Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tuttuğunuz Altın Olsun!

07 Temmuz 2013 Pazar

Halkın demokrasiye katılım hareketinin iki ağaç için başlamış olması, Türkiye’deki çevre duyarlılığına büyük bir ivme kazandıracak.

\n

İktidar döne döne olayın salt ağaç işi olmadığını, altında başka nedenlerin yattığını tekrarlıyor. Elbette Gezi parkındalığının çok geniş boyutları var. Ancak sadece ağaç için olsa bile, değer.
21. yüzyılda çevre duyarlılığı en büyük siyasi hareketlerden biri olacak. Zaten başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkede Yeşiller, yönetimi etkileyen önemli bir unsur oldular. Bu güç zamanla daha da etkili hale gelecek.
Türkiye’de çevre hareketi belli konulara göre filizlendi. Gezi’den sonra tüm partileri etkileyen bir politik çıkış haline gelebilir.

\n

***

\n

Türkiye çevre sorunlarını 1970’lerde büyük kentleri saran hava kirliliği ile tanıdı. O günlerde sorun yargıya götürülünce konuya ilişkin yasa maddesi bulunamamış, yargıç da ilk kez böyle bir davayla karşılaşınca şu yorumu yapmış:
“Hava çamaşır mı ki kirlensin; ne demek hava kirliliği?”
Büyük kentlerin hava kirliliği sorunu zamanla alınan önlemlerin etkisiyle azaltıldı. Ancak bugün çok daha geniş ölçekli çevre sorunlarıyla karşı karşıyayız.
Denizlerimiz hızla kirleniyor; doğal yaşam ölüyor.
Neredeyse bütün göllerimiz küçülüyor, hatta yok oluyor. Amik G-ölü haritadan silindi. Burdur Gölü kilometrelerce içeri çekildi. Akşehir Gölü’ne maya çalmak isterseniz suya değil çamura çalmanız gerekecek.
Tarım arazileri kent rantının kıskacı altında.
Hidroelektrik santralları sadece toprakları, vadileri sular altında bırakmıyor, bütün bölgenin doğal iklimini değiştiriyor.
Çocuklarımızdan ödünç aldığımız doğayı korumak en önemli politika olmayacaksa ne olacak?
Gezi Parkı insanları iki ağaçla birlikte büyük bir
“ağ aç”a hareketine giriştiler. Türkiye’yi ve dünyayı saran bu ağ, yeni çevre politikaları da açacak.
Mısır’dan başlayarak bütün Kuzey Afrika’nın çölleşmesine, yüzyıllar önce dünyanın 4 derece ısınmasının neden olduğu biliniyor.
Bugünkü tartışma götürmez ısınmanın, mevsim değişikliklerinin, Türkiye’nin de suyunu ısıtmayacağını söylemek için ancak iktidar olmak gerekir!
Bir gün bakacağız, Balkanlar’dan gelen soğuk ve yağışlı hava, boğuk ve yakıcı havaya dönüşecek...
Bir gün bakacağız, muson yağmurları bu son yağmurları olacak...
İşte o gün, önlem almak için toplantı üstüne toplantı yapacak olan iktidar, çaresiz kalacak, geçmişi suçlayacak. Bunun da hiçbir anlamı olmayacak.
Halkın demokrasi, adalet, özgürlük, daha yaşanılası bir Türkiye arayışının iki ağaçla başlaması ne güzel.

\n

***

\n

Hiçbir çevre sorunu ülkesel değildir. Herhangi bir ülkenin en ücra köşesinde yaşanan bir çevre sorunu az ya da çok mutlaka etrafındaki ülkeleri de etkiler.
O nedenle Amazon Ormanları’nın dakikada 250 metrekare azalması, Aral Gölü’nün yok olması, Meksika Körfezi’nin petrole bulanması, bütün dünyanın sorunudur.
Doğal hayatın zenginlikleri gözüyle bakınca 21. yüzyıl küreselleşmeyle değil, kürede selleşmeyle başladı.
Başta altın olmak üzere, çevre kıyımının en büyük gerekçesi madenler.
Yazıyı,
Beydeba’dan okuduğumu anımsadığım bir öykücükle noktalayayım.
Sihirli lamba, devlet büyüğüne
“Ne isterseniz yerine getiririm” demiş. Büyük, “Tuttuğum her şeyin altın olmasını isterim” karşılığını vermiş. Sihirli lamba “Tamam” demiş. O andan itibaren tuttuğu her şey altın olmuş. İş, başlangıçta çok zevkliymiş ama...
Acıkmış... Ekmeğe uzanmış, altın olmuş...
Susamış... Suya uzanmış, altın olmuş...
Sevdiği bir çiçeğe dokunmuş, altın olmuş...
Yumuşak bir yatakta biraz dinlenmek istemiş, altın olmuş...
Sonrasını tahmin etmek zor değil...
Gezi parkındalığına kem gözle bakan, altında başka şeyler arayan herkesin, tuttuğu altın olsun!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024
CHP’ye operasyon! 31 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları