İki yıldır sürmekte olan Sözcü Gazetesi soruşturmasının ve devamında gelen davanın belli bir aşamadan sonra tümüyle ortadan kalkacağına hep inandık. Türkiye’de bir nebze hukuk varsa bu inancımızı hâlâ koruyoruz.
Savcının 18 Nisan Perşembe günü açıkladığı 17 sayfalık esas hakkındaki mütalaasını okuyunca bu davaya ilişkin en başta yaptığımız değerlendirme ne yazık ki daha güçlü şekilde öne çöktü:
Gelinen noktaya en çok FETÖ sevinmiştir!
Savcı mütalaasında Türkiye’nin en etkili yazarlarından Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun, gazetenin imtiyaz sahibi Burak Akbay’ın, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz’ın, yazdığı her haberin altına doğruluğundan yüzde yüz emin olarak benim de imza atabileceğim muhabir Gökmen Ulu’nun, sözcü.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin’in, Haber Koordinatörü Yücel Arı’nın, “FETÖ’ye üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 5-10 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılmasını istiyor.

***

Sözcü davasının açılması için ilk soruşturmayı başlatan savcı, bir süre çalışıp didindikten sonra “Bu delillerle böyle bir dava açılamaz” deyip çekildi. Başka bir savcı görevlendirildi, o da benzer gerekçeyle çekildi. Bir sonrası, bir sonrası derken altıncı savcı böyle bir dava açtı.
Dosyada delil olarak haberlerden ve köşe yazılarından başka bir şey yok. Gökmen Ulu 15 Temmuz 2016 gecesi Erdoğan’a ulaşıp demeç almaya çalışmış, ondan önce Erdoğan’ın Marmaris’te olduğunu yazan haber siteleri var. FETÖ, 12 Temmuz günü orada keşif yapmış.
Emin Çölaşan, hapishaneden gelen bir mektuba, insan hakları ihlaline ilişkin hiçbir olumsuzluğu kabul etmeme ilkesi çerçevesinde köşesinde yer vermiş. Gazetecilik yaşamının son 37 yılına bire bir tanık olduğum Emin Çölaşan, “Devri Hürriyet’te” gün oldu çalıştığı gazetenin patronuna bile kamuoyunun yanıt beklediği tüm soruları sorup yazdı. Çölaşan’ın 2000’li yılların başındaki bir yazısını anımsıyorum. O dönem kimilerinin “Muhterem Hocaefendi” dediği Fethullah Gülen’e bağlılığıyla bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın çok çok abartılı, Gülen imzalı davetiyesini köşesine taşımıştı. “Bu değirmenin suyu nereden geliyor” diye sormuş, davete katılmayacağını ilan etmişti.
Şimdi siz tutun böyle bir yazarı, gazetesini, yöneticilerini FETÖ’cü ilan edin.
Bu akla, mantığa, vicdana, hukuka, hatta kin ve intikama bile sığmaz.

***

Sözcü davasının görülmekte olduğu İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine sesleniyoruz:
Son dönemde haber ve kitap konusu da olan FETÖMETRE diye bir ölçü var. FETÖ’cü olmanın temel kriterleri yan yana konmuş, Bank Asya’dan Zaman gazetesine kadar sıralanmış.
O ölçüleri Sözcü’ye ve hakkında dava açılan kişilere uyarlayın, değil metre, değil santim, milim bulamazsınız.
Dışarıdaki FETÖ’cüler Sözcü davasını dillerine dolayıp iki madde sıralamıştır:
1- Türkiye’de demokrasi o kadar zayıfladı ki, en çok satan iktidar kontrolü dışındaki gazeteyi davalarla cendereye almak istiyorlar.
2- Türkiye’de iktidar kendisi gibi düşünmeyen herkesi FETÖ’cü ilan ediyor.
Sözcü mütalaası “bilmeyerek, istemeyerek ve farkında olmamakla birlikte” FETÖ’ye yarar!