Mehmet Ali Güller

Neoliberal düzenden kurtuluş mu, teslimiyet mi?

27 Kasım 2021 Cumartesi

Neoliberal sisteme eklemlenmiş ve dövize bağımlı hale getirilmiş Türk ekonomisinin kurtuluş savaşına ihtiyacı yok mu? Elbette var. 

Ama kurtuluş savaşları, bağımsızlık hedefiyle, doğru önderlikle, doğru programla, bütünlüklü bir strateji belirleyerek ve halka dayanarak yapılır. 

AKP’NİN KURTULUŞ SAVAŞI

AKP’nin ilan ettiği kurtuluş savaşının hedefi “tam bağımsız ekonomi” değil; tersine Erdoğan-Kavcıoğlu görüşmesinden sonra neoliberal düzene - serbest piyasa ekonomisine bağlılıklarını teyit ettiler. 

AKP’nin ilan ettiği kurtuluş savaşının doğru bir önderliği yok; tersine sorunların kaynağı durumundalar. 

AKP’nin ilan ettiği kurtuluş savaşının doğru bir programı yok; “Faiz neden, enflasyon sonuç” özetli program, Türkiye’nin ihtiyacı olan üretime dayalı kamucu ekonomi programı değil. Nitekim sonuçları itibarıyla görüldüğü gibi dolarizasyon ve borçlanma yaratıyor. 

AKP’nin ilan ettiği kurtuluş savaşının bütünlüklü bir stratejisi yok; taktik hamlelerle günü kurtarmaya çalışıyorlar. Dahası sürekli kötülüğün kaynağı olarak içeriye “dış güçleri” işaret edip, dışarıda “dış güçlerle” işbirliği peşindeler.

AKP’nin ilan ettiği kurtuluş savaşı halka dayanmıyor; kurtuluş savaşlarına Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) sponsor yapıyorlar.

Dolayısıyla AKP’nin yapmakta olduğu “neoliberal düzenden kurtuluş savaşı” değil, “neoliberal düzene teslimiyet” içinde iktidarını sürdürebilme manevralarıdır. Karşılığı ise Türkiye’nin ödeyeceği siyasi ve ekonomik bedeldir ne yazık ki...

BAE, KRİZDEN MAL KAPMA PEŞİNDE

BAE’nin Türkiye’ye yatırım için ayırdığını açıkladığı 10 milyar dolarlık fon, hemen yarın Türkiye’ye gelecek bir para değil. Dahası 10 milyar dolar, krize çare olacak bir para da değil. Öte yandan gazetelerin “10 milyar dolarlık yatırım anlaşmaları” diye listeledikleri, henüz anlaşma da değil, varılan mutabakatlar sadece... 

Ayrıca BAE, “dış güçlerin” krize soktuğu Türk ekonomisini kurtarmak için yardım da yapmıyor. Tersine, BAE, “genel Ortadoğu hamlesi” çerçevesinde AKP’nin yarattığı krizi fırsata çevirip Türkiye’nin önemli kuruluşlarını ucuza kapatma peşinde.

AKP’nin düne kadar her kötülüğün arkasındaki isim diye suçladığı ve 15 Temmuz’un finansörü dediği BAE Veliaht Prensi bin Zayed, iyilik olsun diye Türkiye’ye para getirmiyor herhalde!

BAE’NİN ORTADOĞU AÇILIMI

Gelelim BAE açısından fotoğrafın daha büyük olan kısmına. BAE, kendi çıkarları açısından genel bir Ortadoğu hamlesi süreci başlatmış durumda: 

1) Önce İsrail’le normalleştiler. Bu, BAE’ye Doğu Akdeniz’de, Yunanistan’la işbirliğinden Libya’da etkinlik kurma ataklarına kadar uzanan geniş bir alan açtı. 

2) Suriye’yle normalleşiyorlar. BAE Veliaht Prensi bin Zayed, geçen ay Esad’la telefonda görüşerek işbirliği başlatma kararı aldı. Bu yıl mart ayında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüşen BAE Dışişleri Bakanı el Nahyan, “Suriye’nin Arap ligine dönmesi kaçınılmaz” mesajı vermişti. 

3) İran’la normalleşme başlattı. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri, BAE ile “ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açma” konusunda anlaştıklarını duyurdu birkaç gün önce. 

4) BAE, AKP’nin dış politika ve ekonomideki sıkışmışlığını fırsata çevirmek amacıyla, Türkiye’yle de normalleşme hamlesi başlattı. 

BAE NELERİN PEŞİNDE?

Sonuç olarak gazete ve ekranlardan gözlerine sürekli henüz ortada olmayan 10 milyar dolar BAE parası gösterilen halkın, asıl günün sonunda Türkiye’nin elinden ne çıkabileceğine odaklanması gerekmektedir. BAE’nin çok istediği ASELSAN mı? Hisse satışı için bir süredir yapılandırılan Varlık Fonu içindeki BOTAŞ ya da TEİAŞ mı? 

Unutmadan, önümüzdeki ayın başında da Katar geliyor krizden mal kapmak amacıyla...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları