Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Barselona Üstünden Kürt Sorunu
Dünyanın gelmiş geçmiş en flaş futbol takımı Barselona üstünden Katalonya, Katalonya üstünden İspanya, derken Kürt sorunu konuşmaya başladık. 7 Ekim tarihli köşesinde Deniz Kavukçuoğlu’nun “Barselona İzlenimleri”ne, Ali Sirmen, 11 Ekim tarihli köşesinde yorum getirdi, konuyu Kürt meselesine bağlayarak… İyi de oldu. Böylece bu gazetede Kürt sorunu, demokratik özerklik gibi temaları yazıp çizerken yaşadığım yalnızlık duygusu dağılmaya başlıyor. \n
\nDeniz Ağabey’in yazısı, daha çok izlenim ve enformasyon ağırlıklı. Türkiye’de Kürt sorununa çözüm ararken belki de en çok ders çıkaracağımız örnektir İspanya. Büyük oğlum Nehir (31), bilgisayar mühendisliği ile ilgili doktorasını Barselona’da tamamladı ve orada yaşıyor. Bu vesile ile orada olan bitenleri biraz daha yakından görme, izleme ve dinleme şansım oluyor. İspanya’nın 3 bölgesinde etnik sorun baskın; Bask ülkesi, Katalonya ve Galiçya. Bu sonuncusu, hemen Portekiz’in kuzeyinde, diğerlerinin daha gölgesinde kalmış… Bizden farklı olarak Bask ülkesi ile Katalonya, İspanya’nın en zengin bölgeleri. Basklıların kişi başına geliri 32 bin Avro ile İspanya ortalamasının yüzde 33 üstünde. Katalonya’nın da kişi başına geliri 28 bin Avro ve ortalamanın yüzde 20 üstünde. Ekonomik gelişmişlik, hem Bask ülkesinde hem de Katalonya’da nüfusu bir arada tutmuş, İspanya’nın diğer yerlerine göç vermek yerine, göç almışlar. Öyle ki, bugün Katalonya’da resmi dil olarak hem Katalanca hem İspanyolca kullanılırken, yapılan son demografik sayımda 15 yaş nüfusun yaklaşık yüzde 40’ı resmi dil olarak Katalancayı, yüzde 55’i ise İspanyolcayı kullandığını açıklamış (Institut d’Estadística de Catalunya). Bu nüfus homojenliği ve ekonomik gelişmişlik hem Bask hem Katalonya bölgelerinde, özerklikten de öte, bağımsız devlet olma projelerini hep canlı tuttu, ancak Madrid, kâh tavizlerle kâh baskı ile buna izin vermedi bugüne kadar. Özerkleşme taleplerine çözüm 1978 tarihli Anayasa’da bulundu ve sadece özerklik talebindeki bu iki bölgeye değil, tüm İspanya’ya demokratik özerklik tanıyan bir düzenlemeye gidildi, adına da “Café para todos” (Herkese kahve) denildi. Böylece 17 özerk bölge ve 5 özerk ilden oluşan bir yönetim biçimiyle yönetilegeldi İspanya bugüne kadar. Merkezin yetki ve sorumlulukları belirlendikten sonra, yerele bırakılan yetki ve sorumluluklar da birer “statü” ile tanımlandı. \n
\n*** \n
\nÖzerk bölgeli İspanya’da sistemin oturması ve işlerlik kazanması, AB’ye tam üyelik sonrası hızlandı. Ekonomik refah artıp cepler para gördükçe kimse kimseye ilişmedi pek. Ama 2008 krizi ile birlikte şimdi işler değişiyor. Ülkenin kendi içinde bizdeki kadar olmasa da bölgesel dengesizlik ciddi sorun. Ülkenin kuzeyindeki bölgeler Bask ülkesi, bitişiğindeki Navara, Madrid ve Katalonya, bizim İstanbul ve çevresine benzerken güneydeki Murcia, Castilla-La Mancha ve Endülüs’ün kişi başına gelirleri ülke ortalamasının dörtte üçü kadar. Dolayısıyla, merkeze aktarılan vergilerin çoğu Kuzey’den geliyor ama sosyal devlet olma gereği, Güney’e kaynak aktarılıyor. Böylesi kriz dönemlerinde, herkes sıkıntıdan nasibini almaya başlayınca, “Nereye gidiyor bizim vergiler?” sorusu yüksek sesle sorulmaya başlanır, derken bağımsızlaşma sesleri yükselir. İspanya’da da tuzu görece kuru olanlar, gemiyi terk etme arayışında. Ama bu sanıldığı kadar kolay değil. Madrid’in bu tür eğilimleri yatıştırmaya gideceği, kaldı ki Katalonya’nın kendi içinde de ayrılma yanlılarının çoğalmayacağı söylenebilir. \n
\n***\n
\nAli Sirmen ise yazısında şöyle diyor: “Bilinen odur ki etnik talepler bir kez yeşerdi mi, ekonomik durumun düzeltilmesi, demokratik hakların verilmesi, ilk başta nihai bir talepmiş gibi görünen anadilde eğitim, demokratik özerklik gibi ayrıcalıklar (dilerseniz haklar deyin) bağımsızlık isteklerini durdurmuyor illa ki. Bütün bunların tanınması da bağımsızlık taleplerini engelleyemeyebiliyor(….) bu gerçeğin hatırlatılması, tabii ki Kürtlerin varlıklarının inkârı ve asimilasyon politikasının sürmesini tavsiye anlamı da taşımıyor. Yine gereken yapılmalı, ama bu arada gerçeğin ne olduğu da iyi bilinmeli!..”\n
\nBurada, Kürt siyasetinin, belli talepleri karşılandıktan sonra, günün birinde bağımsızlığı gündemlerine alıp ülkeyi bölmeyeceklerine dair “kefil” olacak halimiz yok elbette. Ama şunu hatırlatmamıza izin verilsin; Türkiye Kürtleri, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü koruyarak birlikte yaşamaya mahkûmdurlar. Onları bu topraklara mecbur kılan Türkiye’deki demografik, sosyal, kültürel ve ekonomik realitedir. Türkiye’deki Kürtler, Katalanlar ya da Basklılar gibi bir coğrafyada homojen bir nüfus olarak yaşamıyorlar. Hele ki refah içinde hiç yaşamıyorlar. Nüfusları da sermayeleri de Batı illerine göç etmiş durumda. Sadece 13 milyonluk İstanbul’da, Doğulu nüfus 3.5 milyon. Yani İstanbul’un dörtte biri. Oran, Adana ve Mersin için de aynı. İzmir, Kocaeli ve Yalova’da yüzde 20 (Kaynak: TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Sayımı). Kürtler de bunun farkındalar ve tüm istekleri bu “mahkûmiyeti” eşit yurttaşlar olarak yaşamak.\n
\nKırılamayan yanlış bir algı da şu; demokratik özerklik sadece Kürt siyasetinin, Türkiye’nin belli bir bölgesi için istediği bir yönetim biçimi değil, Türkiye’nin tümünü kucaklayacak yepyeni bir yerinden yönetim reformudur. Bu, sadece Kürt siyasetinin değil, tüm demokrasiden, katılımdan, özgürlüklerden yana olan siyasetlerin ortak talebi olmalıdır. Keşke CHP de bu yönetim biçimi üstüne biraz kafa yorup, Türkiye genelini ilgilendiren tüm sorunların çözümünde bu öneriden nasıl yararlanabileceği üzerine çalışsa. İspanya’da 1978 Anayasası ile özerk bölge sistemine geçişin formülasyonu ve icraatına en büyük katkıyı sosyal demokrat partiler yaptı. CHP niye yapmasın? Bütün ihtiyacımız olan şey, önyargılardan arınmak, Türkiye gerçeğine ve çözüm önerilerine biraz daha cesaretle, bölünme-parçalanma kaygılarına kapılmadan yaklaşabilmek… Zor mu?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!