ihracatın karşılığında ne kadar ithalat yapıldığından dem vurmuyorlar. Tek yüzlü madalyon nerede görülmüş ki!.. Ağustos ihracatı yüzlerini güldürüyor, ya ithalat?
\nAğustos ithalatı, eylül sonunda açıklanacak. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 55 dolayında gerçekleşirse, ağustos ithalatı da 20 milyar doları aşmış olmalı. Dolayısıyla, ihracat artmış, ama ithalat da artmış ve ortada yine devasa bir dış ticaret açığı var. Ve o dış ticaret açığı turizm vb. döviz gelirleriyle kapatılamadığı için yine ortada yürek hoplatan devasa, milli gelirin yüzde 8-9’una ulaşan bir cari açık var.
\nTürkiye öyle garabet bir ülke haline getirildi ki her ihracat artışı, yazının başlığında belirttiğim gibi “Eyvah!..” çektiriyor. Eyvah, çünkü ihracattaki her artış, ancak daha fazla ithalatla mümkün oluyor. Çünkü ihracat, ithalat bağımlısı. Bunu da uzun yıllardır adına “Dahili İşlem Rejimi” dedikleri bir sistemle yapıyorlar. Nedir o? Hatırlatalım: “Dahilde İşleme Rejimi” kapsamında ihracat destekleniyor görünüyor. Sistem, ihraç edilecek ürünlerin imalatında kullanmak amacıyla yurtdışından temin edilen girdilerin, makine-teçhizatın, gümrükte vergi ödenmeksizin ithalatına izin veriyor. Yani otomobilden giyime, gıdadan demir çeliğe, ihraç taahhüdüyle yapılan ithalat, yurda vergisiz sokuluyor. Yakın zamana kadar bu sistemle yapılan ithalat, ihracat ve sektörel gelişimi Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) açıklıyordu ve oradan görülüyordu ki, bu sistemle ihracatın üçte ikisi yapılıyor. Ama şimdi o verileri Bakan Çağlayan yayımlatmıyor. Bir kez daha bu sütunda “Dahili İşlem Rejimi verileri yayımlansın” diye talepte bulunmuştum. Duymazlıktan gelindi. AKP rejiminin sansürcü anlayışı bu hücrelere kadar sinmiş, Çağlayan da bu kervana katılmış. O veriler yayımlandığında ihracat artarken neden eyvah çekildiği anlaşılacaktır. Çünkü görülecektir ki giyim ihracatçısı Türkiye ihraç ürünü tişörtte bile yüzde 50-60’lara ulaşan ithal girdi kullanıyor. Kumaşı, ipliği, aksesuvarı bile ithal eder duruma gelmiş... O veriler yayımlansa görülecektir ki otomobil ihracatçısı görünen Türkiye, yüzde 70’lere varan ölçüde ithal girdi ile ihraç malı üretiyor!.. Elektronikte, kimyada bu oranlar yüzde 95’lere kadar çıkıyor.
\n***
\nTİM Başkanı, ağustostaki kur değişiminin, ihracatı ivmelendirdiğini savunmuş. Olabilir, olmayabilir de. Ama, Türkiye öyle ithalat morfinmanı yapıldı ki kur artışının net ihracatı sıçratmasını ve kısa sürede ithalatta radikal düşüşlere yol açmasını kimse beklemesin. İthalatın yıktığı ara malı üretiminin hemen canlanacağını kimse beklemesin. Ya da bu geçici duruma güvenerek ithal ikameci yatırımlara gidileceğini kimse beklemesin.
\nİthalata bağımlı ihracat yapısından çıkılması, göstermelik, kozmetik önlemlerle mümkün değil. Sıcak paraya bağımlı büyüme modelinden köklü bir paradigma değişikliği ile çıkmak gerekiyor. Her şeyden önce, makro politikalarda sanayi malı ihracatının, büyük kent rantına, özelleştirme avantasına yatırımdan daha çekici hale getirilmesi gerekiyor ki yatırımlar yeniden sanayiye yönelebilsin.
\nAsya’nın ucuz emek avantajlı sektörleriyle dibe doğru yarışmak yerine, sanayide yüksek katma değerli sektörlere yönlendirme gerekiyor ki yoksullaştıran ihracattan kurtulabilelim. İhracatta rekabet gücü kazanmak için kamunun, verimliliği yükseltecek eğitim ve başta enerji olmak üzere altyapı yatırımlarında, daha aktif olarak rol alması gerekiyor.
\nBunların yanında gerçekçi kur politikasından uzaklaşılmaması, başta tüketim malları olmak üzere, yurtiçinde üretilen ve üretilmesi mümkün malların ithalatını kısmak, enerjide yerli kaynaklara yönelmek gerekiyor. Ürün farklılaştırmanın yanında yeni pazarlarda daha fazla etkili olmak, dolayısıyla AB pazarına bağımlılıktan kurtulmak da şart.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!