Hafta başında, güneş ışıklarını kentin üzerine serme işini tamamlamak üzere olduğu saatlerde bir grup inşaat işçisi ile selamlaştım. İş kıyafetlerini çoktan giymişlerdi. Hal hatırdan sonra sordum:

- Emeğinizin karşılığı yaşamanıza yetiyor mu?

Gömleği, beton harcın oluşturduğu desenlerle dolu Bayram, önündeki malzemelerden birini gösterip seslendi:

“Abi şu malzeme benim emeğimden pahalı. 15 yıldır inşaat işçisiyim, hiç böyle bir karşılaştırma aklıma gelmemişti...”

Sokakta kiminle konuşsanız kendi yaşamından örnekle gerçeğin bir başka fotoğrafını veriyor. 

Bu insanlara hayatın ne kadar dayanılmaz hale geldiğini anlatmak çok anlamlı değil. Zaten içinde yaşıyorlar. Bütün mesele onları sağlıklı bir çıkışa yönlendirmek, buna ikna etmek, bu yönde umudun büyümesini sağlamak...

***

Sokaktan başladık, devam edelim... Bingöl burma kadayıfı satan bir esnaf, işleri ne kadar kötü olursa olsun önce ikramını almamızı istedi. Kamuoyunda “Diyarbakır burma kadayıfı” diye satılan tatlının asıl kaynağının Bingöl olduğunu söyledi. Aslında bunu Diyarbakırlılar da biliyormuş ama dile getirmek işlerine gelmiyormuş. Bu işi Diyarbakır’da yapanların da çoğu Bingöllüymüş. Onun anlatması... Diyarbakırlılar yanıt hakkını kullanmak isterse sütun açık.

Aziz Bey yeni gidip geldiği Bingöl’deki durumu şöyle özetledi:

“Öyle bir hava var ki, muhalefet hiçbir şey yapmasa bile bu iktidar değişecek. Oyumu AK Parti’ye verdim. Ama önümüzdeki seçim başka bir seçim. Bakın bir daha söylüyorum, bir şey yapmamayı bırakın oy istemiyoruz deseler bile iktidara gelecekler... Böyle bir bıkkınlık var...”

Aziz Bey başka örnekler de verdi. Yayın organları genellikle büyük kentlerin pazarlarını konu ediyor ama Anadolu krizi daha “yalnız” hissediyor.

İnşaat işçisi Bayram’da olduğu gibi Aziz Bey’e de durumun ne kadar kötü olduğunu anlatmanın yararı yok. Zaten biliyor!

Soru şu:

Nasıl bir değişim olacak?

Öncelikli beklenti, kazasız belasız, kimsenin burnunun kanamadığı, tam meşruiyet içinde bir seçim.

Böyle bir zeminde yapılacak seçimin getireceği değişimin de yine aynı meşruiyet içinde olması, bugün iktidarda olanlar dahil herkesin lehine.

***

29 Mayıs’ta 6’lı masanın yeni buluşması var. Aldığımız bilgilere göre birinci gündem kimin aday olacağından çok, seçim güvenliği. CHP, Türkiye’deki bütün sandıklardan ıslak imzalı tutanak alacak bir örgütlenmeye hazırlanıyor. Bu, devlet gücüne eşdeğer bir planlama demek. 

Kılıçdaroğlu’na bunu nasıl başaracağını sorduk. “Seçime nasıl hazırlanıyorsak, seçim güvenliğine de hazırlanıyoruz. Şimdiden çalışmaya başladık” yanıtını verdi.

Toplum bir değişime, değiştirmeye hazır. Bunun nasıl gerçekleşeceğini, iktidarın bu gerçek karşısında kendisini ne kadar değiştirip nasıl seçmen karşısına çıkacağını zamanla göreceğiz.

Son cümlemiz yeni bir yazının ana unsuru olsun:

Şu aşamada “Değişimin sahibi benim” diyen yok!