Mehmet Ali Güller

Kurşun asker

08 Temmuz 2024 Pazartesi

Türk-İslam sentezli ideoloji, varlığını topluma kabul ettirebilmek için başından beri aynı yöntemi uyguluyor: 1) Ne ise tersinin olduğunu iddia ediyor. 2) Tersinin olduğunu iddia etmekte zorlandığı durumlarda, konumunu maskeliyor.

Örneğin başından beri Batıcı bir harekettirler ama tersini iddia ederler, karşıtlarının Batıcı olduğunu savunurlar. “Biz Batı’nın teknolojisini alırız ama kültürüne karşıyız” deyip, solcuları Batıcılıkla suçlamaya kalkarlar.

Nedir dayanakları? Çünkü solcular Batı’nın Aydınlanma kültürüne işaret ediyorlardır; örneğin Fransız Devrimi’nin eşitlik, özgürlük, kardeşlik şiarını savunuyorlardır, örneğin Marksizmi devrimci bir eylem kılavuzu görüyorlardır, örneğin Batı’nın Aydınlanmacı filozoflarının ve Batı’nın bilimsel katkılarının öneminin altını çiziyorlardır.

Böylece ABD’yi, AB’yi, NATO’yu savunan Türk-İslam sentezi güya Batı karşıtı olmuş olacak, ABD’ye, AB’ye, NATO’ya karşı mücadele eden solcu ise Batıcı olmuş olacak!

UTANMAZ KALEM

Amerikancı Soğuk Savaş kültürünün gri propaganda yöntemidir bu. Çünkü neredeyse hiçbir sağcı gururla “Ben sağcıyım” diyemez. Ancak gururla solcu olduğunu söyleyenlere karşı her türlü kirli savaşı yürütürler.

İşte son örneği: Bazı solcu gazetecileri ABD ve AB’nin dolma kalemi olmakla suçlayıp, sosyal medyadan “kurşun” kalemli tehditler savuruyorlar! Oysa asıl dolma kalem kendileridir; dahası ABD’nin, AB’nin, NATO’nun gönüllü kurşun askeridirler.

“Batı’nın dolma kalemi” diye çamur attıkları o kalemler, ABD’nin FETÖ eliyle yürüttüğü Ergenekon kumpaslarına karşı kalemleriyle mücadele ederken, kendileri “utanmaz kalem”di.

En utanmazları da bu Batıcılık tartışmasında “Kemalizm İngilizdir” diyerek, feslisinden kumarbazına sözde ideologlarının kalemşorluğunu yapanlardır kuşkusuz.

BOZKURT MESELESİ

Bozkurt tartışması da böyledir. Türk-İslam sentezi yine yaptığının tersini savunmakta, savunduğunun tersini yapmaktadır.

Kısaca tarihlerine bakarsak: Türk-İslam sentezcileri NATO’cudurlar, Amerikancıdırlar, AB’yi stratejik hedef ilan ederler, “Her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına alırız” derler, Andımız’ı kaldırırlar, tabelalardan TC’yi sökerler, ümmetçilik yaparlar...

Sonra, işte şimdi olduğu gibi ihtiyaca göre Bozkurtçuluk yaparlar...

Çünkü besledikleri cihatçı aparatlar Türk bayrağını yırtarak kendilerini zor durumda bırakmıştır; futbolcunun bozkurt selamı o tabloyu perdelemek için bulunmaz fırsattır.

Dolayısıyla Türk-İslamcıların tuzağına düşmemek gerekir. Bu tür tartışmaları günlük dar siyaset koridorunda değil, geniş ideolojik alanda ve sınıfsal düzlemde yapmak gerekir.

ATATÜRK'ÜN ÜLKESİNDEN MAO'NUN ÜLKESİNE

Ah güzel ülkem... Şanghay İşbirliği Örgütü’nün çeşitli toplantıları için bulunduğum Şanghay’da, Beijing’de, Qingdao’da ayın arka yüzünden otomasyonlu limanlara, yapay zekâdan yeşil enerjiye çeşitli konular ele alınırken ülkemde bu konuların tartışılıyor olması ne acı...

Oysa Mao’nun mozolesini ziyaretimde deftere “Büyük devrimci Atatürk’ün ülkesinden büyük devrimci Mao’nun ülkesine dostluk ve dayanışma duygularıyla geldim” diye başlamıştım sözlerime...

“Kemalizm İngilizdir” çamuruyla ellerini kirletenlerle mücadele ede ede, büyük devrimci Atatürk’ün ülkesinde elbette yeniden bilimi kılavuz edineceğiz bir gün...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları