Mehmet Ali Güller

Thornburg Raporu

09 Mart 2024 Cumartesi

Burjuvazinin Cumhuriyete ihanetini incelediğim önceki yazımda, ABD’li Max Weston Thornburg’un 1949 başında yayımlanan raporundan bahsetmiştim. 356 sayfalık rapor özetle Amerikan yardımının şartı olarak Türkiye’nin liberal ekonomiye geçmesini savunuyordu.

O yıllarda Thornburg dışında da başka ABD’liler raporlar hazırlamıştı ve hepsi esas olarak aynı tavsiyeye işaret ediyordu.

Sonuçlarını bugün acı bir şekilde yaşadığımız bu dönüşümde önem sahibi olduğu için bugün o raporu ele alacağım:

Standard Oil temsilcisi

Max Weston Thornberg, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın uluslararası ilişkiler ve petrol sanayi danışmanlarının başında gelen isimlerdendi. Ama daha önemlisi, Rockefeller’ın ünlü Standard Oil petrol şirketinin de yöneticilerindendi.

Thornburg, ABD’nin 20. Yüzyıl Vakfı tarafından 1948’de Türkiye’ye gönderildi. Graham Spry ve George Soule ile birlikte Türkiye’de çalışmalara başlayan Thornburg, hükümet üyelerinden başlayarak çeşitli görüşmeler yaptı, Karabük başta bazı yerleri gezdi. Thornburg ve ekibinin çalışmaları, New York’ta 20. Yüzyıl Vakfı tarafından basıldı.

Bağımlılık önerileri

- Dokuz bölümden oluşan raporun önerilerinden bazıları şunlardı:

- Devletçilik sonlandırılmalı ve liberal uygulamalara geçilmelidir.

- Hızlı ve planlı sanayileşme anlayışı terk edilmelidir.

- Demiryolu yerine karayolu ulaşımına öncelik verilmelidir.

Ağır sanayi kurulması gerekli değildir. Örneğin Karabük Demir Çelik Fabrikası tasfiye edilmelidir. Ağır sanayi tesisleri kurmak yerine tarımsal üretimi artıracak tedbirler alınmalı ve özel sektörün halkın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük hafif sanayileşmesi teşvik edilmelidir.

- Kimya, makine, kâğıt ve selüloz gibi sektörlere girmeye şu aşamada gerek yoktur.

- Traktör fabrikası kurmaya gerek yoktur.

Uçak ve motor üretimine gerek yoktur, projeleri iptal edilmelidir.

Enerji üretimine gerek yoktur.

-  İthal ikameci politikalara son verilmeli, ithalat serbest bırakılmalıdır.

- Yabancı sermayenin ülkeye girişi serbest bırakılmalıdır.

SSCB’ye karşı caydırıcılık

Evet, Türkiye bu önerileri yerine getirirse Amerikan yardımları sürecekti. Peki ABD neden Türkiye’ye yardım edecekti?

ABD Başkanı Truman’ın Marshall Planı’nı yönetmek üzere atadığı Averell Harriman bu sorunun çok açık yanıtını veriyor. 1949 başlarında Türkiye’ye gelen ve başbakan ile görüşen Harriman, 6 Ocak 1949’da Washington’a gönderdiği telgrafta şöyle demektedir:

“Avrupa’nın hiçbir ülkesi bu kadar kararlı bir şekilde direnme iradesine ve kaynaklarını işleme hırsına sahip değildir. Yardımımızla ve yalnızca bizim yardımımızla Türkiye, Sovyet saldırganlığına karşı giderek daha etkili bir caydırıcı olabilir ve Doğu Akdeniz ve Avrupa’daki ekonomik gelişmelere katkıda bulunabilir.”

Atlantik için dönüşüm

Bir SSCB saldırısı karşısında Avrupa’ya zaman kazandırmak için “oyalayıcı faktör” olarak kullanılmak istenen Türkiye; bu amaçla ekonomisinden siyasetine, savunmasından eğitimine kadar biçimlendirilmeliydi.

ABD Arcansas Senatörü William Fulbright ve Illinois Senatörü Scott Lucas aynı yıl Ankara’ya geldiler ve 27 Aralık’ta Türkiye ile ABD arasında eğitim anlaşması imzaladılar. Böylece Fulbright Eğitim Komisyonu üzerinden Türk eğitimi de biçimlenmeye başlamış oldu.

1952’de NATO’ya girildiğinde ise “tam biçimlendirme” süreci başlayacaktı.

İşte bugün ABD’nin açık düşmanlığına rağmen hâlâ NATO’culuğu savunabilmek, temelleri o yıllarda atılmış bu büyük dönüşümün eseridir. Dolayısıyla NATO’culukla mücadele etmek, neredeyse Kurtuluş Savaşı vermek kadar zorlu bir iştir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları