Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Büyük Ailemiz...
Hapiste yeniden tanıştığım, başlıca iletişim yöntemlerinden biri mektup.
\nTüfek icat oldu mertlik bozuldu misali, teknoloji icat oldu mektubun pabucu dama atıldı.
\nSosyal medya mektupla iletişimi de içine alacak şekilde çok hızlı biçimde yaygınlaşıyor. Ben de sosyal avukatlarım aracılığıyla izlemeye, olanaklar ölçüsünde katılmaya çalışıyorum. Elektronik ortamda bir mektubu aynı anda binlerce kişiye ulaştırmak müthiş bir zenginlik. Klasik mektup örneğinde olduğu gibi bilgisayar ortamında salt bir kişiye özel “elektronik mektup” göndermek de mümkün.
Ancak el yazısıyla kâğıda aktarılan duyguları, düşünceleri bir zarfa koyup postaya vermek başka bir şey. Hele böyle bir mektup almak bambaşka. Bazen her satırı, uzanan bir el gibi düşünürsünüz. Farklı kentlerden gelen mektuplar sizi alır, kalabalık bir dost toplantısına götürür. Kimi mektuplarla zaman tünelinde yolculuk yaparsınız; geçmişle gelecek hücre demirlerinde salıncak olur.
Bir haftadır daha farklı bir mektup zenginliği içindeyim.
6 Mart’ta tutukluluğumun 5. yıla girişi nedeniyle Ankara ve İzmir’de düzenlenen toplantılarda sevgili dostlar bir de “Balbay’a Mektup” standı kurmuşlar. Yazı aramızda, böylesi toplantıların ve kitap fuarlarının bu bölümü ayrıca hoşuma gidiyor.
Mektuplardan önce 6 Mart’ta Ankara ve İzmir buluşmalarına katılanlara, konuşma yapanlara, organizasyonlara emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Hapiste yalnız olmadığını hissetmek insanın ruhunu özgürleştiriyor.
6 Mart’la birlikte hasret büyürken, ailemin de, gelecek umutlarımın da büyüdüğünü duyumsadım.
Bir kişiyi tutukladığınızda eşini, çocuklarını, anne-babasını, kardeşlerini de tutuklamış oluyorsunuz. 4 yıldır bunu en sıcak şekilde yaşıyorum. Bunun yanında “mesele esir düşmek değil, teslim olmamak” diye yaşama tutunup dik durduğunuzda, kaleminize “bu benim kale-m” diye sarılıp üretimi kaldığınız yerden devam ettirdiğinizde, saldırının siyasal olduğu gerçeğinden hareket ederek siyaset gömleğini giydiğinizde, nerede olursa olsun halk için mutlak yapacak bir şey vardır diye düşündüğünüzde aileniz genişliyor.
Sizinle nefes alıp veren öz ailenizin etrafında çok geniş bir “büyük aile” oluşuyor. “Kardeş” kavramı ikinci bir anlam kazanıyor.
Bunca saldırıya, bunca yargılama işkencesine, bunca esarete inat, 6 Mart sonrasında baskın olan bu duygularımdı.
Mektuplarsa beni Ankara’ya, İzmir’e taşıdı. Ankara’dan yazan dostlar arasında tanıdıklarım ya özgürlükte katıldığım bir toplantıdan ya da gelecekte yapacağımız güzel şeylerden söz ediyordu.
CHP kadrolarından yazanlar, bir ucundan tutmaya çalıştığım siyaset koşusunda omuz omuza olacağımız günleri müjdeliyordu.
Ankara’daki buluşmaya İstanbul ve İzmir’den katılanlar Meclis’teki odama da uğramışlar, fotoğraflar çekip, deftere özlemlerini yazmışlar. Elbette ikram da olmuş, çay ocağını arayıp “Balbay’ın odasına 25 çay” demişler.
Okurken ben de onlarla yudumladım.
Bu arada Seğmenler ve Botanik parklarından haberler de aldım.
İzmir Karşıyaka’dan aldığım mektup harmanının neresinden başlayacağımı bilemiyorum. Ben yeni CHP Karşıyaka İlçe Başkanı seçilen Dr. Ali Karaege’ye mektup yazıp kutlamalı, onun şahsında tüm Karşıyakalılara selam yollamalı diye düşünürken oradan bana bini aşkın mektup geldi. 6 Mart’ta annem babamla güvercin uçurduktan sonra dört saat içinde, hemen orada binden fazla mektup yazılmış. Çoğu, “bir Karşıyakalı olarak” diye başlayan mektuplarda her şey vardı, umutsuzluk yoktu. Elbette hüzün içeren satırlar da vardı ama içinde umutsuzluğu barındırmıyordu.
İleri yaşını anımsatan bir mektup şöyle bitiyordu:
“Siz çıkmadan ölmek yok.”
10 yaşında bir arkadaşım mesajını aile boyu iletiyordu:
“Annem babam sizin için üzülüyor. Bu beni de etkiliyor, artık gelin.”
Mektupların Ege’den yazıldığı, “ee hadi gari” sözlerinden hemen anlaşılıyordu.
İzmir’e Kars, Niğde, Mardin’den gelip yerleşmiş olanlar, göç ettikleri kentleri de yazıp hemşeriliği paylaşıyorlardı.
Almanya’dan dostum, meslektaşım Mehmet Canbolat’ın “Dayan Mustafa Dayan” adlı özel çalışması pek çok mektupta yer alıyordu.
Beni hapiste tanıyan bir kuşağın gelmekte olduğunu Ankara’nın yanı sıra İzmir mektuplarında da gördüm. Onlarla tanışma, omuz omuza olma özlemi beni geleceğe bağlayan en geniş yol.
Mektupların ana konularından biri, başta Silivri olmak üzere tüm özel yetkili mahkemelerdeki tutsakların serbest bırakılması istemiydi. Bu, benim de bütün kalbimle, irademle paylaştığım düşünce. Böylesi mücadelelerde bazı sembol isimler öne çıkabilir, hatta çıkmalıdır. Ancak özgürlük mücadelemiz tüm tutsaklar içindir.
Ailemiz büyürken mücadelemiz de büyüyor.
Mektuplar da böyle söylüyor...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…
- AKP'den kayyum için ilk açıklama