Mehmet Ali Güller

Hür nesil mi, kindar nesil mi?

30 Ekim 2021 Cumartesi

Her devrimci ve karşıdevrimci hareket kendi programını uygulayabilecek “yeni insan” yetiştirmek ister. Somutlarsak:

Kemalist Devrim, kendi programı için “hür nesiller” yetiştirmek ister. Tevfik Fikret’in dizesinden hareketle Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenlere işaret ettiği hedeftir bu: “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmenizi ister.”

Cumhuriyeti 100 yıllık parantez olarak gören karşıdevrim ise kendi programını uygulayacak “kindar ve dindar nesiller” yetiştirmek ister. Erdoğan’ın yetiştirmek istediği o gençlik, Necip Fazıl’a verdiği referansla şöyle bir gençliktir: “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum.”

KÖY ENSTİTÜSÜ MÜ, İMAM HATİP Mİ?

Nesil yetiştirmek, kuşkusuz öncelikle bir eğitim-öğretim işidir. Mustafa Kemal, bu nedenle, “hür nesil” yetiştirme görevini doğrudan öğretmenlere, Cumhuriyetin öğretmenlerine vermiştir.

O nedenle “öğrenimin birliği” devrimi, Cumhuriyetin en önemli devrimlerinden biridir. “Siyah önlük”, her şeyden önce yetiştirilmek istenen hür nesillerin eşitliğinin sembolüdür. “Milletin efendisi” ilan edilen köylünün “Köy Enstitüleri” ile kalkındırılması, o köylüye daha verimli ziraat teknikleri anlatılırken keman çalmasını da sağlamak “hür nesil” hedefinin gereğidir.

Karşıdevrim işte bu nedenle “siyah önlük”e karşıdır; “tek tip insan sembolü” diyerek kaldırmış, ikili öğretimle “dindar ve kindar nesil” hedefi için eğitimi imam hatipleştirmiştir.

LAİKLİK VE BİLİMSEL EĞİTİM

Peki, “hür/özgür nesil” nasıl yetiştirilecektir? “Fikir, vicdan ve irfan” nasıl özgürleşecektir?

Elbette bilimsel eğitimle. Bu da doğmalardan kurtulmakla mümkündür.

Laiklik, işte bu noktada da Cumhuriyet Devriminin esasıdır. Şöyle ki:

Laiklik, egemenliğin kaynağının yer mi, gök mü olduğu konusundan hareketle Cumhuriyetçiliğin yapıtaşıdır.

Laiklik, kökündeki “halka ilişkin” anlamıyla halkçılığın ve demokrasinin yapıtaşıdır.

Laiklik, din ve dünya/devlet/toplum işlerinin ayrılması bakımından ve din-mezhep farklılıklarını esas olmaktan çıkarması nedeniyle, ulusçuluğun/milliyetçiliğin de yapıtaşıdır.

Ve laiklik aynı zamanda, aklı doğmalardan özgürleştirme perspektifi nedeniyle, bilimsel eğitimin de yapıtaşıdır.

ATATÜRK’ÜN MİRASI

Atatürk, “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir” ve “Ben manevi miras olarak hiçbir değişmeyen söz, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” diyerek “hür nesil” için gereken kılavuza işaret etmiş ve bağımsızlık ile Cumhuriyeti savunmayı da o “hür nesil” olacak gençliğe görev olarak bırakmıştır.

Atatürk için yeni neslin “hür/özgür” olması neden önemlidir peki? Onu da şu sözüyle açıklamıştır: “Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.”

KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET

Kısacası, bugünün Türkiyesi’nde süren siyasi mücadele, sadece bugünün güncel sorunlarının çözümünün mücadelesi değildir, ondan daha önemlisi yarının tasarlanmasının mücadelesidir.

Torunlarımızın hür mü olacağının yoksa kindar mı olacağının mücadelesidir.

O nedenle “kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyoruz…

O nedenle “yaşasın devrimci cumhuriyet” diyoruz…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları