Mehmet Ali Güller

Sincan’da ‘milli dayanışmaya’ ABD sabotajı

17 Temmuz 2023 Pazartesi

CRI Türk Radyosu yorumcuları olarak dört gazeteci; Hasan Bögün, Kamil Erdoğdu, Gökhun Göçmen ve ben, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Yönetimi’nin davetlisi olarak bir hafta boyunca Çin’deydik. Urumçi, Turfan ve Kaşgar kentlerinde gezme, yerel yöneticilerle görüşme ve özellikle çarşı gezilerinde halkla temas fırsatı bulduk.

Sincan Uygur Özerk Bölge Yönetimi Sözcüsü ve Dış İlişkiler Ofisi Başkanı Şu Guisiang ile önemli bir söyleşi yaptık.

ABD-TERÖR BAĞI

Sincan’da ilk terör saldırısı 1990 yılında başlamıştı ve 90’lar boyunca da artarak sürmüştü. 90’lar, SSCB’nin dağıldığı ve ABD’nin Orta Asya’ya yerleşmeye çalıştığı yıllardı. (Anımsayın, ABD, desteklediği terör örgütü Fethullah Gülen cemaatini de o yıllarda, sözde “Türk okulları” adı altında bölgeye sokmuş ve okullardan mezunları Orta Asya devlet kurumlarına yerleştirerek bölgede Amerikancı bir etkinlik kurmaya çalışmıştı.)

ABD’nin Orta Asya’ya yerleşmeye çalışması ile Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde terör saldırıları başlaması arasında bir ilişki var mıydı, Şu ne düşünüyordu?

Sözcü Şu, değerlendirmemi paylaştığını söyledi; başka birkaç nedenle birlikte, ABD’nin Orta Asya’da varlık bulundurmaya çalışmasının da terörün nedenleri arasında olduğunu belirtti.

Önemle hatırlatayım: Çin’in tam da o yıllarda Rusya ve Orta Asya ülkeleriyle birlikte “terörle ortak mücadele” eksenli Şanghay İşbirliği Örgütü’nü kurması, zaten ABD’nin bu faaliyetlerini engelleme amaçlıydı.

Sözcü Şu’ya şu çelişkiyi de sordum: “ABD, Uygur Türklerinin Çin’den ayrılmasını ama zaten ayrı yaşayan Kıbrıs Türklerinin ise Rumlarla birlikte yaşamasını istiyor. Bu çelişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?”

Yanıtı kısa ve netti: “ABD kötü niyetli bir politika izliyor.”

Sözcü Şu, “ABD’nin Sincan’da milli dayanışmayı sabote eden, milli uyumu çiğneyen ve barışı kaosa götürmek isteyen bir politika izlediğini” belirtti.

TERÖRLE MÜCADELEDE DÖRT İLKE

Sincan’da son terör saldırısı 2017’deydi; dolayısıyla Çin’in terör sorununu önemli oranda çözdüğünü söyleyebiliriz.

Sözcü Şu, terörle mücadelede izledikleri yolun ilkelerini şu şekilde anlattı:

1) “Terörle mücadelede hukuka sıkıca bağlı kaldık; özellikle BM terörizmle mücadele ruhu çerçevesinde hareket ettik.”

2) “Terörle mücadele ederken insan haklarını korumaya özen gösterdik. Bu şekilde de terörle mücadelede halkın desteğini alabildik. Teröre darbe indirebilmenin en büyük gücü de budur.”

3) “Terörle mücadele boyunca halkın yaşam şartlarını geliştirmeye çalıştık. Bu da teröre darbe indirebilmenin önemli dayanağıdır.”

4) “Terörle mücadelede başarı için, terörün dinden faydalanmasını önlemeye çok dikkat ettik.”

TÜRKİYE’YE DAYANIŞMA SELAMI

Özellikle bu son maddenin güçlü kanıtlarını da gördük. Urumçi İslam Enstitüsü Şeyhi Abdülrakib Tümniyaz ve Kaşgar İdgâh Cami İmamı Abbas Mehmed ile görüşmelerimizde, Hanefi-Sünni inancındaki Uygurların dini vecibelerini rahatlıkla yerine getirdiğini öğrendik.

Yaklaşık bin öğrenci, Urumçi İslam Enstitüsü’nde dört yıl yatılı olarak ve üç dille (Arapça, Uygurca, Çince) eğitim alıyor. (Sincan bölgesinde genel eğitim ise Uygurca ve Çince olarak iki dilli, kentteki trafik levhalarından tabelalara kadar her şey iki dilli ve Uygurca Çin parasında da yer alıyor.)

Öte yandan Sözcü Şu, Türkiye’nin de uzun yıllardır terörle mücadele ettiğini, teröre karşı güçlü dayanışmanın çok önemli olduğunu belirterek Cumhuriyet gazetesi aracılığıyla Türk milletine dayanışma duygularını iletti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları