Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Büyük Kürdistan'Kimin Tuzağı?

08 Ağustos 2012 Çarşamba
\n

\n

Dünyada olup biteni, sağda ya da solda, ulusalcı-milliyetçioptikten yorumlamaya kalkanların, yıllardır, değişen dünya koşullarına, dünya dengelerine rağmen, bozmadıkları bir ezber var; bu, ABDnin her şeye kadir olduğu, her aktöre piyon muamelesi yaptığı biçiminde bir ezber... Bu sığ ve kısır açıdan, bugün de Suriye hadisesine, Kürt meselesine bakanlar, aynı şeyleri ısrarla tekrarlıyorlar. Milliyetçi körlük, sonuçta, kardeşliği güçlendirmek yerine, Türk-Kürt kutuplaşmasının değirmenine su taşıdıklarının, AKP rejimi ile yan yana düştüklerinin de ayırdında değiller.

\n

Bu milliyetçi bakışa göre, ABD, Esadın ve Şii ağırlıklı yönetimin ortadan kaldırılmasını ve yerine, Sünni (ve Müslüman Kardeşler) ağırlıklı bir yönetimin getirilmesini amaçlıyor... Buraya kadar tamam, ama sonrasında ne var? Yine bu bakış açısına göre, bu geçiş döneminde Suriye Kürtlerinin, Kuzey Irakta olduğu gibi bağımsız bir yönetim kurmaları, ABDnin senaryosu... Dahası, aynı ABD, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye Kürt yönetimleri arasında bütünleşmenin sağlanarak, Büyük Kürdistan konusunda en önemli iki ayağın, Akdenize bağlanarak gerçekleştirilmesini de hesap kitap etmiş...

\n

Böylece bakın ne olacakmış; bu bölünme ve rejim değişiklikleri ile Suriye üzerinde, İranın etkisi ortadan kaldırılacak, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye Kürt yönetimleri arasında bütünleşme sağlanarak Arap Ortadoğusunda İranın tamamen yalnızlaştırılması sağlanmış olacakmış...

\n

Bu görüş sahipleri, ABDnin Müslüman Kardeşler tercihini unutarak, AKP rejiminin, ABDnin Suriye politikasında en büyük rolü oynayacak aktör olduğuna ve bu yolla İranın Şii etkinliğini geriletecek en önemli gücün AKP rejimi olacağına inandırılmışlar.

\n

Bu zevata göre, buraya kadar, AKP rejiminin, ABDnin politikası ile çelişen bir yanı yok. Ancak, derler, bazı karşıtlıklar belirmiştir. Nelerdir onlar? Konu Kürt meselesi olunca, AKP rejimi ile ABD rejiminin yolları ayrılmaktadır Kuzey Suriyede de Kuzey Irakta olduğu gibi bağımsız bir Kürt yönetiminin ortaya çıkması halinde, domino teorisinde olduğu gibi bunun Türkiyeye sıçramasını engellemek imkânsız hale geleceği için, AKP rejimi bu bahiste ABDden ayrılmaktaymış (!)...

\n

Kuzey Iraktan sonra Kuzey Suriye özerk yönetimine ışık yakan ABD, kaçınılmaz olarak Türkiye Kürt Özerk Bölgesini de dayatacak ve nicedir amaçladığı Büyük Kürdistanın kurulması için hiçbir engel kalmayacakmış...

\n

Analiz böyle olunca, o zaman emperyalistlerden Kürt meselesinde ayrışanAKP rejiminin hemen yanına geçmek gerekmez mi? Nitekim, bu bahiste MHPnin sık sık yaptığını, diğer sağcısı, solcusuyla milliyetçilerin yapmaması için bir neden kalıyor mu?

\n

***

\n

Bu bakış açısı, özellikle 2000li yıllarda hızla güç kaybeden ABD emperyalizminin zafiyetini hiç dikkate almaz. ABDnin, Ortadoğu politikalarının 2008 krizi sonrası ciddi kırılmalara uğradığını, Rusya, Çin, hatta İran gibi güçlerin bu kırılmalarda yükselen aktörler olduğunu es geçer.

\n

Ezberci bakış açısı, Kürt siyasi hareketleri için ise ezel ebet, kukla nitelemesinden şaşmaz. Kürtler, ABDnin ağzının içine bakmakta ve ABDnin bahşedeceği bir kukla devlet için sustada durmaktadırlar. Kuzey Suriye Kürtleri, her nasılsa ABDnin inayetiyle ayağa kalkmakta ve özerk bölge kurmaktadırlar. Oysa, herkes farkında ki, Suriye Kürt Yönetiminin tarih sahnesine çıkması, PKK çizgisinde 10 yıla yakın bir süredir örgütlenen PYDnin inisiyatifi. Barzani yönetimi ise Suriyede dümeni PKKye kaptırmamanın uğraşı içinde, ama başarılı değil. Irak Kürtleri ile Suriye Kürtlerinin birleşmesi gündemde değil. PKK-PYD-PJAK çizgisi ile Barzani politik çizgisi, sanıldığı gibi örtüşmez. Hatta, iki Kürt siyaseti, farklı sınıfsal tercihlere sahiptir. PKK, alt sınıflardan yana, Marksist damardan kopmamasına karşılık, Barzaninin KDPsi, hızla bir burjuva siyasete dönüşmektedir. Sınıfsal duruş farklılıkları, er geç etnik ortak paydanın önüne geçer. Bu, Türkiyedeki Kürt siyaseti için de geçerlidir ve yaşanmaya başlamıştır.

\n

***

\n

Irak ve Suriyenin Türkiyede domino etkisi yapması ise bir başka ezberin yeniden yüksek sesle dile getirilişi. PKKnin, Türkiyeden ayrılmastratejisi, Türkiye gerçeğinin İran, Irak ve Suriye gerçeğinden çok farklı olduğunun farkına varılması ile 1990ların sonlarında terk edildi. Türkiyede Kürt nüfusun bütün coğrafyalara yayılması, diğer kimliklerle kaynaşması, bu kimya, ayrılmastratejisini geçersizleştirdi. Bu stratejinin terki, bizzat Abdullah Öcalan tarafından açıkça ifade edildi ve Türkiye bütünlüğü içinde Kürt kimliğinin tanınması, demokratik özerk yönetim düzeni içinde, bir arada eşit yurttaşlar olarak yaşama mücadelesinin verilmesi, yeni strateji olarak ifade edildi. Buradan hareketle, Türkiyedeki Kürt siyaseti, 2000li yıllarda da bunu yeni mücadele hattı olarak benimsedi. Hem yerel yönetimlerde hem genel seçimlerde bu stratejiyle önemli mesafeler alındı. Ancak, sistemin egemenleri, Türk milliyetçileri, bu yükselişten rahatsız oldular ve niyet okuyucular olarak, Kürt siyasetini hep ayrılıkçı, Büyük Kürdistan emellerinden vazgeçmeyen olarak takdim edip baskıcı, savaşçı bir dili hâkim kılmak istediler. Milliyetçilere göre, ABD, bölgede ikinci bir İsrail ihtiyacında ve bunu Büyük Kürdistan Devletini kurdurarak elde edecek. Bu ayrılıkçılıkfobisi toplumda işlendikçe, Türk-Kürt kardeşliği de yaralanmakta, yakınlaşmanın ve kardeşliğin yerini düşmanlık, kamplaşma, kutuplaşma almaktadır.

\n

Özellikle sol, sosyal demokrat çevrede bu sığ, bilim dışı ve çarpık analizlere karşı aklın, sağduyunun hâkim kılınması gerekiyor. Türk-Kürt kardeşliğine halel getirecek Büyük Kürdistanumacısı ile beslenen düşmanca söylemlerden uzak durmalı, bu ülkenin bütünlüğü içinde Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesineyaşama hedefine sıkı sıkı sarılmalıyız.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları