Miyase İlknur

Sümbül Hamamı’nın namusunu kurtarmaya benzemez

30 Eylül 2023 Cumartesi

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, sekiz sanıklı Gezi Parkı davasında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini tamamladı. İnceleme sonucunda Yargıtay, Osman Kavala için ağırlaştırılmış müebbet, aralarında Hatay milletvekili Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Tayfun Kahraman için istenen 18’er yıl hapis cezasını onadı. 

Yargının namusunu kurtarmak adına da güya adil yargılama yapılmış gibi göstermek için Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay ile Yiğit Ekmekçi hakkında da 18 yıllık hapis kararı bozuldu. Bu üç isim adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

Peki yargının namusu kurtuldu mu?

Sümbül Hamamı’nın namusunu kurtarmak daha kolay iş.

Hapisteki gazeteci meslektaşlarımız Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan, 28 Şubat davasından yatan yaşı 90’a yaklaşan emekli generaller, Kobani davasından yargılanan Selahattin Demirtaş ile arkadaşları ve hâlâ süren Ergenekon davasından yargılanan sanıkların davaları hukuken yok hükmündedir. Aynı dün Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından karara bağlanan Gezi davası gibi.

Bu davalar için hazırlanan iddianamelerin çöp olduğunu anlamak için hukukçu olmaya gerek yok.

Bir ceza davasının açılabilmesi için ortada bir suç olması gerekir. Dava için ortada bir suçun olması yetmez. Bu suçun delillerinin de olması gerekir. Delillerle sanıkların illiyet bağının kurulması gerekir. Ayrıca bu suçun yasalarda istenen cezasının da açıkça belirlenmiş olması da tabii...

ARAP BAHARI SİZİ NİYE İLGİLENDİRİYORDU?

Gezi olayları neydi bir anımsayalım.

Türkiye’nin 81 ilinde insanların Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesini önlemek için parkta çadır kuran gençlere saldırılması, çadırlarının yakılmasına karşı başlayan sivil, barışçıl, hiçbir şiddet içermeyen protesto gösterilerinin başlamasından ibaretti.

Bu gösteriler sırasında Türkiye’nin farklı illerinden sekiz genç yaşamını yitirdi. Bu gençler göstericiler tarafından değil ya polisin attığı mermi ve gaz fişekleri ya da kaçarken geçirdikleri kaza sonucu aramızdan ayrıldılar. Göstericiler tarafından en ufak bir şiddet eylemi yaşanmadı.

Gösteri yapmak suç mu peki?

Hayır. Tam tersine anayasada tanınmış bir hak.

Şiddet de yok.

Peki suç bunun neresinde?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD gezisinde PBS kanalında bir programa konuk olarak katıldığında sunucu Amna Nawaz’ın Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin sorduğu soruya, “Bu konu sizi niye bu kadar ilgilendiriyor?” diyerek tepki gösterdi.

Sunucu Nawaz, pek de işinin ehli değil anlaşılan. Mesela Erdoğan’ın tepkisine “2011’de Kuzey Afrika ülkelerinde başlayıp Suriye’ye sıçratılan ve ‘Arap Baharı’ adı verilen gösteriler sizi niye ilgilendirdiyse Kavala ve Demirtaş davası da bizi o nedenle ilgilendiriyor” sorusuyla karşılık verebilirdi.

Üstelik Suriye’deki gösterilerde muhalifler ağır silahlarla ayaklanma başlatmış ve ilk kanı onlar dökmüştü. Tabii bizim da yardımımızla...

AĞAM YİNE EĞLENİR

Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde yine gündemi değiştirmek, tabii muhalefeti de parçalamak ve seçim öncesinde her zaman işe yaradığını gördüğü kutuplaştırma politikasının aracı olarak yeni bir anayasa yapma fikrini ortaya attı.

Neymiş, mevcut anayasa 12 Eylül darbesinin ürünü olduğundan sivil bir anayasa yapmak ihtiyacı varmış.

Anayasanın askeri ve sivil yönetim tarafından yapılmasının önemi yok. Önemli olan anayasanın ne kadar özgürlükçü ve katılımcı olduğudur. Türkiye’nin en özgürlükçü anayasasını da 1960 darbesini yapan generallerin oluşturduğu uzmanlar tarafından hazırlanmasına ne diyeceğiz?

Siz önce mevcut anayasayı uygulayın, ona da razıyız.

Dış dünyaya hamamın namusunu kurtarmak için anayasa hazırlamaya karnımız tok. Hazırlayacağınız anayasa isterse dünyanın en özgürlükçü anayasası olsun uygulamadıktan sonra neye yarar?

Hem bizim hamamın namusu öyle kolay kolay da temizlenmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları