Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
28 Şubat Olmasa,AKP de Olmayacaktı...
AKP rejimi, 28 Şubat postmodern darbesinin faillerinin peşinde. Rövanş arayışında. Oysa, onlara, sivil-asker darbecilere şükran borçlular. Çünkü 28 Şubat’a doğrudan ya da dolaylı destek verenler aslında zor bir konjonktürü yönetmeye çalışan ve yönetmeleri için fırsat verilse kısa sürede yıpranacak bir iktidarı, Milli Görüş’ü ve haleflerini, ateşten alıp kahraman yaptılar. 28 Şubat’ta AKP’yi kuracak iki isimden Abdullah Gül, Erbakan hükümetinin Devlet Bakanı, Abdüllatif Şener de Maliye Bakanı idi. RTE, henüz İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı, bugünkü A takımından önemli isimler de belediye kadrosundaydı. Erbakan’a yapılan darbeden bu isimler nemalanacaklardı ama bunun için özel bir şey yapmalarına gerek kalmadan; sadece ABD, IMF muhibbi olduklarını ifade etmek ve ona göre davranmaktan başka…\n
\n***\n
\nBir an için 28 Şubat olmasaydı, neler olurdu diye düşününce, sadece ekonominin seyrinin, Erbakan ve şürekâsının sonunu hazırlamaya yetebileceğini hatırlatmak gerekir. Bunu, 28 Şubat’ı tezgâhlayan ABD de, içerideki uzantıları, başta TÜSİAD ve bugün nedamet getiren medya patronları da göremedi. Panikle, Batı’dan, (AB’den, IMF ekseninden) uzaklaşıyor, şeriatı getirecek, laiklik elden gidiyor sloganlarıyla Erbakan’ın defterini dürmeyi tercih ettiler ve bugünkü AKP müttefiki Fethullah Gülen’i de aynı şekilde mağdur, sonra kahraman yaptılar. \n
\nOysa, o zaman da yakıcı olan Kürt sorununun yanında, tek başına ekonomik konjonktür bile, öylesine törpüleyici ve yıpratıcı bir özellikteydi ki, dokunmasalar, ekonomik darboğazlar kısa sürede kitleler nezdinde Milli Görüş’ü gözden düşürmeye ve yıllarca geri itmeye yetebilirdi. \n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n\n
\n28 Şubat konjonktürünün en önemli sorunu cari açık değil, kamu maliyesiydi. Cari açık 3 milyar dolar bile değildi (2011: 77 milyar dolar). Göstergeler iç açıcı olmadığı için, dışarıdan sıcak para, dış kredi vs. bugün olduğu kadar gelmiyordu. Ekonomi, bugün olduğu kadar dış kaynakla büyüyüp dış kaynak çekilişine aşırı hassas değildi. Kaynak talebi özellikle sürekli açık veren kamudan geliyordu. Demirel’in deyimiyle ekonomi 5 karadeliğin kuşatması altındaydı. Bütçe açıkları büyüyor, KİT açıkları büyüyor, özelleştirmeler yapılamıyor, sosyal güvenlik kurumu açıkları büyüyor, belediyeler borç içinde yüzüyor, tarım satış kooperatiflerinin açıkları azalmıyordu. Bu 5 karadelikle bütçe baş edemiyor, vergi gelirleri, başta faiz olmak üzere harcamalara yetmiyor, hükümetler de borçlandıkça borçlanıyorlardı. Hem de yüksek faizlerle… 1996’da 3 milyar TL (cari fiyatlarla) olan iç borç stoku, 1997’de yani RP-DYP koalisyonunda 6.3 milyar TL’ye, izleyen yıl 11.6, 1999’da da 23 milyar TL’ye çıkıyordu. Enflasyon, Erbakan hükümeti döneminde yüzde 100’e yaklaşmıştı. İzleyen 2 yıl, yine 70’e yakındı. Faizler tavan yapmıştı. Hükümetin borçlanma ihtiyacı sadece rantiyelere değil, sanayi şirketlerine de faiz geliri kapısı açmıştı. Bütçenin faiz giderleri inanılmaz boyutlardaydı. Bütçenin yüzde 40’ına yakını faize gidiyordu (bugün yüzde 15). Faize giden para, toplam vergilerin yarısını götürüyordu. Bu oran, 2001’de yüzde 103’e çıkarak faiz, toplam vergi gelirlerini yuttu da 3 puan öne geçti!.. \n
\nBöylesi bir kamu maliyesi krizinin, iktidarları nereye sürüklediğini görmek için, isterseniz, bugün aynı sorundan mustarip AB’ye, özellikle Yunanistan, İtalya, İspanya’ya bakabilirsiniz.\n
\nErbakan hükümeti, nevi şahsına münhasır yöntemlerle kamunun borçlanma ihtiyaçlarını azaltmayı, faiz giderlerini düşürmeyi deniyordu ama bunlar beyhude çabalardı ve karadelikler giderek büyüyordu. 28 Şubat olmasaydı, kaçınılmaz olarak enflasyonu indirmek, bunun için kamu maliyesini düzeltmek, bunun için de harcamaları azaltırken halkın kemerlerini sıkmak zorunda kalacaklardı. Vergileri artıran adaletsiz bir iktidar imajı olacaktı Erbakan hükümetinin. İstikrar için IMF ile işbirliğinden kaçamayacak, IMF de yine tatsız, yıpratan reçeteler dayatacak ve uygulatacaktı. \n
\n***\n
\n28 Şubat darbesiyle bu “yıpratıcı iktidar nöbeti”nden Erbakan ve halefi AKP’liler “yırtarken”, ANAP’lı, DYP’li, DSP’li, MHP’li koalisyon hükümetleri berbat konjonktürün fedaisi ve kurbanı oldular. Bütün tatsız operasyonları, 1998-2002 arasında kurulup yöneten koalisyon hükümetleri uyguladılar. Ama kitlelerin ahını alarak, onları yoksul, işsiz bırakarak… Bedelini de 2002 Kasım’ında, seçim barajının altında kalarak ödediler. Onlar bedel öderken RP’nin içinden çıkan Gül-RTE ikilisinin kurduğu neoliberal AKP’ye tadından yenmez bir kamu maliyesi, özelleştirme altyapısı, IMF ile tıkırında giden bir miras kaldı… Bu rektifiye edilmiş ekonomiye 2002-2007 döneminin dünya konjonktürü de yardımcı oldu. Küresel kriz öncesinin büyük likidite bolluğuna denk gelen AKP iktidarlarına dışarıdan istemedikleri kadar kaynak ve onunla da –cari açık yaratsa da- büyüme rüzgârı esti. 2001 ölümünü görüp AKP sıtmasına rıza gösteren kitleler, ortaya dişe dokunur bir alternatif de çıkmayınca, bir dönem, hatta bir dönem daha AKP’yi iktidara getirdiler. Onlar da bütün rejim senaryolarını hayata geçirmenin emsalsiz iklimine kavuşarak tam gaz rejim inşasına giriştiler. \n
\nAKP rejimi, şimdi 28 Şubat’çılardan hesap soruyor, niye darbe yaptınız diye… Yapmasalardı, AKP iktidarda olur muydu bugün? Neoliberal gericiliğe, bilmeden iyilik yaptı darbeci generaller, sivil darbeciler, TÜSİAD’cılar, uzantısı medya ve diğerleri… RTE ve şürekâsı teşekkür plaketi vermeli aslında onlara…
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!