Mehmet Ali Güller

‘Siyaset üstü’ aldatmacası

10 Aralık 2022 Cumartesi

Türkiye, Timur Soykan’ın haberinin ardından yeniden “çocuk istismarı” sorununu tartışıyor. Yeniden diyoruz çünkü şu anda tartışılan örnek tekil değil, yıllardır ama gün geçtikçe daha da yoğun çocuk istismarına tanık oluyoruz, tartışıyoruz... 

Laikliğin aşındırılmasıyla çocuk istismarı artışı arasında bir ilişkinin olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Hatta sürecin bütününe bakarak laiklikle ilgili şöyle yeni bir tanım da yapabiliriz: Laiklik; dindarları dincilerden, çocuklarımızı tarikatlardan koruyabilmenin güvencesidir.

TARİKATLAR KOALİSYONU SORUNU

İktidarın “çocuk istismarları” karşısında sıkıntılı bir pozisyonda kalması şaşırtmıyor. Zira iktidar bir cemaatler ve tarikatlar koalisyonudur. Bu nedenle de ortaya çıkan her çocuk istismarında, iktidarın bakanları kamuoyuna açıklama yapmakta zorlanıyorlar. 

Anımsarsınız. Yıllar önce bir tarikatın eğitim(!) kurumuna bağlı evlerde “çocuklara tecavüz edildiği” ortaya çıkmıştı. AKP’nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, partisinin tarikatlarla ilişkisi nedeniyle, konuyu şöyle yorumlamıştı: “Bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz.”

Peki, bir başka tarikatta çıkan yeni çocuk istismarı konusunda şimdiki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık ne diyor? Aynen şöyle diyor: “Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir.”

“Çocuk istismarlarına” karşı mücadele etmesi gereken isimlerin bu açıklamalarına bakınca, ancak şöyle söyleyebiliriz: AKP’nin aile bakanları, “bir kereden bir şey olmaz” seviyesinden en fazla “siyasetin konusu değil” seviyesine çıkabilmişler!

ÇOCUK İSTİSMARI SİYASETİN KONUSUDUR

“Çıkabilmişler” sözünü olumlu anlamda kullanmıyoruz elbette; sorunun üstünü örtme gayretine atıf yapıyoruz sadece. Çünkü “Çocuk istismarı siyasetin konusu değildir” sözü doğru değildir ve tam bir aldatmacadır. 

Tersine çocuk istismarı konusu siyasetin en temel konusudur. İnsanın yaşamı, barınması, eğitimi, sağlığı, ekonomisi, kültürü, sanatı, toplum içindeki yeri başta her konu siyasetin konusudur. Siyaset insan ve toplum için vardır. Siyaset insanı ve toplumu daha iyi yaşatabilmek içindir. 

İktidarın işine gelmeyen konuları ve sorunları “siyasetin konusu” olmaktan çıkarmaya çalışması, siyaset adına en büyük aldatmacadır. Çünkü iktidar, “siyasetin konusu değil” derken de karşıtlarını etkisizleştirmek adına sorumlusu olduğu konuları “siyaset üstü” sayarken de siyasetin en âlâsını yapmaktadır. 

Kısacası, her şey siyasetin konusudur ve hatta her şey sınıfsaldır. Böyle olmadığını iddia etmek de bir başka türden siyasettir ve bir sınıfın siyaseti gereğidir.

‘EKONOMİYİ SİYASETİN MÜDAHALESİNDEN ÇIKARMA’ YANLIŞI

AKP’nin bu “siyasetin konusu” değil ya da “konu siyaset üstü” şeklindeki siyasetleri, ne yazık ki 20 yılda kurduğu hegemonya ile toplumun bir bölümü tarafından kabullenilmiş durumda. Hatta bu hegemonyanın, muhalefet üstünde bile kısmi bir etki gösterdiğini ne yazık ki söyleyebiliriz. Baksanıza, ekonomi programı açıklayan ana muhalefet partisi bile “siyaset üstücülük” aldatmacasında...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında birkaç kez “siyaset üstü” vurgusu yaptı. Toplamda da konuşmacılar “ekonomiyi siyasetin müdahalesi dışına çıkarma” hedefini koydular.

Tam bir aldatmaca. Çünkü ekonomiye siyasetin müdahale etmemesi demek, ekonominin piyasaya teslim edilmesi demektir. Piyasa da büyük sermayenin kontrolündedir. Ekonomiyi siyasetin müdahalesinin dışına çıkarmak demek, üstelik bir ölçüde vurguladıkları “yeni kamuculuk” anlayışının da antitezidir. 

Sonuç olarak, AKP’nin “siyasetin konusu değil” dediği çocuk istismarı da CHP’nin “siyasetin müdahalesinin dışına çıkaracağız” dediği ekonomi de siyasetin konusudur; siyasetin korumadığı çocuklar tarikatlara, siyasetin müdahale etmediği ekonomi piyasaya teslim edilir! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları