Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

TCY, Hükümeti Koruma Yasası mı?

01 Temmuz 2013 Pazartesi

Ergenekon davasında 5 Ağustosta açıklanması beklenen karar, hükümete yönelik suçlarbakımından belirleyici bir ilkolacak.

\n

\n

31 Mayıs’ta başlayan, gençler ve kadınlar başta olmak üzere halkın demokrasiye katılma girişimlerinin de bu kapsamda soruşturulduğu dikkate alınırsa, önümüzdeki günlerde en çok konuşulacak konuların başında Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 312. maddesi olacağını söyleyebiliriz.
312. maddenin özü şu:
“Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya, görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.”
Böyle bir suçun işlenebilmesi için her şeyden önce cebir ve şiddetin olması gerekiyor.
AKP hukuku, cebir ve şiddet kavramını genişletti; neredeyse hükümeti şiddetli eleştirmek de devirmeye teşebbüs sayılacak.

\n

***

\n

Ergenekon davasında 64 kişinin bu suçu işlediği iddia ediliyor.
2005 yılında yürürlüğe giren TCY’nin bu maddesine dayalı olarak ilk kez böyle bir ölçekte yargılama yapılıyor. Yasa yürürlüğe gireli 8 yıl olduğu için bağlayıcı bir içtihat da oluşmadı. Bu nedenle Ergenekon davasında verilecek karar Türkiye’nin demokrasi ve hukuk birikimi açısından büyük önem taşıyor.
Demokrasi birikimi diyoruz; çünkü, hükümetlere yönelik her eleştiri, her toplumsal çıkış suç sayılırsa o ülkede demokrasiden değil, diktatörlükten bahsetmek gerekir.
Hukuk birikimi diyoruz; çünkü bir ülkede hukukun başlıca işlevi kişilerin ifade özgürlüğünden kaynaklanan haklarını korumak değil de hükümetleri halktan ve eleştirilerden korumak olursa, o ülkede hukuktan değil diktadan söz etmek gerekir.
Silivri duruşmaları sırasında bunları çok anlatmaya çalıştık. Ancak son yaşananlarla birlikte içeride ve dışarıda herkes gerçekleri görmeye başladı.
5 yıldır devam eden yargılamalar boyunca sık sık 312. maddenin uygulanamazlığı, çok farklı kesimlerden insanların aynı örgütün üyesi olduğunu iddia etmenin kabul edilemezliği vurgulandı. 18 Mart’ta açıklanan mütalaanın ardından yapılan son savunmalarda da bu konu yine defalarca hem sanıklar hem avukatlar tarafından dile getirildi.
Daha da getirilecekti ki, mahkeme engelledi. Uzun süren yargılamada ani karara gitme kararı verildi.
O kadar ani ki; 21 Haziran sabahı tutuksuz sanıkların savunmalarını 24 Haziran Pazartesi günü de almaya devam edeceğini duyuran mahkeme, aynı gün akşam sanıklardan en son sözlerini istedi. Tek tek son sözler sorulurken sanıkların tuvalete gitmesi dahi yasaklandı.
21 Haziran akşamı mahkeme, oruç tutan bir sanığın saati geldiğinde orucunu açması için bile salondan çıkmasına izin vermedi.

\n

***

\n

Duruşmaları yıllar süren ama ceza davalarının en önemli aşaması olan delillerin değerlendirilmesi bölümü atlanan; kimliği belirsiz onlarca gizli tanığın dinlendiği ama davayı esastan etkileyecek tanıkların dinlenmediği Ergenekon’da, 5 Ağustos günü karar açıklanacak.
Bu kararın bir tarafında sanıklar bir tarafında hükümet var. Çünkü davanın özü bu noktaya indirgendi.
Burada verilecek ağır cezalar, hükümetin dokunulmazlığı ve eleştirilmezliği anlayışını da hükme bağlayacak.
Özgürlükler konusunda duyarlılığı yükselen herkese, 5 Ağustos’u gündeminize alın çağrısında bulunuyoruz.
Gelen ileri demokrasi değil, ileri faşizm.
Bunu durdurabilecek başlıca güç halkın özgürlük çağrısıdır.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024
CHP’ye operasyon! 31 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları